Pınar Karşıyaka, Türk basketbolu adına en önde gelen kulüplerden biri olmakla beraber yurtdışından, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’nden transfer ettikleri oyuncularla Avrupa basketboluna pek çok isim kazandırdı. Organizasyon olarak EuroLeague takımlarına kıyasla oldukça düşük bir bütçeyle yönetilmesine rağmen her sene Türkiye liginde play-off’a kalıp, katıldığı Avrupa organizasyonlarında da ülkemizi başarılı bir şekilde temsil etmeyi başarıyorlar. Peki Pınar Karşıyaka’nın 2014 yılında önce EuroLeague Final Four sahnesinde boy gösteren Fenerbahçe Ülker’i, sonra Anadolu Efes’i yenip şampiyonluğa ulaşmasındaki başarının kilit noktaları neydi?
Kadro Mühendisliği
Organizasyonun takıma kattığı Bobby Dixon, Kenny Gabriel, John Diebler gibi yabancı isimler sezon içinde ortaya koydukları performanslarla ne kadar doğru bir kadro kurulduğunu göstermişlerdi. Yabancı oyuncu transfer etmenin bir takım için oluşturduğu en büyük sorun, bir önceki takımında göstereceği performansı aynı şekilde gösterip gösteremeyeceğinin garantisinin oldukça az olması. Bunun en büyük nedeni ise farklı bir ülkeden gelip adaptasyon sorunu çekmeleri oluyordu. Fakat Karşıyaka’nın yabancı oyuncuları hem İzmir’deki yaşama hem de Pınar Karşıyaka organizasyonuna oldukça alışmışlardı ve bu uyum parkedeki performanslarına oldukça iyi yansıdı. Bu oyuncular burada gösterdikleri başarılı performanslar sayesinde daha sonradan EuroLeague takımlarında oynama fırsatı da buldular. Bobby Dixon’ın Fenerbahçe’ye, DJ Strawberry’nin Olympiakos’a, Kenny Gabriel’in Panathinaikos’a gitmesi gibi…
Ufuk Sarıca
O sene takımın başında olan Ufuk Sarıca, belki de Pınar Karşıyaka’nın çalışabileceği en iyi koçtu. Düşük bütçeyle kurulan takımlarda çalışmaya açık, oyuncuların potansiyellerini görüp tavana çıkartma konusunda oldukça başarılı olan Sarıca; o sene kadroda bulunan bütün yabancı oyunculardan alabileceği en iyi katkıyı almayı başarmıştı. Onun dışında kadroda bulunan Türk rotasyonundan da oldukça iyi bir katkı almıştı. Barış Hersek, Soner Şentürk, Erkan Veyseloğlu gibi oyuncular aldıkları süreleri oldukça iyi değerlendiriyor, ilk beş oyuncuları kenardayken onların yokluğunu hissettirmeyerek oynuyorlardı. Koçun bu oyuncuların kendilerine güvenmesini sağlayıp onlardan güzel katkılar alması şampiyonluğu getiren bir diğer faktör olmuştu.
Taraftarlar
Şampiyonluktaki son ve belki de en önemli faktör, takıma tutkuyla bağlı olan taraftarlardı. Taraftarların her maç tribünlerin tamamını doldurması takımın performansına fazlasıyla yansımıştı. Hatta taraftarlar takımlarını o kadar destekliyordu ki final serisinde Anadolu Efes ile İstanbul’da oynadıkları maçlarda Anadolu Efes taraftarıyla eşit sayıda Karşıyaka taraftarı vardı. Yarattıkları atmosferle Abdi İpekçi’de oynanan maçları, Anadolu Efes için adeta deplasmana çevirmişlerdi.
Bu kadar faktörün bir araya gelmesiyle İstanbul dışından bir takımın şampiyon olmuş olması, Türkiye Basketbol Süper Lig’inin ne kadar kaliteli ve sürprizlerle dolu olabileceğini kanıtlamış ve lige yurtdışından gelen ilginin de artmasına vesile olmuştu.
