Şampiyon: Çocukluğum

sampiyon-cocuklugum

Tam 10 sene önce henüz 14 yaşında bir çocukken Kobe’nin kollarını yana açarak kutladığı şampiyonluğu daha dün gibi hatırlıyorum. Lakers ile tanışalı birkaç sene olmuş ve tuttuğum takım şampiyon olmuştu.Bu benim gördüğüm 2.şampiyonluktu. O zamandan bu yana hayatımın çok büyük bir parçası Lakers. Basketbol sevgimin temeline yayılmış bir sevgi bu. Son 10-12 yılım, “05:30” maçlarıyla uyanıp bazen hiç uyumadan devam ettiğim günlerle dolu. Bu yüzden Lakers’ın bu şampiyonluğu benim için çok özel. Facia gibi geçirdiğimiz 2020 yılının en güzel olayı diyebilirim. Kahraman, idol, mentor saydığım Kobe Bryant’ın sezon devam ederken vefat etmiş olması, bu şampiyonluğu çok daha anlamlı kılıyor. Çünkü bu şampiyonluk,onun içindi! 

Sezonun başından beri içimden bir ses hep bu sezonu şampiyon bitireceğimizi söylüyordu. Yine de sezonun içinde sorunlar, form durumları, diğer takımların performansları gibi faktörler işimizin hiç kolay olmayacağını gösterdi. Harika bir rüzgar yakaladığımız mart ayının 2.haftası  sonunda Covid-19 virüsünün patlamasıyla sezon tehlikeye girdi. Sezonun geri dönüp dönmeyeceğini bile bilmeden geçirdiğimiz ayların sonunda NBA harika bir iş çıkaracağı “Bubble” ortamını yarattı ve bize sezonun geri kalanını hediye etti. 

Lakers’ın sezonunu bir film gibi izleseydik, takım kimyasının çok sağlam oturmuş olması gözümüze çarpan ilk şey olurdu desek yanlış olmaz. LeBron James’in en özel yeteneklerinden biridir bu. Kel alaka, dağınık, hatta kafaca basketbolu bırakmış sayabileceğimiz oyuncuları bir hedefe kitler. O hedef her zaman LeBron’un hedefidir. Sezon boyunca dağılmaya çok müsait oyuncularla oynadı LeBron. Jr.Smith, Dion Waiters, Rajon Rondo, Dwight Howard, Kyle Kuzma ve hatta Anthony Davis…

Bu oyuncuların kariyerlerine baktığımızda bizi şaşırtan bir sürü şey görebiliriz. Bunları saha içinde veya dışında diye ayırmamıza gerek kalmaz. Yine de LeBron’un bu mental gücü uzun süre kampüs içinde yaşayan oyunculara çok iyi yansımış. Sürekli birlikte olmak, vakit geçirmek,oyuncuları hedefe kitlemiş. Kazanılan başarının gelişiminde saha dışından gelen etkilerine bakıldığında “Kampüs” hayatını en verimli geçiren takım şüphesiz Lakers oldu. Bunun ana temeli LeBron James…

Açıkçası otoritelerin bu şampiyonluğu biraz küçümseyeceğini düşünmüştüm. Kimine göre atmosferi kaybolmuş bir ortamda kupayı kazanmak, pek önemli değilmiş gibiydi. Şampiyonluk sonrası verilen reaksiyonlara bakınca kimsenin bu haksızlığı yapmadığını görmek sevindirici oldu. Çünkü tarihin en zor sezonlarından biriydi. Salgın hastalık korkusunu kendi hayatlarımızda nasıl yaşadığımızı düşünürsek, oyuncuların neler hissettiğini anlama şansımız o kadar yükselir. Ailelerinden uzak, aylarca tek bir otelde vakit geçirdiler. Oyuncuları biraz basketboldan ayırıp aileleri olduğunu, basketboldan başka bir hayatlarının da sürdüğünü düşünmemiz gerekir. Bu bakış açısıyla virüsün yaydığı etkiden bizler kadar korkmuş olduklarını varsayarsak ne kadar zorlandıklarını anlayabiliriz. 

Rakamları uzun uzun yazmaktan hoşlanmıyorum. Zaten adım atılan her yerde bu rakamlar dönüyor. En önemlisi Lakers’ın 17.kez en büyük olmasıdır. Çünkü LeBron’un söz verdiği ve “Bu mirası devam ettireceğim.” dediği konu buydu. Buraya geldiğinde herkesin ondan beklediği şey de buydu. Lakers’ı tekrardan olması gerektiği yere çıkarmak. Bunu başarmış olması kendi kariyerini bence çok başka yerlere taşıdı. Cavs ile yaşadığı şampiyonluktan sonra iyice alevlenen “Tarihin en iyisi kim?” tartışması artık yangına evrildi. Şahsi fikrim LeBron tahtın ucundan tuttu. Kariyerinin sonunda “en iyi” olur veya olmaz bilemem ama her adımı daha güçlü artık. 

Gelelim biraz çocukluğuma ve devam eden Lakers bağlılığıma. Kobe’nin üstüne koyabileceğim bir basketbol figürüm yok ve hiç olmayacak. Benim zihnimde canlandırdıkları hep unutulmaz kalacak. Lakers’ın bu şampiyonluğu ona armağan oldu. Tutkunu olduğu sarı-mor forma artık hak ettiği yerde. Benim ise küçük bir çocukken tanıştığım sarı-mor forma uzun zamandır görmek istediğim ve beklediğim yerde.Tıpkı Kobe ile tanıştığım Lakers gibi .Klişedir ama “Sevgi mesafe tanımaz.” derler. Bakınca “Evet” diyorum gönül rahatlığıyla. Okyanus ötesinden kaç senedir bir takımı takip ediyorum. Günümün içinde, ayların içinde, sezonların içinde derken hayatımın içinde büyük yere sahip. Ülke sınırları içinde desteklediğim babadan miras takımdan bile çok seviyorum Lakers’ı. Çocukluktan gençliğe adım atarken çok büyülenmiştim. Tarihinden, vizyonundan, salonundan, formasından ve tabii ki Kobe’ye sahip olmasından… 

İkonik bir takımı tutmak her zaman zordur. İnsanların sürekli tuttuğun takımın zor duruma düşmesini, yıkılmasını, kaybetmesini beklediğini bilirsin. Kazanırken ve kaybederken yalnız olursun. Lakers her zaman bu yalnızlığı kapatan imgedir hayatımda. Kişisel olarak hissettiğim yalnızlığı bile kapatmışlığı var. Bir şehirden başka bir şehre taşınmanın henüz lise çağında olan bir çocuğu ne kadar etkilediğini yaşayanlar bilir. Lise yıllarımın başlarında Lakers ile iyice birleşmiştim. En yalnız kaldığım zamanlarda sürekli oyuncuları, maçları, takımın ne yapacağını takip etmek kendimi çok iyi hissettirmişti.Beni hiç tanımayan, bilmeyen bir yere ait hissetmiştim kendimi. Genele vurunca buna “basketbol sevgisi” diyebiliriz belki ama benim için çoğu zaman “Lakers sevgisi” olarak kalacaktır. Bana yakın olan ama basketbol ile hiç ilgisi olmayan insanların bile bildiği takımdır Lakers. İnsanların benimle iletişime geçmek için kullandığı yollardan biri hatta.Şampiyonluk sonrası bana atılan tebrik mesajlarıdır mesela.Basketbolu seven ama benim kadar takip etmeyen dostlarımın sabaha karşı evime gelip benimle NBA Finallerini izlemesi hep bu Lakers ile kurduğum çocuksu ama güçlü bağ sayesinde. Tüm bunları düşününce bu şampiyonluk, kendi “basketbol hayatımın” en özel olaylarından biri olarak kalacak. 

17.şampiyonluğun gelmesi ve artık Lakers’ın adının yanına adı kazınmış olan Kobe’nin mirasının devam etmesi beni çok mutlu etti. Tam 10 sene önce ne hissettiysem yine aynı hisleri canlandırdı içimde. Kobe Bryant ile tanıştığım sarı-mor forma bana çok güzel anlar yaşattı. Şimdi LeBron James ile çok özlediğim bu sevinci tekrar yaşadım. 

Bu şampiyonluk Kobe Bryant için kazanılan unutulmaz bir şampiyonluktu. Benim adıma anlamı ise gün gün ileriye gittiğim hayat yolunda çocukluğum için kazanılan bir şampiyonluktu. Lakers sayesinde takvimleri biraz geriye sardım ve bundan çok büyük keyif aldım. Umarım “Lake Show” devam eder. Ne Lakers’ın ne LeBron’un işi henüz bitmedi. Sadece şimdi haklı zaferi kutlama vakti. 

Efe Yamanlar

NBA\'de Günün Sonuçları ve Maç Programı
NBA maç sonuçları ve TV programı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz