Son Periyot

Sakatlığın Gölgesindeki Süperstar: Brandon Roy

Portland Trail Blazers

Sakatlığın Gölgesindeki Süperstar: Brandon Roy

Portland tarihi boyunca yanlış draft seçimleriyle anıldı.1984 yılında 2. sıradan Jordan’ı değil de Sam Bowie’yi seçtiler. Yine 2007 yılında Greg Oden’ı Durant’e tercih ettiler. Bunlar sonradan göze batsa da o an için pek de yanlış durmuyorlardı. Ancak Jordan tarihin en iyi oyuncusu, Durant de en iyi skorerlerinden olunca Portland eleştiri oklarının hedefinde kaldı.Ancak 2006’da 2. sıradan seçtikleri Lemarcus Aldridge’in yanına Timberwolves’dan takas ile 6. sıradan çok iyi bir oyuncu eklediler kadrolarına. Bu kişi Brandon Roy’du. Uzun süre basketbol takip eden insanların hemen hemen hepsinin sempati duyduğu, herkes tarafından saygıyla anılan bir oyuncu.

1984 yılında Seattle,Washington’da doğan oyuncu ilk eğitimini de bu kentte aldı. Daha sonra AAU diye bilinen Amatör Atletizm Birliğinde ilk defa basketbola olan ilgisinin ciddi düzeyde olduğunu farketti ve ağırlığını basketbola vermeye karar verdi.Nate McMillan’ın Seattle Supersonics’de oynadığı zamanlarda yani 90’larda, onun basketbol kampına katıldı. Tabii McMillan’ın onun gelecekteki koçu olacağını kimse bilemezdi.Garfield High School’da lise yıllarını geçirirken ülkenin lise oyuncuları arasında en iyilerinden biriydi ve onun da liseden draft furyasına katılacağı düşünülüyordu. Ailesinden kimse üniversiteye gitmemişti. Brandon Roy’un da genlerden midir bilinmez SAT(üniversiteye giriş için gerekli olan test) konusunda ciddi sıkıntıları vardı.Okuduğunu anlaması yavaştı ve öğrenme güçlüğü çekiyordu.Ailesi onun koleje gidebileceğinden emin olamamış ve Seattle limanında nakliye konteynırları temizlemesi için onu işe sokmuşlardı. Uzun bir çabanın ardından bu gereklilikleri yerine getirdi ve NCAA kapıları onun için açıldı.

Kolej yıllarına geldiğinde ilk sezon takımın benchten gelen oyuncularından biriydi. Sonraki yıllarda kolejdeki takım arkadaşları olan Nate Robinson ve Martell Webster ile birlikte gayet güzel bir basketbol sergilediler. Son kolej sezonunda All-American oldu. Ayrıca Wooden, Naismith, Oscar Robertson ve Adolph Rupp ödüllerinin hepsinde finale çıkan oyunculardandı.

2006 draftı geldiğinde kendisi Minnesota Timberwolves tarafından 6. sırada seçilerek Portland TrailBlazers’a takaslandı. İlk çıktığı NBA maçı doğup büyüdüğü yerin takımı olan Seattle Supersonics’ti ve onlara 20 sayı attı.Roy o sezonu 16.8 sayı 4.4 ribaund ve 4 asist ortalamalarıyla bitirdi ve yılın çaylağı ödülünün sahibi oldu. Ayrıca All-Star haftasında düzenlenen çaylaklar maçında da yer aldı.Bir sonraki sezona gelindiğinde ise takıma liderlik yapan,egosundan diğer oyunculara göre arınmış, olgun ve aklı başında,takımın skor yükünü de çeken Brandon Roy vardı parkede. o sezon All-Star yedeklerine seçildi ve 2. kez çaylaklar maçına da çağrıldı. All-Star maçında 29 dakika sahada kalıp 18 sayı attı ve Batı karmasının en skorer 3 oyuncusundan biri oldu.All-Star haftasından önce sakatlık yaşadı ve o hafta ne kadar övgü toplasa da mart ve nisan aylarında bir düşüş yaşadı. Bu onun ilk ciddi sakatlığıydı. 2008-2009 sezonu açılmadan önce de küçük bir operasyon ile kıkırdak dokunun tahrişi giderildi ve maç kaçırmadan, sezonun açılışına yetişti. 6 kasımda Houston’a karşı inanılmaz bir maç sonu oynadı.Son saniyelerde attığı baskete cevap gelince 0.8 saniye kala bir diğer zor şutu da sokup maçı kazandırdı. O sezonlar NBA’in “Where Amazing Happens” sloganına yaraşır şekilde bir oyun sergiliyor, son saniye basketlerine de devam ediyordu.Kariyer rekoru olan 52 sayısını da o sezon Suns karşısında kaydetti.Şaşırılmadığı üzere o sezon da All-Star’a seçildi ve 2009 All Star maçında 8-7 ile 14 sayı 5 asist 5 ribaund ile oynadı. 4 kez batı konferansı haftanın oyuncusu seçildi ki bunu Drexler dışında yapan hiçbir Portland oyuncusu yoktu. MVP yarışını 9. sırada bitirdi ve en iyi 2. beşe seçildi. O artık şüphesiz aktif en iyi 10 oyuncudan biri olmuştu. Ve bunu sadece 3 sezonda başararak, takımını sırtlayarak batıda 4. olup Play-off’a sokmuştu. Liman

kentinde artık bir kahramandı. Maalesef ilk turda sezonun başında şoka uğrattığı Houston’a 4-2 kaybedip havlu atmışlardı. 2009 yazında 5 yıllık oyuncu opsiyonlu maksimum kontrat ile takımda kaldı. 2009-2010 sezonuna geldiğimizde yine sezona alışılagelmiş bir giriş yapmıştı Roy. 3. kez All-Star oylamalarında yedeklerden All-Star seçildi fakat bu sefer ocaktaki Sixers maçında saktlandığı için hafta sonunda yer almadı. Geri döndükten kısa bir süre sonra yine aynı şekilde sağ dizinden bir sakatlık geçirdi. Buna rağmen NBA’in en iyi 3. takımına seçilmeyi başardı.MR sonucunda kemik çürüğü olarak görünse de ileri incelemesinde hafif bir menisküs yırtığı olduğu anlaşıldı. Ameliyat masasına yattı ve menisküs ameliyatı gerçekleşti.Bu sırada Portland-Suns ile play-off serilerindeydi. 4. maçta çok acayip bir şey oldu. Brandon Roy kadrodaydı ve buna kimse inanamadı. Menisküs ameliyatından 8 gün sonra NBA maçında oynamak mı? Phoenix ekibi dahil bütün herkes şoktaydı. Maçı kendi performansından uzak, az süre alarak 10 sayı ile tamamlasa da bu mucize gibi bir şeydi spor için. Maçtan sonra dizindeki yırtığın büyük olduğunu ama kendini iyi hissedip ana rolü almasa da, Aldridge ile Andre Miller’a yardım etmek istediği için burada olduğunu açıkladı. O sezon da ilk turda elendiler ama herkesin saygısını kazandılar.

2010-2011 sezonu Brandon Roy için korkunç bir sezondu. 14 kasım 2010’da sahayı yine sakatlık yüzünden terk etmişti. Yapılan testlerde menisküsündeki kıkırdak dokunun adeta toz gibi ufalandığını açıkladı doktorları. 8 gün içinde onu parkelere döndüren dizleri artık basketbol oynamasına bile manii olacaktı.Kim bilir o halde oynamasa belki bu seviye ileri bir sıkıntı yaşamayabilirdi. Ocak 2011’de iki dizinden birden ameliyat olan Roy, 25 şubatta yeniden parkelere dönmüştü. Hatta dönmeklede kalmayıp benchten gelip son 1 dakikada maçı takımına kazandırmıştı. O sezonun Playofflarına 6.sıradan girip, Dallas Mavericks ile eşleştiler. İlk 2 maçta kısıtlı süre alıp çok katkı yapamayan Brandon Roy için bir 3. maç var. Benim kişisel fikrime göre gelmiş geçmiş en inanılmaz anlardan biridir. Son periyot ve Dallas 18 sayı farkla öndeyken, bitmiş dizleriyle çıkıp, attığı 24 sayının 16’sını son periyotta atarak takımına 82-84 galibiyeti getirdi. İnanılmaz anlardan biriydi ve ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu hatırlatırcasına bir maç çıkardı. Seriyi 4-2 kaybetseler de o seride hatırlanan şey Brandon Roy oldu. Ama maalesef ki bu da hakkında hatırlayacağımız son şey oldu.

2011 yılında NBA lokavt dönemine girdi. Roy iki dizinin de ağır şekilde dejenere olduğunu ve bu şartlar altında oynamasının zor olduğunu açıkladı. Vu bunu takiben Brandon Roy bütün basketbol dünyasını üzecek olan emeklilik haberini açıkladı.

2012 yılında yeni bir tedavi ve iyileşme yolunun olduğunu ve basketbola dönmek istediğini açıkladı. Akabinde 2012 yazında Timberwolves ile imzaladı. Timberwolves forması ile 5 maça çıktı ama sonrasında sağ dizinin ameliyatı yüzünden sezonu kapattı. Ve ona devam edecek misin soruları üzerine şöyle bir demeç verdi.”Oyundan uzaklaştığınız her seferinde basketbola dönüğünüzü farzediyorsunuz.Geçen yıl bu sorulara cevap verip en azından denediğimi gördüm.”

Böylece müthiş bir oyuncu olan Roy’un kariyeri sakatlıklar yüzünden bitti. Maksimum performansındayken sayılı oyunculardan olduğunu uzun yıllar kimse unutamayacak. Şahsen benim Where Amazing Happens sloganını duyduğumda aklıma gelip iç çektiğim ilk oyuncudur kendisi. O gün o parkeye dönmek için bu kadar acele etmeseydi de o dizler onu rahat bırakmayacaktı. Portland tarihinde

ve basketbolda çok güzel bir iz bıraktı. Oyun bilgisi, yeteneği, şutları ve basketbola olan aşkıyla hep yer edecek kafamızda. Basketboldan asla kopmadı ve memleketi Seattle,Washington’da Nathan Hale High School’da koçluk yaptı. 29-0 lık bir galibiyet serisi yakaldılar ve bu ona Naismith National High School Coach of the Year ödülünü kazandırdı. Garip bir tesadüftür ki o takımın en skorer oyuncusu olan Michael Porter Jr. da sakatlıklar yüzünden 14. sıraya kadar düşen bir oyuncu. Umarım o,eski koçu olan Roy ile ortak kadere sahip olmaz.

Geçtiğimiz yaz Los Angeles’da da bacağından vurulmuştu ama ciddi bir şey olmadığı açıklanmıştı. Şu sıralar kendi lisesi olan Garfield High School’un baş koçu Brandon Roy. Umarız kendisinin NBA’de duymaya doyamadığımız ismini koç olarak duyarız. Basketbola ve biz basketbol severlere çok değerli anlar ve anılar verdiği için minnettarız.

Hakan Işık

Exit mobile version