Geçtiğimiz hafta NBA’da haftanın oyuncusu seçilen, yıllardır Portland denildiğinde akla gelen ilk isim Damian Lillard’ın hayatına yakından göz atıldım.
15 Temmuz 1990 yılında Kaliforniya eyaletinin Oakland şehrinde dünyaya geldi. Çocukluk yıllarında yeterince iyi oynamadığı için her zaman oyuna kenardan dahil oldu. Bunu kendine yediremeyen Lillard, çok çalışmış ama bu da yeterli olmamıştı. Hatta lise yıllarında, takımda yeterince süre alamadığı için okul bile değiştirmişti. Soluğu Webber State Üniversitesi’nde alan Lillard, ilk yalında verdiği emeklerin karşılığını aldı. İlk yılında Big Sky tarafından yılın en iyi birinci sınıf oyuncusu ve yılın en iyi üniversiteli oyuncusu seçildi. Daha sonradan üniversitede giydiği 1 numaralı forma emekli edildi. 2015 yılında pazarlama uzmanlığı bölümünü bitirdi.
Lillard’ın NBA macerası, 2012 yılı draftın’da 6. sıradan Portland Trail Blazers tarafından seçilmesiyle resmi olarak başladı. 1 olan forma numarasını doğduğu şehir olan Oakland için 0 olarak değiştirdi. İlk maçında 23 sayı ve 11 asist ile oynayan Lillard, dikkatleri üzerine çekti. Bunu daha önce başaran isimler (İlk resmi NBA maçında 20+ sayı ve 10+ asist oynamak) Allen Iverson ve Oscar Robertson’du. Yılın Çaylağı seçilen Lillard, All-Star haftasında Portland tarihinde ilk kez yetenek yarışmasını kazanan oyuncu oldu.
Ligdeki ikinici yılında üstüne koyarak ilerleyen Lillard, bu yıl All-Star haftasındaki bütün etkinliklere katılan ilk oyuncu konumuna geldi (yetenek yarışması, üçlük yarışması, smaç yarışması, yükselen yıldızlar maçı, All-Star maçı). 2015 yılında NBA’da 600 isabetli atışa en hızlı ulaşan oyuncu oldu. All-NBA üçüncü takımına seçildi. 2017 yılında hem saha içinde hem saha dışındaki davranışlarıyla Magic Johnson ödülüne layık görüldü. 2018 yılında NBA tarihinde 10.000 sayı ve 2500 asiste ulaşan sekizinci oyuncu oldu. 2019 yılının Play-off’larında batıda rüzgarını estirdi. Yarı finallerde Russel Westbrook ve Paul George ikilisini tabiri caizse yok etti. Konferans finallerinde ikinci maçta kaburgalarından sakatlanmasına rağmen takımının başındaydı, ne yazık ki onun bu çabası yeterli olmadı konferans finallerinde elendiler. Bu yıla çok yavaş bir başlangıç yaptı Lillard, ancak son zamanlarda kendine gelmeyi başardı.
Hiç şüphesiz Portland tarihinin en iyi ve en önemli oyuncusu diyebiliriz kendisine. Umarım bir gün verdiği tüm emeklerin karşılığını alır ve kupayı Portland’a götürür.
Ömer Faruk Öztürk