Türk basketbolunun ve spor medyasının önemli isimlerinden Tufan Ersöz ile, siz değerli SonPeriyot okuyucuları için bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifle okumanız dileğiyle.
Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz çok teşekkür ederiz. Sizi biraz daha detaylı tanıyabilir miyiz? Basketbol kariyerinize nasıl ve nerede başladınız?
- Rica ederim, severek takip ettiğim bir siteye konuk olmak benim için mutluluk verici. Basketbol kariyerim Yeşilyurt Spor Kulübü’nde başladı. Babam, ordu milli takımı eski antrenörü ve eski basketbolcu olduğu için 5-6 yaşlarında topu elime tutuşturdu. Bir sene boyunca Yeşilyurt Spor Kulübü’nde oynadım. Ardından, Anadolu Efes altyapısına geçiş yaptım. Tam on sene Anadolu Efes altyapısı, sonrasında iki sezon Anadolu Efes A Takımı’yla profesyonel kontrat imzaladım ve gerçek anlamda kariyerim başlamış oldu. Anadolu Efes’in ardından Antbirlik, Beşiktaş, Galatasaray, Darüşşafaka, Tekelspor, yeniden ve 4 sene süren bir Galatasaray macerası, son olarak Olin Edirne formasıyla kariyerimi noktaladım.
Birlikte oynamaktan en çok zevk aldığınız oyuncu veya oyuncular kimlerdi?
- 2000-2002 arası yani iki sezon Beşiktaş’ta geçirdiğim dönem. Saymam gerekirse –isimleri unutabilirim kusura bakmasınlar- Umut Görür, Nedim Yücel, Faruk Beşok, Umut Tınay, Onur Aydın, İsmail Çevik, Volkan Başaran ve Fatih Solak. Bu isimlerle çekirdek bir kadro oluştu ve çok iyi bir takım olmuştuk. O takımla gerçekten çok keyif aldım. Hem çok iyi oynadım hem de güzel arkadaşlıklar edindim.
Karşı karşıya oynarken en çok zorlandığınız oyuncu veya oyuncuları sorsam neler söylersiniz?
- Birincisi Petar Naumoski. Kendisiyle takım arkadaşlığı yapma şansına eriştim. Çok sevecen ve bildiklerini öğretmekten zevk alan biriydi. Antrenmanlarından önce şut maçı yapardık, turnike yasaktı. Bunu her antrenmandan önce bıkmadan usanmadan yapardık, kendisi de çok severdi. Hiçbir zaman ona karşı galip gelemedim.
- İkincisi de Harun Erdenay. Kendisiyle ayrı takımlarda karşılıklı oynama fırsatım oldu. Harun Ağabey’i bütün gücümle savunmaya çalışırdım ama savunamazdım. Bu iki isim benim kariyerimde zorlandığım en önemli iki isimdi.
Sizi en iyi anlayan ve çalışmaktan keyif aldığınız koçlar kimlerdi? Ne gibi farklı yönleri vardı?
- Birden fazla koçla çalıştım. Hepsinin bendeki yeri ayrı. Çok düşüş yaşadığım bir sezon vardı, 2004-2005 Darüşşafaka sezonu. Benim için hayal kırıklığı olan bir sezondu, istediğimi yapamadım. Daha sonraki sene yani 2005-2006 sezonunda Tekelspor’a transfer oldum. O sezon benim için kendimi ispat etme sezonuydu. Hakan Demir’in başında olduğu ve ilk antrenörlük deneyimini yaşadığı Tekelspor’un düşük bütçesiyle TBL’de o sezonu altıncı sırada bitirdik. Kısacası, Hakan Demir’le çok iyi anlaşmıştım ve harika bir ekip olmuştuk. O sezon kariyerim açısından bir zıplama dönemi oldu.
Oynadığınız dönemde idolünüz ve beğendiğiniz oyuncular kimlerdi?
- İdolüm Petar Naumoski ve Ufuk Sarıca’ydı. O dönem efsanevi bir Anadolu Efes kadrosu vardı. Murat Evliyaoğlu, Volkan Aydın, Hidayet Türkoğlu, Ömer Onan, Ufuk Sarıca; bir dönem Tamer Oyguç, rahmetli Conrad McRae, Hüseyin Beşok, Predrag Drobnjak ve Zoran Savic gibi isimleri izleyerek büyümek bizim jenerasyon için bir şanstı. Bu oyuncu grubu bence Türk basketboluna gelmiş geçmiş en iyi kadrolardan biri. Hepsi yetenekli ve üst profil oyunculardı fakat Petar ve Ufuk Ağabey’in bende yeri çok ayrı, onları izleyerek kendime yol çizmeye çalıştım.
Şu anda ligimizde en beğendiğiniz yerli ve yabancı oyuncular kimler?
- Yerli oyuncu olarak Türk basketbolunu bir sıkıntısı var biliyorsun. Buna göre de projeler geliştiriliyor işte BGL, ligdeki yabancı sayısının azaltılması ve Türklerin lokal liglerde daha fazla sorumluluk ve süre alması gibi. Berk Uğurlu mesela Karşıyaka’da iyi performans sergiliyor. Türk basketbolunun point guard eksiğini kapatma adına kendisine güveniyorum, yeteneğine inanıyorum. Can Uğur Öğüt’ü Gaziantep Basketbol’da takip ediyorum ve beğeniyorum. İlkan Karaman’ın tekrardan basketbola geri dönmesi çok sevindirici, ağır sakatlıklar geçirdi. Onun acılarını ve kaygılarını çok iyi anlayabiliyorum. Daçka’da Doğuş Özdemiroğlu, Kartal Özmızrak ve Muhammed Baygül’ün sahadaki enerjisine hayranım.
- Yabancılardan sorarsan; Beşiktaş Sompo Japan’da oynayan Kyle Gibson’ı beğeniyorum, Bahçeşehir Koleji’nde Quino Colom’un performansı harika ve Anadolu Efes’te Brock Motum’u çok beğeniyorum.
NBA’i takip ediyor musunuz? Oradaki temsilcilerimiz ile ilgili neler söylemek istersiniz?
- NBA’i olabildiği kadar takip etmeye çalışıyorum fakat o kadar sık değil. Cedi, Furkan ve Ersan ile alakalı bilgiler ediniyorum. Şuan yoğun program sebebiyle çok fazla vakit bulamıyorum ama temsilcilerimizi sizin sayfalarınızdan takip etmeye özen gösteriyorum. Hepsine de başarılar diliyorum. Daha önce çalıştığım kanalda 3 yıl Euroleague yorumladım ve orayı takip edip izlemek bana daha fazla zevk veriyor açıkçası.
Basketbol oynadığınız dönemlerde aynı takımda olduğunuz arkadaşlarınızdan bir ilk 5 yapmanızı istesek?
- Bak bu çok güzel soru. En iyi beş mi yap diyorsun yoksa duygusal bağlarını mı öne çıkar diyorsun? (Gülüyor) Şöyle yapalım o zaman, yarı yarıya. %50 duygusal, %50 performans olsun.
PG – Tutku Açık
SG – Muratcan Güler (Ömer Onan)
SF – Haluk Yıldırım
PF – Hidayet Türkoğlu
C – Hüseyin Beşok
Ligimizde oynayan ve sizinle aynı pozisyona sahip en iyi oyuncu olarak kimi söylersiniz?
- Yabancı oyuculardan; Beşiktaş Sompo Japan’da forma giyen Kyle Gibson iyi diyebilirim. Beklentilerimin yüksek olduğu bir isim var ki o da Yiğit Arslan. Oyunu yaratmaya başladı ve bitirişini de çok güçlendirdi. Bu tarz genç arkadaşları izlemek beni gerçekten mutlu ediyor.
Basketbol kariyerinizde hiç keşke dediğiniz bir an oldu mu? Basketbolla alakalı hedeflerinize ulaşabildiniz mi?
- Basketbolla alakalı hedeflerime ulaşamadım, kariyerim sakatlıklarla dolu. 19 yaşımdan beri dizlerimden çok sayıda operasyon geçirdim. 13 yıl basketbol oynadım ama benim yerimde başkası olsaydı o kadar acı ve ameliyata dayanabilir miydi? Pek sanmıyorum. Fakat ben kariyerim adına büyük savaş verdim. Basketbolu çok sevdiğim için yaptım bunları.
- Keşke dediğim an şu; Galatasaray’da oynarken doktorum “dizinin ufak bir ameliyattan geçmesi lazım” dediğinde keşke ona “tamam” deseydim. Belki o ameliyat sonrası daha sağlıklı ve uzun sürecek bir basketbol kariyerim olabilirdi.
Basketbol oynamayı noktaladıktan sonra yorumculuğa geçiş yaptınız. Bunun hikayesi nasıl başladı?
- Basketbol kariyerim bittikten sonra basketbolun içinde kalmayı istiyordum. Klasik olacak ama bir gün evde oturuyordum, telefon çaldı. O dönem beIN SPORTS’un basketbol operasyonun başında olan sevgili Murat Murathanoğlu ve ekipte önemli bir görev alan Volkan Günak beni birkaç programa konuk olarak davet ettiler. Tamamen hobi amaçlıydı. Baktım işi sevmeye başladım, üzerine yoğunlaştım ve kendileri de bana bir teklifte bulundu sağolsunlar, 7 sene orada çalıştım. Eski ismiyle Lig TV, şimdiki ismiyle beIN SPORTS’un bende yeri ayrıdır çünkü işin mutfağını orada öğrendim ve birbirinden değerli isimlerle çalıştım. Nur German, rahmetli İsmet Badem, Can Sonat, Hurşit Baytok, Yiğiter Uluğ, Caner Eler, Can İşbakan ve daha nice değerli isim. Bana kattıklarından dolayı hepsine sizin aracılığınızla da yeniden teşekkür ediyorum.
Yorumcu olarak ABD’den, Avrupa’dan veya ülkemizden beğendiğiniz isimler var mı?
- Beğendiğim isimler arasında Reggie Miller var, Charles Barkley ve Shaq ikilisi muazzam. Ülkemizden ilk söyleyeceğim kişi Kaan Kural olur. Kendisinin yeri, bilgisi ve gözlemciliği çok ayrıdır. Ayrıca bu işe başlamamda vesile olan, sonrasında da bir o kadar destek olan Murat Murathanoğlu var. Çok fazla insana, muhteşem anlatımı sayesinde basketbolu sevdiren önemli bir değerdir kendisi.
Basketbol antrenörü veya GM/yönetici olmak gibi bir düşünceniz var mı ?
- Aslında kendimi bu anlamda geliştirmeye çalışıyorum. B kategorisi antrenörlük lisansım var. Şimdi ise A kategori için gerekli işlemleri hallediyorum. Bir dönem Galatasaray Basketbol Takımı’nın menajerliğiyle ilgili konuşmalar oldu. Resmi bir teklif değildi zaten sadece konuşuldu fakat olmadı. Şimdi en yakın arkadaşım Tutku Açık orada. Hem BGL antrenörü hem de A Takım’da coaching staff’ın içerisinde. Kendisiyle gurur duyuyorum ve hak ederek yükseleceğine inanıyorum. İlerleyen dönemde menajerlik olabilir, bir takımın başına geçmek isterim ama antrenörlük konusunda pek bir şey diyemeyeceğim.
Ülkemizi Avrupa’da temsil eden takımlarımız hakkında neler söylemek istersiniz?
- Anadolu Efes’te Ivkovic’in olduğu dönemle başlayan bir kıpırdanma vardı. Oradaki minik kıpırdanma hariç Anadolu Efes’in son 3-4 yılı Avrupa’da hayal kırıklığı olarak geçti. Şuan dokuz yeni oyuncudan oluşan bir takımın Euroleague’de hemen sivrilebileceğini ben düşünmüyorum. Ama kendilerini ilk 8’in içine atabilirlerse, Ergin Ataman’ın o kırılma hamlelerini çok iyi yapacağına eminim.
- Fenerbahçe için zaten söylenebilecek çok şey yok. Son beş sezonda dört defa FinalFour yaptılar, iki final oynayıp bir şampiyonluk kazandılar. Bu Türk basketbolu için kulüpler bazında olağanüstü bir çıkış oldu. Hedef yine şampiyonluk tabi ki Fenerbahçe için, bakalım biz de bekliyoruz.
- Daçka, David Blatt yönetiminde EuroCup’ı kazanarak harika bir başarı elde etti fakat sponsor desteğinin çekilmesiyle bu sezona beklentilerin altında başladılar. Minimal bir takım kuruldu, ne Euroleague’de ne Tahincioğlu BSL’de istedikleri gibi başlayamadılar. Ahmet Çakı çok değerli bir isim, elinden geleni yapıyor ama mesaisi zor başladı diyelim.
- Bu sene EuroCup temsilcilerimiz Galatasaray, Tofaş ve Türk Telekom için zor bir sene. Orada şuan Euroleague oynayabilecek en az 6-7 takım var. Saymam gerekirse; Valencia, Zenit, Partizan, Kızılyıldız, Monaco, Asvel ve Alba Berlin gibi. Kolay olmayacak, özellikle Türk Telekom adına. Üç mağlubiyet sonrası üç galibiyet aldılar, maçı da Ankara’da ben anlatmıştım. Çok zorlu takımlara karşı organizasyonlarını test etme şansı temsilcilerimiz için. Orada bizi finale götürecek bir temsilcimiz olur mu? Şuan için göremiyorum maalesef.
- BCL’de son 2 sezondur Beşiktaş yer alıyor. Karşıyaka’ya elenirken belki Ufuk Sarıca’nın duygusal yönleri ağır bastı ve olmadı. Medi Bayreuth gibi bir takıma elendi. Bu sene Ivanovic gibi tecrübeli bir antrenör var başlarında. 3 senedir BCL’de hedef final Beşiktaş için, son 16 görebilirler diye düşünüyorum. Banvit, tamamen oyuncu yetiştirme adına ilerliyor, bütçe son dönemlerde çok sıkıntı biliyorsun. BCL’de fena gitmiyorlar, haftayı da galibiyetle kapattılar. Hayal gücünü biraz daha çalıştırmak gerek final için ama ilerleyen yıllarda neden olmasın? Tüm temsilcilerimize gönülden başarılar diliyorum.
Genç basketbolculara ve spor medyasına girmek isteyen genç adaylara tavsiyeleriniz neler?
- Genç basketbolculara şunları söyleyebilirim; sonuçta basketbol en sevdiğiniz ve hayalini kurduğunuz oyun, biliyorum. Hayatı basketboldan öğrenebilirsiniz ama basketbolu hayatlaştırmamak gerek. Çünkü basketboldan önce ve sonra bir hayatınız var. Bunun yanında eğitim hayatınıza aynı düzeyde önem gösterin. Bu verebileceğim en iyi tavsiye olur.
- Spor medyasına girmek isteyen genç arkadaşlar için ise; bir kere hepsi pırlanta gibi adamlar. Ara ara muhabbet etme şansım oluyor. Keşke herkese yardımcı olabilsek ama maalesef pastanın hacmi çok az ve talibi çok. Eğer bu işi tıpkı senin gibi gönülden seviyorlarsa, ilerleyen dönemde mutlaka yapacağın iş haline dönüşebiliyor. Çalışmaya ve üretmeye devam ettiğin sürece, biraz da sabrın varsa meyvesini elbet alıyorsun. Senin gibi çalışkan ve üretken tüm arkadaşlarla, ekranların haricinde dijital medyanın içerisinde olmaktan dolayı da çok mutluyum. Her zaman güzel projelerde birlikte olmaya devam edelim diyorum.
Değerli vaktini ayırıp bizimle bu röportajı gerçekleştiren Tufan Ersöz’e, SonPeriyot ailesi adına çok teşekkür ediyorum. Tivibuspor’daki yorumculuk kariyerinde de başarılar diliyorum.
İsmail KARATUNA – SonPeriyot.com
İzinsiz paylaşılması yasaktır.