THY Euroleague’de 6. hafta geride kaldı. Anadolu Efes deplasmanda Barcelona’yı yenerken, Fenerbahçe Doğuş ise deplasmanda Brose Bamberg’i mağlup etmeyi başardı. Çift galibiyetle geçtiğimiz haftayı ve temsilcilerimizin maçlarını sizler için analiz ettim.
Barcelona Lassa 85-89 Anadolu Efes
Son maçta oldukça formsuz bir görüntü çizen Ledo ve McCollum’un etkili olduğu bir maçı geride bıraktık. Her iki skorer de gününde olduklarında yüzdeli şutları ve faul çizgisine kolaylıkla gidebilmeleriyle durdurulmaz bir hal alıyor. Özellikle, Ledo’nun isolation hücumlarındaki verimliliği ve savunmadaki iştahı, Efes’in skorda önde kalmasını sağladı. Maçı sürekli önde götürdü Efes ve farkın azaldığı noktalarda da ekstra oyuncularından skor katkısı bulmayı başardı. Josh Adams, kritik anlarda sorumluluk almaktan kaçınmadı. Perasovic’in sezon önünde planladığı da tam olarak buydu. Adams’ın kenardan gelerek kısa sürelerde verim vermesi ve gerek atletizmi gerek deliciliğiyle takıma enerji katması, Efes’in bu sezon yaşadığı en büyük sıkıntılardan birine çare olabilir. Oyun içi momentumu koruyamamak, Efes adına büyük problem ancak Adams, Doğuş ve Birkan gibi oyuncuların kenardan büyük bir enerjiyle gelmeleri ve takımın savunma temposunu yükseltmeleri lazım. Bu maçta elde ettiğim bir başka veri de; Efes’in set temposunun yukarı çıktığı gerçeğiydi. Simon, topu her eline aldığında gevelemekten vazgeçmiş (tabii bu vaziyetin tek sorumlusu o değil zira eline top değmeden döndüğü çokça hücum oluyordu), Ledo boşluğu bulduğu her pozisyonda içeri penetre etmesi gerektiğini kavramış ve McCollum da hücumu tek pasta bitirmemenin öneminin farkına varmış. Dunston’un da bu maçta kendine geldiğini gördük. Alıştığımız savunma sertliğine ulaşmış ancak hücumda da devreye sokulması gerekiyor. Stimac ile birlikte parkede olduğu dakikaları azaltmak şart. Yoksa Dunston’dan hücum katkısı almak pek mümkün görünmüyor (Brown sakatlıktan döndüğünde Perasovic inadından vazgeçecektir). 4 numaradan alan açamıyor Efes ve bunun da temel sebebi; Motum’un dış şutlarda sorun yaşıyor olması. Normalde müthiş bir dış şut yüzdesi vardır Motum’un ve boş kaldığında üçer üçer sayabilir ancak şutları sokamadıkça kendisine olan güveninin azaldığı ve mental olarak zayıfladığı fark ediliyor. Bu durum da onu boyalı alandan skor üretmeye itiyor. Sezonun kalan kısmı adına Motum’un dış şut tehditi fazlasıyla kıymetli ve Perasovic mutlaka onu kazanmalı. Maçın son saniyelerinde ise neler olduğunu anlamak güç. Efesli oyuncuların maçın bittiğini düşünmesi ve adeta oyunu bırakması sonucu fark 4’e kadar indi. Maçın bir saniyesinde dahi oyundan kopmamak ziyadesiyle önemli ve Efesli oyuncuların da böyle bir lüksü olmadığını hatırlatayım. 6. haftada galibiyetle tanışabildi Efes ve küçük bir galibiyet serisine ihtiyaçları var. Efes, fena görüntü vermedi ancak Barcelona’nın da berbat bir maç çıkardığını atlamayalım. Ufakta olsa skorda tutunma ve belki de maçı kazanma şansları ellerine geldi ancak Heurtel alışageldiğimiz yanlış pas ve şut tercihleriyle buna engel oldu. ‘En güzel umutların katili’ sözcük öbeğinin içerisini bu sezon da hakkıyla doldurmaya devam edecek gibi duruyor. Barcelona taraftarlarına şimdiden sabır dilerken yönetimine de ‘bile bile lades’ demeyi borç biliyorum.
Brose Baskets Bamberg 57-80 Fenerbahçe Doğuş
Skordan da rahatlıkla anlayacağınız üzere; Fenerbahçe’den kusursuza yakın bir savunma performansı izledik. Zaman zaman kemik seslerinin duyulduğu bir sertlik vardı ve kolay sayıya izin yoktu. Her yazımda bahsetmeye çalıştığım, kısaların ribaund katkısı, bu maçta top kullanma adedinin artması adına önemli bir fark yarattı. Fenerbahçe, beş kısa oyuncusundan toplamda 19 ribaund buldu ancak tek eksik nokta; transition hücumlarındaki pasiflikti. Kısaların ribaund alması sonucu yarı sahayı hızlı geçmek ve kolay basketler bulabilmek gerekirdi. Yine de mükemmel bir şut için, iyi bir şutu feda etmeyi kendisine ilke edinmiş bir koçun, bu duruma çok canını sıkacağını düşünmüyorum. İki sayılık ve üç sayılık atış yüzdelerinde Euroleague’nin zirvesinde Fenerbahçe ve açık ara en doğru şutu bulan takım konumunda. Bu maçta da rakibine aradaki siklet farkını hissettirdi ve oyunu son çeyrekte kopardı. Önceki yazılarımda, Wanamaker’in bitirici konumda olmasının daha doğru bir tercih olacağından bahsetmiştim. Wanamaker’in bu role alışmaya başladığını ve topsuz oyununu ne kadar geliştirdiğini görüyoruz. Özelllikle, Sloukas ile birlikte parkede olduğu dakikalarda verimi maksimuma ulaşmaya başladı. Saha içi yerleşim konusunda da fazlasıyla değerli gelişmeler mevcut. Melli, oyun görüşüyle büyük fark yaratıyor. 4 numaradan bir oyun kurucu gibi hareket etti bu maçta ve alan açılmasına büyük katkıda bulundu. Ahmet Düverioğlu’nun da aldığı kısa sürede kayda değer işler yaptığının altını çizeyim. Bence, rotasyonda Jason Thompson’un önünde olmalı (Özellikle Thompson’un uyum süreci bu denli sancılı devam ederken). Ayrıca, Guduric’in de sürelerinin azaldığı görüldü. Obradovic’in ondan beklediği; topla yaratma özelliğini geliştirmesi ve yalnızca dış şutuna bağımlı olmadan da skor opsiyonlarını arttırması. Savunmada gayet istekli bir görüntü çiziyor Sırp oyuncu ancak hücumda doğruları yapmaktan epey uzak. Gerçekten çok yetenekli bir oyuncu Guduric ancak bu kapasitenin tamamını parkeye yansıtamama gibi bir sorunu var. Mental olarak gelişmeye devam ettikçe, bu sorunlar ortadan kalkacaktır. Nunnally ve Datome’nin de dış şut yüzdelerine değinmek istiyorum. Bu alanda Euroleague’nin ilk 2 sırasındalar ve onlar bu isabetleri buldukça, Fenerbahçe’nin set temposunun arttığı ve takımın daha hareketli hücum etmeye başladığı seziliyor. Bu maç özelinde en önemli gelişimse, Fenerbahçe’nin son periyot performansıydı. Kaybettiği 2 maçta da son periyotları iyi oynayamayan ve oyunun karar anlarında organize olamayan Fenerbahçe’nin, bu maçta gayet sakin ve oyunu okuyarak maçı kontrol altına alması, bir şeylerin düzelmeye başladığını kanıtladı. Kritik anlarda topun kimde olacağı ya da kimin bitirici konumda bulunacağı gibi bazı sorular, maç içerisinde kendisine yanıt bulacak gibi. Bu da rakiplerin Fenerbahçe’ye karşı önlem almasını zorlaştıracaktır. 3 maç üst üste kazanmış formda bir takımı deplasmanda, maçın başından sonuna kadar domine edilen bir oyun sonunda mağlup etmek, gerçekten önemli iş. Fenerbahçe Doğuş doğru yolda ve sakatlarının da dönmesiyle birlikte kıymetli galibiyet serileri çıkaracaklardır.
Bora Burç Bilban