Dün çok ani fakat beklenen bir haberle birlikte Brooklyn Nets baş antrenörü Steve Nash kovuldu. Kapıdan içeri bile sokmamanız gereken NBA koçlarıyla ilgili bir yazı yazmıştım ve aslında Nash’in orada neler yapamadığından bahsetmiştim. Kısaca kovulması bekleniyordu ve gerekiyordu.
O yazıyı okumayanlar için çok kısa bir özet geçmem gerekirse; takımın kimyasının bozuk olması, play-offlarda sürekli çok kötü sonuçlar alınması, koçun taktiksel yaklaşımının yeterli olmaması, maç içerisinde yeri geldiğinde kontrol etme yeteneği olmaması ve en önemlisi oyuncuları yönetememesi. Nash, Nets’in başına geçerken onu “oyuncu iletişimi kuvvetli” birisi olduğu için takıma kazandırmışlardı çünkü genel kanı Harden, Kyrie ve Durant’in olduğu bir takımda koça ihtiyaç olmamasıydı. Buna rağmen aslında gördük ki bu takım bir olmaktan o kadar uzak ki birleştirici bir unsura çok ihtiyaçları var. Geçen sezonu kapattıklarında yazın ilk önce Kyrie’nin takas istemesi sonrasında ise Durant’in bekleyip, bekleyip daha sonrasında ise Kyrie takas isteğini çekmesine çok yakın bir şekilde o da bildirince işler iyice karıştı. Üzerine bir de Nash’i kovmalarını emreder bir şekilde konuşunca Nash’in artık vaktinin dolduğunu anlamıştık.
Sezona başlarken yedikleri farklar:
- Nets 108 – 127 76ers (hazırlık)
- Nets 80 – 109 Heat (hazırlık)
- Nets 108 – 130 Pelicans (açılış maçı)
- Nets 124 – 134 Grizzlies
- Nets 99 – 110 Bucks
Kısaca 2-6 giden Nets tarafı için artık Nash’i koruyabilmenin hiçbir şansı kalmamıştı. Peki, bu sorunları çözecek mi?
Konuşulan 3 isimleri bir inceleyelim
- Ime Udoka
- Quin Snyder
- Mike D’Antoni
Ime Udoka:
Şimdi geçen sene iyi potansiyeli olan ama bir türlü potansiyeline yakın oynayamayan takımı finale kadar götüren bir koçtan bahsediyoruz. Celtics tarafının Udoka’yı yollayacak olması net olmamakla birlikte herkesin beklediği şey Udoka’nın kendisine yeni bir ev bulması. Koçun genel özellikleri: oyuncu ilişkileri iyi, taktiksel yaklaşımı iyi ve kendisi bir ‘defans’ koçu. Saydıklarımın potansiyel hariç hepsi aslında Nets ile uyumlu değil, hem de hiç. Öncelikle bu takıma bir göz atalım:
Ben Simmons: Benim önceki yazılarımı okuyanlar bilir ona inancım ve sevgim çok büyük fakat çok ciddi bir şut problemi var. Bu atamamak değil, bildiğiniz atmaya korkmak. Sanki NBA maçına ben çıkmışım da şut atmaya çekiniyormuşum gibi bir durum var. Pas kalitesi ve sahayı görüşünden çok bir şey kaybetmese de şut konusu çok büyük bir problem sadece alley-oop bitirebiliyor…
Kyrie Irving: Kendisinden bahsetmeye gerçekten komple ayrı bir yazı yazmamız gerekir. Kendisini belki bir Dennis Rodman olarak görüyor olabilir fakat hiç alakası yok. Kendisi tam bir problem ve bu problem olmaya da hiç çekinmiyor. Özellikle attığı tweetler, insanlara el hareketi çekmesi, küfür etmesi ve garip kitapları savunması ile kontrol edilmesi imkansız bir hal alıyor.
Kevin Durant: Aslında aralarındaki en düzgün oyuncu Durant olabilir. Kendisi tam bir basketbol aşığı ve elinden gelen her şeyi gerçek manada yapıyor. Kazanmak için 45 dakika sahada kalması gerekirse kalır, ribaund alması gerekirse alır, pas atması gerekirse atar fakat onun problemi ise fazla sevmesi ve yüksek egosu. Takımın lideri olma aşkı (ki hiç yeteneği yok), her şeyi yaparım ve ben bilirim özelliğiyle birlikte işleri yokuşa sürüyor. Bir de dengeli bir karakter olduğu söylenemez.
Şimdi Udoka’nın elindeki parçalara baktığı zaman iletişim koçu bile olsa birincisi bu takımda iletişim kurmak gerçek manada imkansız. Oyuncuların her biri tek ve aynı hedefe odaklarınsa bunu başarabilir fakat Nets takımı bunu yaptığında da olmadı. Bu takımdaki karakterlerin birbiri ile oynaması o kadar problemli ki herkes yengeç mantığı birbirini geriye doğru çekiyor. Diğer bir olaya baktığımız zaman defans özelliği ile ortaya çıkan bu koç için bu takım tam bir felaket. Elit seviye bir tane bile defans oyuncu bulunmuyor hatta iyi defans diyebileceğimiz oyuncu sayısı bile çok az. Ben Simmons aralarındaki en iyi defans oynayan oyuncu olmasına rağmen o kadar psikolojisi bozuk ki, hiçbir şey yapamıyor.
Quin Snyder:
Şimdi burada aslında Udoka’nın bir benzeri ile birlikteyiz fakat kısmen daha iyi bir opsiyon olduğu söylenebilir. 30 yıllık koçluk kariyeri var ve bunun birçoğunu Jazz takımında geçirdi. Şimdi o Jazz takımı ile bu Lakers takımına baktığımızda ortak bir özellik var: Topayı koruyan elit bir uzun. Jazz takımında NBA tarihinin en iyi savunmacılarından bir tanesi Gobert ile oynayan Snyder bu sefer ise iki tarafı da çok elit oynayabilen ve belki de sakatlıklarla baş edebilirse NBA tarihinin uzunları arasına ismini yazdıracak Davis ile oynuyor. Snyder konusuna biraz daha uzun tutarak başlayalım:
Defans konusunda iyi bir koç ve Udoka’nın aksine elinde elit neredeyse hiçbir oyuncu yokken güzel bir sistem çıkarabilmişti. Bunun yanında madalyonun diğer tarafında ofansif anlamda da iyi bir koç olan Snyder, Jazz’ı çok yükseklere çıkarabilmişti. NBA’in en çok üçlük atan takımı olmak, çok iyi setler çizilmesi ve bütün oyuncuların bunu benimseyebilmesi çok önemliydi. Takım yönetimi ve oyuncularla genel olarak arasının kötü olmaması bunları çok dengeli halledebilmesinin yanında sert ve katı bir koç olarak da bilinir. Synder’in en büyük özelliğine gelirsek Kyrie ve Snyder, Duke çıkışlı ve Snyder o dönemde koç olan Koç K’in asistanıydı.
Mike D’Antoni:
Şimdi kendisi hakkında ne söylesem gerçekten elimde kalacak. Nash’in eski koçu olmasıyla da bilinen D’Antoni, yaptığı hiçbir işi tam anlamıyla iyi yapamıyor. Ofansif anlamda baktığımızda iyi bir takım ortaya çıkarsa da zaten bu takımın böyle bir derdi yok. Kyrie ve Durant, NBA’in en iyi ofansif ikilisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu takımın en büyük problemi defans ve elinde defans parçaları olmaması. Bunun üzerine bir daha Nash gibi ofansif anlamda güçlü fakat defansif anlamda silik bir koç ile imzalamak ne kadar mantıklı bilemiyorum. Mike D’Antoni’nin belki de nadir güzel yanlarından bir tanesi ise yeni şeyler denemekten veya parçaları takaslayıp, satmaktan çekinmemesi ki bence bu takımın en büyük ihtiyacı bu.
Peki koçları tanıdıysak Nets ne yapmalı?
Nets’in öncelikli yapması gereken şey bir defans parçası bulmak. Myles Turner satışa çıktı ve bunu değerlendirmeleri gerekiyor. Bu takımdan bir şampiyon kadro çıkarmak istiyorlarsa bu şu anki takım ile olacak iş değil. İşler yolunda gitse bile bu takımın şampiyon olma olasılığı yok. Sezon başlamadan Buddy Hield gibi isimleri de kaçırdığını düşünürsek takas için de ellerinde çok bir parça yok. Ben onların yerinde olsam elimde Durant gibi bir oyuncu varken Joe Harris biraz formunu bulursa, Ben Simmons şut atmaya korkarsa ve Kyrie takaslanıp yerine bir defans parçası eklenebilirse çok güzel bir takım ortaya çıkabilir fakat bu takımın Kyrie’yi takaslaması şart. Nets bu takastan hem pick hem de oyuncu elde edebilir. Bazı takas şanslarını buraya bırakıyorum.
Lakers: Kyrie Irving alır.
Nets: Josh Richardson, Jakob Poetl ve 2027 Lakers ilk tur seçimi alır.
Spurs: Russell Westbrook alır ve 2029 Lakers ilk tur seçim hakkı alır.
Mesela bu takasla birlikte hem kanserden kurtulmuş olacaklar hem de kendilerine iki defansif parça ve bir tane de pick elde etmiş olacaklar. Bu Nets’in Kyrie tarafında masaya otursa anında imza atabileceği bir anlaşma olur, pazarlığa gerek bile kalmaz.
Pelicans: Kyrie Irving alır.
Nets: Jonas Valanciunas, Devonte’ Graham, Larry Nance Jr., 8 numaralı seçim, gelecek 1. tur hakkı alır.
Bu takas için Pelicans tarafı çok şey veriyor gibi gözüküyor fakat aslına baktığınızda Zion Williamson, Brandon Ingram, CJ McCollum ve yanına bir de Kyrie’yi eklediğinizde ciddi bir şampiyon olma adayı oluyorlar. Bu oyuncuların hiçbirinin problemli olmaması, ılımlı olması ile belki bu zıpçıktı Kyrie’yi bir noktada tahammül edilebilir gibi gözükebilir.
Sonuç olarak bu üç isimden birisini koç olarak seçeceksem bu kişi Quin Snyder olurdu çünkü iki tarafıda oynayabilen ve NBA’in en iyi koçları arasında gösterilen bir koç bunun yanında bir de Kyrie’yi takaslayarak bu takımı biraz daha çekici hale getirip, parçalarını güçlendirip ve Durant’e destek sağlayabilirler.