Yıllardır konferasında sonlara kalıp, draft ettiği oyuncularla bir yapılanma kurma uğraşında olan Philadelphia 76ers bu hedefine yavaş yavaş ulaşmaya başladı. 2014 yılında 3. sıradan seçtikleri Embiid ve 2016’da ilk sıra seçimleri Ben Simmons, bu sezon kurulan yeni yapılanmada öne çıkar durumdalar. Performanslarıyla kendilerinden söz ettiren potansiyel süperstarların durumunu sizler için değerlendirdik.
İlk olarak ligin “yaramaz” çocuğundan başlayalım, Joel Embiid. Yaramaz dedim çünkü genç oyuncu gerçekten rahat durmuyor. Çoğunluğu sosyal medya üzerinden olmak üzere yaptığı açıklamalarla ligdeki bazı oyuncuların siniri bozmaya başladı bile. LaVar Ball, Draymond Green gibi isimlere sataşmalarının ardından saha içinde bazı oyuncularla “trash talk” yapması ve kendisine yaptığı faulle oyun dışı kalan Drummond’a çıkışları göstermesi bunlara birer örnek. Kimilerine sinir bozucu gelse de, genç oyuncunun sempatik olduğu aşikar. Umarız bu tarz hareketlerin dozunu kaçırıp antipatik gözükmeye başlamaz diyelim ve performansına geçelim. NBA kariyeri sakatlıklarla başlayan Embiid, geçtiğimiz sezon tam formunu yakalayıp kendini kanıtlamaya başlamıştı ki, sezon ortasında tekrar sakatlanıp bir daha forma giyemedi. Bu sakatlıkların kronikleşmesi korkusu ve performansının ne seviyede olacağı merakıyla başlayan yeni sezonda Embiid, kendisini kanıtlar bir performans sergiliyor. Bu sezon takımının oynadığı 24 maçın 21’inde süre alan genç yıldız bu maçlarda maç başına 30.2 dakika sahada kaldı ve 23.5 sayı, 11.1 ribaund ortalamalarını yakaladı. Joel Embiid, ayakları hızlı ve şut tehdidi olan bir oyuncu. Bu onun hücum performansını çeşitlendiriyor. Bunların yanında pota altında çok kolay faul alması da onun oyununu kolaylaştırıyor. Kendisi bu konu hakkında, “Bana uzunların James Harden’ı diyebilirsiniz.” ifadelerini kullanarak esprili bir biçimde kendisini övüyor. Genç yaşına rağmen dominant bir performans sergileyen Embiid, an itibariyle ligin en skorer 4.pivotu(Anthony Davis’i pivot kabul edersek). Bu da onun gelecekte ligin en dominant uzunlarından biri olacağını ve bize uzun yıllar seyir zevki yaşatacağının bir göstergesi diyebiliriz.
Sırada ise Ben Simmons var. O da Embiid gibi henüz kariyerinin başında sakatlık yaşadı ve draft edildiği geçen sezon hiç maça çıkamadı. Fakat onun potansiyelinden kimsenin şüphesi yoktu. Ve lige başlar başlamaz da kalitesini bizlere göstermeye başladı. Oynadığı 23 maçta ortalama 36.1 dakika süre alarak takımın en önemli parçalarından olan Simmons, 17.7 sayı, 9.5 ribaund ve 7.5 asist ortalamalarıyla triple double’a yakın bir ortalama yakalamış durumda. Henüz 21 yaşında ve ilk sezonunda böyle bir performans sergilemesi Sixers taraftarını ve basketbolseverleri gelecek adına heyecanlandırıyor. Simmons, harika pasörlüğü, atletizmi ve bunun yanında skorerliği ile “komple” diyebileceğimiz oyunculardan. Stil olarak kolej yıllarından beri LeBron James’e benzetilen genç oyuncu 7’den 70’e herkesin çok büyük şeyler beklediği bir oyuncu. Ligin en iyisine benzetilmesi üzerinde baskı oluşturabileceği gibi, verdiği gurur ve sağladığı motivasyon onu olumlu yönde de etkileyebilir. Gelecekte LeBron kadar büyük bir oyuncu olabilir mi bilemiyoruz ama bu potansiyelinin sınırı olmayan süperstar adayının gelişimini basketbolseverler olarak merakla bekliyoruz!