Utah Jazz’ı betimlemek istersek şayet Quin Snyder eşliğinde düzenli, nitekim Avrupa basketboluna benzer türden savunma odaklı oynamaya çalışan ve bunu gerçekten başarılı uygulayabilen bir takım deriz. Sezon başında takımın sahip olduğu parçalar Rubio,Rodney Hood, Joe Ingles, Derrick Favors ve Gobert’ti. Benchte drafttan gelen ve gerçekten umut vaad eden Donovan Mitchell, veteran olarak Sefolosha, Alec Burks ve Dante Exum vardı.
Sezon başında elindeki en değerli parça olan Gordon Hayward’ı Boston’a kaybeden Utah’tan kimsenin yüksek bir beklentisi yoktu. Hayward’dan sonra takımın en değerli parçası olarak Rudy Gobert kalan bir Utah Jazz, Batı Konferansında özellikle bu sene orta-üst düzey takımların bu denli güçlendiği sezonda play-off’a giremez deniyordu.
Sezon başında Draft’tan Donovan Mitchell’i seçen Utah’ın, kendisi bile ondan bu kadar verim alacağını düşünmüyordu. Takımın ilk 5 planı Ricky Rubio-Rodney Hood-Joe Ingles-Derrick Favors-Rudy Gobert olarak planlanmıştı. Aslında bakarsanız Quin Snyder’in (Utah Jazz’ın Koçu) önceki sezon Haywart’lı kadro ile başarmış olduğu savunma düzeni, onları zaten maç başına en az sayı yiyen takımlardan yapmıştı.
RICKY RUBIO: Geçen sezonki kadroya eklenen parçalardan Rubio üst düzey bir guard olmasa da bütün sistem takımlarının isteyeceği türden bir oyuncu olduğunu senelerdir gösteriyor. Her ne kadar şut yüzdeleri tatmin edici ve güvenilir olmasa da oyunun tıkandığı anlarda takımın ihtiyacı olan delicilik özelliğine kısmen de olsa sahip. Fakat bu sezon Rubio kendini geçen sezona göre geliştirmiş ve daha isabetli şut atar duruma gelmiş. Bu durum sadece onunla ilgili değildir elbette, Quin Snyder’in de başarısı. Onun oynattığı basketbol play-off’a giremez neden bir takım için “fazla iyiydi.” Muhtemelen Quin Snyder’in adını bu yazıda daha sık sık duyacağız.
RUDY GOBERT: Quin Snyder’in savunma oyununun başarısındaki temel taşı Rudy Gobert’tir. Boyalı bölgedeki hakimiyeti istatistiklerle anlaşılacak cinsten bir etki değil. Rakip takımlar pota altında Gobert var deyip oyunlarını ona göre şekillendiriyor. Fakat Gobert’in sıkıntısı sakatlıklar bir türlü peşini bırakmıyor. Nitekim bu sezon da uzun süreli 2 farklı sakatlık yaşadı.
RODNEY HOOD: Önceki seneler savunma tarafında kaptan Gobert ise hücum tarafında takımın dümeni Hayward ve Hood temelliydi. Hayward gitmişti, yoktu artık. Utah’ın umut bağladığı gerçekten yetenekli ve potansiyelli Hood takımını hücum tarafında sırtlamalıydı. Sakat olmadığı zamanlarda verimli oynayabileceğinin işaretini gösteren Hood’u da sakatlıklar yakasından düşmüyordu. Onun sakatlık bazlı inişli çıkışlı grafiği ne Utah’a ne de kendisine yarardı. Ama illa ki birilerine yaramış…
DONOVAN MITCHELL :Draft’tan gelen yeni oyuncular çaylak sezonlarında ekstra süreler alıp, ektra top kullanmazlar. Fakat Utah’taki bu kaotik durumun arasından bir çiçek gibi açan bir değer vardı. Sezon başında takımın planlarının önemli bir parçası olmayan Mitchell, Hood’a biçilen görevi beklentilerin çok çok üstünde yaptı. Nitekim Hood gözden çıkarılabilecek bir parça haline geldi ve Jae Crowder takası ile (daha fazla savunmaaa) Cleverland’a gitti.
Mehmet Şenel