Basketbolu yakından takip eden, Türkiye’nin Şikago Başkonsolosu Umut Acar ile Amerika’daki basketbol ortamı, Milli Takım ve NBA’deki temsilcilerimiz hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Basketbol sevginiz nasıl başladı?
Klasik cevabı vereyim : çok küçük yaşlarda 🙂 İlkokuldayken arkadaşlarım futbolla ilgilenirken ben basketbola merak salmıştım. Peşinden de ilkokul takımına seçildim. Benim için en büyük spor olayı olimpiyatlarda ABD-SSCB basketbol maçlarıydı. Basketbol idolleriniz kimdi derseniz tabiiki Drazen Petrovic ve Petar Naumovski
Boş zamanınızın olduğu güneşli bir Şikago gününde basketbol oynamaya mı gidersiniz? Yoksa iyi bir basketbol izleyicisi ve gündemi takip edenlerden misiniz?
Artık daha çok basketbolu seyretmeyi seviyorum. Bunun için de en doğru yerdeyim diye düşünüyorum. Şikago’da müthiş bir basketbol kültürü var. Burada maçları canlı seyretmek büyük bir zevk. Her türlü spor karşılaşmasının neticede, belirli bir senaryo dahilinde, nasıl bir eğlenceye ve şova dönüştürüldüğünü ve sonuç ne olursa olsun bu şovdan herkesin kazançlı çıktığını görüyorsunuz.
Litvanyalıların Şikago’da kurduğu özel bir ligde basketbol oynadınız. Ligdeki ve takımınızdaki atmosfer nasıldı? Hangi mevkide oynadınız? 😊
Litvanya Başkonsolosu da benim gibi basketbol hayranı. Aynı binada bulunuyoruz. Onun daveti üzerine Şikago’daki amatör Litvanya ligine dahil oldum. Çok kalabalık bir Litvanya topluluğu olduğu için her yaş gurubu için basketbol ligleri var. Takımımız haliyle yaşını başını almış oyunculardan oluşuyordu. Aramızda geçmişte Litvanya basketbol liginde oynamış eski oyuncular da vardı. Son derece çetin, kıran kırana maçlar yaptık. 10 takım arasında ligi dördüncü sırada tamamladık. Ben daha ziyade 2 ve 3 numara olarak oynadım. Güzel bir tecrübe oldu.
NBA’de desteklediğiniz takım var mı?
NBA, Türkiye’de ilk gösterilmeye başlandığında ben Lakers’ı desteklerdim. O zamanlar Lakers-Celtics mücadelesi meşhurdu. İlerleyen yıllarda ben de herkes gibi Michael Jordancı oldum. Sürekli olarak tuttuğum bir takım yok. Elbette şuan milli yıldızlarımızın oynadıkları Cleveland, Milwaukee ve Philedelphia takımlarını gönülden destekliyorum.
NBA’de aktif oyuncular içinde size göre en iyisi kim ?
Bence en iyi oyuncu Kevin Durant. Oyunun her yönünü çok iyi oynayabilen istisnai bir oyuncu. O boyda, o kıvraklıkla ve böylesine bir şut kabiliyetiyle oynamak her oyuncuya nasip olmaz. Kendisini İstanbul’daki dünya şampiyonası finalinde Türkiye’ye karşı sergilediği muazzam perfomansla tanımıştık. Adeta bizi yıkan adamdı. Bunun yanında takımına en faydalı görev ve mevki adamı kim derseniz bence Klay Thompson. Ben hayatımda böyle bir şutör görmedim. En kritik anlarda adamın eli dahi titremiyor. Gösterişli bir oyunu yok ancak bir de bakmışsınız ki sessiz sedasız 25-30 sayı atmış. Müthiş bir oyuncu. Warriors’ın başarısının gerçek kahramanı Curry’den ziyade Thomson’dır.
Herkes tarafından tartışılan kıyaslamayı size de soralım.
LeBron James mi, Michael Jordan mı?
Kesinlikle Michael Jordan. Jordan’ın basketbolu sadece atletik yetenekleri değil aynı zamanda estetik ve zerafeti de barındırırdı. Lebron James çok kuvvetli ve iyi bir oyuncu ancak oyun tarzı, basketbol kıvraklığından ve estetiğinden ziyade güce dayanıyor. Hareketlerinde genelde bir kabalık seziliyor. Bununla birlikte çok iyi bir insan. Yaşadığı topluma insan ve hayırsever olarak çok önemli katkılar sağlıyor.
Önümüzdeki sezon NBA’de şampiyonluk favoriniz hangi takım?
Bence Lakers – Milwaukee finali izleyeceğiz. Gönlüm tabiiki Ersan’lı Bucks’tan yana olacak.
Chicago Bulls’u bu sezon takip etme şansınız oldu mu?
Bulls’un birkaç maçına gittim ama inanın sadece United Center’daki o atmosferi yaşamaya, Jordan ve Pippen heykellerini görüp, sosisli sandviç yemeye gittim. Zira Bulls’un son yıllarda basketbol olarak sergilediği hiçbir şey olmadığı gibi gelecek için de umut vermiyor.
Şikago’ya yakın sayılabilecek Milwaukee, Indianapolis, Cleveland ve Detroit şehirlerinin de NBA takımı var. Şikago’yu veya bu bölgeyi Amerika’dan ayıran belli farklılıklar var mı?
Indiana Pacers hariç diğer tüm takımları sahalarında canlı olarak izledim. Şikago Bulls ve bu takımlar arasında bizdekilere benzer bir ezeli rekabet var. Özellikle Bulls, Pistons ve Cavaliers arasındaki rekabeti taraftarlarından da anlayabiliyorsunuz. Burası Amerika’nın Orta Batı (Midwest) bölgesi. Daha ziyade tarım ve hayvancılık bu bölgelerde hakim. Şikago bölgenin en büyük ve önemli şehri. ABD’nin üçüncü büyük metropolü. Gelişmişlik ve yaşanabilirlik açısından tabiki Şikago bölgedeki diğer kentlerle kıyas dahi kabul etmez.
Temsilcilerimizin maçları dışında hangi NBA maçlarına gittiniz mi?
Bulls’un maçlarına gittim. Her ne kadar Ömer Aşık bir dönem kadroda olsa da sakatlıklar nedeniyle pek oynayamadı. Warriors, Celtics, Lakers gibi büyük takımlar geldiğinde de maçlarına giderdim.
Cedi Osman NBA’deki ilk maçında diğer temsilcimiz Ersan Ilyasova ile karşılaşmıştı. Milli gururlarımızı desteklemek amaçlı maçı izlemeye salona gittiniz. Temsilcilerimiz ve şanlı bayrağımız ile çekildiğiniz fotoğraf sosyal medyada adeta beğeni rekorları kırdı. Cedi ve Ersan sizi salonda görünce neler hissettiler?
Evet benim için de çok güzel bir anı oldu. Eksik olmasınlar tabii ki bizleri görünce mutlu oluyorlar ancak ben onlardan çok daha mutlu oluyorum ve gurur duyuyorum. Türkiye’nin tanıtımına yaptıkları katkı için kendilerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Pek çok Amerikalı genç Cedi, Ersan ve Furkan sayesinde Türkiye hakkında bilgi sahibi oluyor. Ben maçlara genellikle orada yaşayan Türk toplumuyla birlikte gidiyorum. Maç öncesi konsantrasyonlarını bozmamak için oyuncularımızı rahatsız etmiyoruz. Maçtan sonra hep beraber biraraya gelip fotoğraf çektiriyoruz sohbet ediyoruz. NBA’deki milli yıldızlarımız Türk-Amerikan toplumu için büyük gurur kaynağı.
Sezon boyunca temsilcilerimizin bazı maçlarına birçok vatandaşımızla izlemeye gittiniz. Özellikle Miami Heat maçı sonrası Cedi Osman’a vatandaşlarımızla yaptığınız doğum günü kutlaması çok özeldi. İzlerken bizler ekran başında duygulandık. Doğum günü kutlamasını nasıl organize ettiniz? O an neler yaşandı?
Maç öncesinde Cleveland’daki Türk toplumu ile organize olduk. Formalarımızı, bayraklarımızı aldık. NBA takımları özellikle yabancı oyuncularının o bölgede yaşayan kendi ülkesinden topluluklarca desteklenmesini teşvik ediyor. Bunun oyuncuyu da olumlu yönde motive edeceğini biliyorlar. Bu çerçevede Cleveland takımı bize çok yardımcı oldu. Bizleri toplu halde bir bölümde oturttu. Skorborda görüntülerimizi yansıttı. Maç sonunda da Cedi ile bizleri biraraya getirdi. İşin güzel tarafı, o günlerde Kerem Tunçeri ve Haluk Yıldırım da Clevenland’daydı. Onlar da doğum gününe katıldılar. Bu vesileyle bir kez daha Cedi’ye nice sağlıklı ve mutlu yıllar diliyorum. Çok iyi bir kardeşimiz.
NBA’deki temsilcilerimiz Cedi Osman, Ersan Ilyasova ve Furkan Kormaz hakkında düşünceleriniz neler?
Her üçü de müthiş insanlar. Furkan benim görev bölgem dışında bir takımda oynadığı için onunla çok biraraya gelemedik. Her üç milli yıldızımızın da takımlarında ve yaşadıkları şehirlerde çok sevildiği biliyorum. Bu bizler için büyük bir gurur kaynağı. Onlar bizim fahri elçilerimiz. Ülkemizin ABD’de tanıtımına çok önemli katkı yapıyorlar. Ersan içlerinde en kıdemlileri. Umarım bu sezon final oynayacak ve şampiyonluk yüzüğünü takacak. NBA’deki Türk oyuncu sayısının daha da artmasını diliyorum. Tabi NCAA’leri de hiç ihmal etmemek lazım. Gönül ister ki orada da ülkemizden oyuncularımız olsun ve oradan da NBA’e gelsinler.
Ülkemizdeki basketbol kültürü ve kulüplerimizin Avrupa’daki başarıları son zamanlarda oldukça arttı. Türk basketbolu hakkında düşünceleriniz neler?
Türkiye, İspanya, Rusya ve Yunanistan’la birlikte Avrupa’nın en önemli basketbol ligi haline geldi. Bu çok önemli bir başarı. Ancak kulüpler düzeyinde yakaladığımız başarı maalesef A milli takım düzeyine aynı şekilde yansımıyor. Bunun en önemli sebebi kulüp takımlarımızın daha ziyade yabancı oyuncu ağırlıklı olması. Genç takımlarımızın U18 ve U16 seviyelerinde yendikleri, kafa kafaya oynadıkları takımlar A milli takım düzeyinde önümüze geçiyor. Gelecek 10 yıldaki hedefimiz basketbolu yabancı oyunculardan ziyade Türk oyuncular üzerine inşa etmek ve lise düzeyinde önemli yatırım yapmak olmalı. Liselerden mümkün olduğunca fazla sayıda yeteneğimizi de ABD Kolej liglerine göndermeliyiz. Neticede basketbol, futbol, voleybol, hangi spor olursa olsun öncelikle spor kültürümüz gelişmeli. Erken yaşlarda aşılanan spor kültürü doğru bir organizasyonla birleşince size NBA’i veriyor. Böylelikle spor, ev sahibi ve rakip takım taraftarlarının bir arada oturduğu, kaybedenin olmadığı, herkesin kazandığı bir eğlence haline geliyor. Biz de inanıyorum ki bu yolda emin adımlarla ilerliyoruz.
Ağustos ayında Çin’de düzenlenecek olan Dünya Kupası’nda Milli Takımımızdan beklentileriniz neler?
Milli takımımızın ilk sekiz içinde yeralacağını düşünüyorum. Elbette gideceğimiz yere kadar gidelim. Ancak en azından Olimpiyat vizesi alalım. Türkiye çapında basketbol ligi olan bir ülkenin mutlaka olimpiyat oyunlarına katılması lazım.
Grubumuzda turnuvanın favorisi, birçok NBA yıldızının yer aldığı ABD Milli Takım’ı yer alıyor. O maç için neler düşünüyorsun?
Şunu kabul etmek lazım ki, tam kadro çıkması halinde dünyada ABD’yi yenecek hiç bir takım yoktur. Tam kadro bir ABD dünyada her takımı en az 15-20 sayı farkla yenebilir. Ancak biliyoruz ki Amerikalılar dünya şampiyonasına pek önem vermezler ve daha ziyade olimpiyatlara odaklanırlar. Eminim Çin’e de çok sayıda önemli Amerikalı oyuncu gelmeyecektir. Bu durumda biz de geçmişte İspanya’nın, Yunanistan’ın, Arjantin’in yaptığı gibi Amerika’yı yenebiliriz. Güzel haberler bekliyorum takımımızdan.
Yoğun temponuza rağmen, içten ve samimi cevaplarınızla bize değerli zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ediyoruz…
Basketbol konuşmak her zaman benim için büyük keyif. Vesile olduğunuz için teşekkür ederim. Türk basketbolunu çok güzel günler bekliyor.
İzinsiz paylaşılması ve kopyalanması yasaktır
Ruhi ÜNAL
