Madem Carmelo konusu hala gündemini koruyor, ben de bu konuya yeni bir boyut katayım. Şuradan başlayalım konuya; hani mahallede bir Rıza abi vardır. Şöyle bir söylem vardır gelişir kulaktan kulağa: “Rıza abi var ya, zamanında ne yakışıklı adamdı!” Dönüp bir de bakarsın Rıza abi’ye yaşı geçmiş, hayatın ağırlığı omuzlarına çökmüş, zaman resmen onu resmen bükmüş… Kendi kendinize sorarsınız “Ya anlattıkları Rıza abi bu mu yani?” diye. Babalarımız, amcalarımız, dayılarımız biz büyüdüğümüzde onların yaşların ilerlediği için onların bize “Ben var ya ben ne top oynardım. Her vurduğum gol olurdu” söylemleri hep palavra gibi gelir. Aslında o efsaneleştirilerek anlatılanların belki de bir çoğu doğrudur sadece tanıklık etmediğimiz için inandırıcı gelmez.
Mesela sinemada veya televizyon dizlerinde izlediğimiz hiçbir jön ömrü boyunca yakışıklı kalamaz. Jön rolleri için yaşlanır o kişi ama biriktirdiği oyunculuk tecrübesiyle başka rollere bürünmeye başlar, başka karakterlere. Bazen hayat verdiği o karakterler de bizde çok büyük izler bırakır. Spor dünyası da böyledir aslında, özellikle takım sporlarında. NBA tarihinde de bunun örnekleri çokça fazladır.
Mesela bugün NBA’i yeni takip eden gençler Atlanta Hawks forması giyen Vince Carter’ı izlerken muhakkak düşünüyorlardır “Gelmiş geçmiş en fantastik smaçlar vuran Vince Carter bu mu?” diye. Aklınızda bir takım şüpheler varsa onu giderelim. Evet, o. Şahidiz. Bir zamanlar NBA’in en büyük 3-5 yıldızından biriydi bu adam. Bir çok insan Toronto Raptor, New Jersey Nets hatta All-Star maçlarını onun için izlerdi. Çünkü maçta bir an gelirdi ve yerimizden fırlardık. Sonraki bir kaç gün boyunca o gördüğümüz şeyin gerçek olup olmadığını kafamızda düşünür dururduk. Tabi o zamanlar YouTube yok, Instagram zaten yok. Hemen açıp bakalım, küçük mini kliplerini defalarca gözden geçirelim. Yok öyle bir durum. Belki de bu yüzden maçlarını izlerdik. Belki yeniden yapar diye. Vince Carter ise şimdi Atlanta Hawks formasıyla sıradan bir takım oyuncusu görüntüsü veriyor. Basketbolu bilmeyenler “Kurt kocayınca köpeklere maskara olur” misali “Vince Carter bitmiş” diyor. Aslında o bitmedi. Bitseydi çoktan emekli olurdu ama o oynayabildiği için, oynamak istediği için faydalı olabilmek adına başka bir role evrildi. Evet bunu tırnak içinde, altını çizerek belirtmek istiyorum. “EV-RİL-Dİ”
Bir basketbolcunun 20-25 yaşlarındaki olduğu kişiyi 30-35 yaşlarında nasıl olmasını bekleyebilirsiniz ki? Bu sadece hayalcilik. Biliyorum, bazılarınız şu anda bu satırları okurken LeBron James ismini söylenecekler bana. LeBron James’ten kaç tane var şu anda? NBA tarihinde kaç tane onun fizik değerlerinde oyuncu vardır ki? Ayrıca LeBron James halen ligin en önemli 1-2 oyuncusundan biri olabilir ama asla Miami Heat’teki dominant, uçan kaçan, durdurulamayan adam değil. Bununla da yüzleşmemiz gerekiyor. Ama varmak istediğimiz konu bu aslında. LeBron bile atletik özelliklerinin hangi noktada olduğunun farkında. Bu yüzden oyununu o anlamda sürekli şekillendirmeye ve geliştirmeye devam ediyor. Yani adapte oluyor? Rolünün seviyesi değişmemiş olabilir ama içerik anlamında değiştiği bir gerçek. Daha doğrusu değiştirdiği yani tırnak içinde evrildiği.
Dwyane Wade’i ele alalım. Dwyane Wade bir dönem, özellikle 2006’daki şampiyonluktan sonra ligin en iyi oyuncusu olduğu bile konuşulurdu. Yapılan yorumlar hala kulaklarımda. “Wade, Kobe’den daha iyi” veya “Wade, LeBron’dan daha winner” diye insanlar birbirini yiyordu. Dwyane Wade o seviyede bir süperstardı. Daha sonra yaşadığı sakatlıklar ve sahada yapabilecekleri konusundaki becerisi azalınca, kankası LeBron da 2010’da takım arkadaşı haline gelince rolünü değiştirdi. Adapte
oldu, evrildi. Aslında Wade o zamanlar hala bir takımın birinci oyuncusu olabilecek seviyedeydi ama basketbolda herşeyin anlam kazanabilmesi için tek bir şey gerekir: kazanmak. Kazanmak için de kartlar yeniden dağıtıldı ve Wade o yan role evrildi. Bunlar çok kesmedi bence, daha iyi bir örnek vermemiz gerekiyor.
NBA’in efsane oyun kurucularından Gary Payton nam-ı diğer “Glove” yani “eldiven” lakabını rakibini savunma anlamında eldiven gibi sarabildiği için almıştır. Payton aynı zamanda bir skorerdi. Seattle Supersonics’te oynadığı yıllarda takımını NBA finaline bile taşıdı. Normal sezon MVP adayı bile olmuşluğu vardır. Gel gelelim zaman o kadar acımasızdır ki Payton’ın tek yüzüğünü kazandığı Miami Heat’te sıradan bir takım oyuncusuydu. Yine yüksek seviyede oynayabiliyordu ama asla o eski Payton değildi. Silinip gideceğine veya emekli olacağına 1-2 sezon daha oynadı ve şampiyonluk yüzüğünü taktı. Shaquille O’Neal ve Dwyane Wade’in Miami Heat takımındaki diğer oyunculara bir göz atın; Alonzo Mourning (Miami Heat efsanesi), Jason Williams (bir zamanların en fantastik oyun kurucusu), Gary Payton (Seattle Supersonics efsanesi. Bir de yanlarında Antoine Walker ve James Posey vardı ki onlar da süperyıldız değillerdi ama gelmeden önce ki takımlarında 2inci adamlardı. Yani kazanmak için bütün parçaların bir araya gelip resmi tamamlaması lazım.
Not edin! Basketbolun ve bir çok takım sporlarının yazılı olmayan gerçek bir kuralı vardır: En iyi kadrolar değil, en iyi takımlar şampiyon olur.
Çok uzatmadan Carmelo durağında buluşuverelim. Charles Barkley “Bence Carmelo emekli olmalı” dediğinde herkes ona ateş püskürdü. Şimdi o insanlar “Belki de haklıymış” diyor. Geçen yazımızda belirttiğim gibi Carmelo artık o eski adam değil. Daha doğrusu hep aynı adam olduğu için “Carmelo the Superstar” değil. Çünkü değişen oyuna kendini geliştirip uyum sağlamıyor. Daha önemlisi gittiği hiçbir takımda oranın çevre kuralları ve doğa şartlarına ayak uydurmuyor. Ona biçilen rolleri kabullenmiyor. Yani kısaca evrilmiyor. Carmelo bulmacası bir süre daha devam edecek gibi ama Lakers’a giderse mevcut oyun ve takım kimyasını da bozacağını düşünüyorum. Çünkü Lakers’ın kadrosu genç. Onlar şu anda LeBron’la oynarken ondan etkileniyorlar. Bir efsaneyle oynadıklarının farkındalar. Zaten genç bir insanın kendisinden daha önemli bir meslektaşından etkilenip bir şeyler öğrenmemesi çok saçma olurdu. Böyle olması da lazım. Carmelo takıma gelince bu sadece takımın oyununu mu etkileyeceğini düşünüyorsunuz? Oyuncuları da etkileyecek. Ya emekli olması gerekiyor ya da kendini evrilmek konusunda geliştirmesi gerekiyor. Ortaya bir çaba koyması bile yeterli. Kafasının içinde bürünmesi gereken zihniyet “ne iş olsa yaparım” olması gerekiyor. Eğer bunu başarırırsa vay o zaman gideceği takımın rakiplerine.