NBA’de normal sezonun artık sonuna doğru yaklaşıyoruz. Merakla beklenen NBA play-off’ları heyecanına kısa bir süre kaldı. Ancak ülkemizdeki yayın hakkı sorunu henüz çözülebilmiş değil. Maçları izleyebileceğimiz açık ya da paralı herhangi bir kanal yok. NBA’in adı TRT, Digiturk, D-Smart, Tivibu gibi farklı platformlarda anıldı, All-Star karşılaşmasının TRT’de yayınlanacağı açıklanınca büyük ses getirdi, Twitter’da Türkiye gündemine oturdu. Herkes birbirine sordu NBA yayın hakları ne zaman alınacak diye. Hatta All-Star sırasında bizim Facebook’taki temel sayfamız NBA Followers’ta bile 1200 kişi o an aktif bir şekilde heyecana tanıklık etti, sitemizdeki NBA All-Star etiketindeki ilgili konu 10.000’den fazla okundu fakat devamı gelmedi. Peki neden dünyanın pek çok ülkesinde NBA maçları rahatlıkla izlenebiliyorken 5 tane temsilcimizin olduğu bu lig Türkiye’de izlenemiyor?
NBA Yayın Hakları 2014-2015
Bunu Barbaros Tapan, Kaan Kural, Orkun Çolakoğlu, Mete Aktaş gibi bu işin içinde profesyonel olarak bulunan isimlere danışarak sizler için araştırdım, maddeler halinde sıraladım.
1- Zarar Edilmesi
D-Smart, NBA yayın haklarıyla büyük zarar etti. En başta 3+2 yıl şeklinde yayın haklarını almışlardı ancak opsiyonunu zararın neresinden dönersek kar düşüncesi ile uzatmak istemediler. NBA’in elbette bir gideri var, dünyanın en önemli oyuncularını elinde bulundurması, en büyük ve en özel organizasyon olması onu değerli kılıyor ancak ülkemizde yeteri kadar pazarlanamadı. Ederinden çok daha fazla miktarda paralar ödendi, doğal olarak karşılığı alınamadı.
2-Saat Farkı
Amerika ile Türkiye arasındaki saat farkı aslında NBA’in önündeki en büyük engel. Basketbola ilgi duyan pek çok kişi 25 yaşından sonra düzenli bir hayata geçiyor, sabah işe gidip akşam eve geldiği bir iş ediniyor. Hal böyle iken evlilik, çocuk faktörlerinin de devreye girmesi ile gece maç içip kalkılacak vakit kalmıyor, bu yüzden Euroleague daha cazip hale geliyor. Özellikle rekabetin daha çok olduğu Batı Konferansı’nda oynanan maçların en erken 3’te başlaması çok az kişinin plan ve programına uyuyor.
3-Yaş Grubu
NBA’in Türkiye’deki asıl hitap ettiği kitle 15-25 yaş arası ve bu kitlenin belirli bir geliri yok. Ülkenin durumu göz önünde bulundurursak şifreli kanala her ay verecek para bulmak bu kitle için hiç de kolay değil. Yayıncı kuruluşun daha önceki yıllarda öğrenciler için indirimli ayrı bir tarife hazırlamaması büyük bir talihsizlik. NBA’in içerisinde bulunduğu bir paket almak; tost yerine simit yiyerek tasarruf etmeye çalışan, orijinal ürünler yerine imitasyona yönelen genç nesil için maddi olarak büyük bir külfet.
4- İnternet
Dijital medyanın ve internetin her şeyi kolayca ulaşılabilir kılması değeri de bir nebze de olsa azaltıyor. Televizyonda maç yayınları olmasa da bunun maç izlemek izleyen kitle tarafından bir çözümü var; internette bulunan kolay ulaşılabilir maç yayın linkleri. HD kalitesinde istenilen karşılaşma istenilen şekilde izlenip aynı anda maçın istatistikleri de takip edilebiliyor, bu da bedava algısının böylesine yerleştiği dönemde son derece cazip hale geliyor. Ücretsizi varken neden para ödeyim ki felsefesi de NBA yayınlarının satılabilirliğini son derece kısıtlı bir hale getiriyor.
5- Televizyonculuk Anlayışı
Kanal sahiplerinin hemen hemen hepsi iş adamı. Sporun içinden gelmiyorlar, televizyoncu hiç değiller. Onlar için önemli olan kazanç ve gelir. Baktıkları en önemli kriter ne kadar kar getirdiği. Televizyonların eskisi kadar izlenmemesi, büyük reklam gelirlerinin de her geçen gün düşmesine neden oluyor. NBA’in ne getirebileceği, hangi noktalara ulaşacağı tam olarak kestirilemiyor. Bu yüzden kanal sahipleri işadamı anlayışı ile bu riske girmeye pek sıcak bakmıyorlar, tabiri caizse bildiklerinden şaşmıyorlar.
6- Ekonomi
Türkiye’nin pek çok yerinde belli bir ekonomik düzen yok. NBA’e bir önceki ihalede haddinden fazla para verildi. Türkiye’de belirli bir sistem oturtulmadan bu miktarda paraların verilmesi planlamanın ne kadar yetersiz olduğunun bir kanıtı. Şu an için NBA, Türkiye’de çok ciddi bir ekonomi yaratmıyor ancak zaman içerisinde bu tür sorunlar da aşılacaktır, NBA’in önemi kavranacaktır zira Türkiye’de basketbolun her geçen gün geliştiği gerçeğini görmezden gelemeyiz. Alttan çok önemli oyuncular yetişiyor ve o isimlerin en az birkaç tanesinin NBA’e gideceği neredeyse şimdiden kesin. Avrupa’da da kulüpler bazında başarı gelmeye başladı, bu da doğal olarak basketbol adına çok çok kapı açacaktır her ne kadar şu an için açamamış olsa bile.
7- Potansiyelin Değerlendirilememesi
Aslında çok ciddi bir NBA potansiyeli var. Şampiyonlar Ligi seviyesinde bir popülerlik değil elbette ama sokakta NBA forması ile dolaşan, internette NBA ile paylaşım yapan çok geniş bir kitle olduğu gerçeği yadsınamaz. NBA herkese hitap etmiyor, bu hitap etmeyen kitlenin başında yayın haklarını alabilecek güçlü insanlar olduğundan bu potansiyeli, ilgiyi, NBA’in gücünü, nerelere ulaşabileceğini, neler getireceğini bilmiyorlar. Var olan takipçiye nasıl yeni takipçiler kazandırabiliriz, hangi kitlelerde bu ilgiyi aşıyalabiliriz konusunda son derece yetersiz kalınıyor.
8- İstikrar
NBA konusunda belirli bir istikrar sağlanamıyor. Geceleri belirli bir saatte uyanık kalabilen insan sayısı her gün farklılıklar gösteriyor. Her gecesini sadece maç izlemeye ayırabilecek kişi sayısı çok az. Hal böyle iken istikrar sorunu da ortaya çıkıyor. Yayıncı kuruluş için bir programın ya da yayının kalıcılığı ne kadar istikrarlı olduğu belirler ancak NBA için bu geçerli değil. Bunu biz kendi basketbol sayfalarımızda bile net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Sadece günden güne değil, aydan aya bile büyük farklılıklar var. Örneğin Ocak ve Şubat aylarında özellikle öğrencilerin tatilde olduğu bölümde aktif takipçi sayımız son derece yüksekken okulun yoğun, sınavların arka arkaya geldiği dönemlerde o takipçi sayısında yaklaşık 10 kat düşüş olabiliyor. Bizim için bile böyleyken NBA yayınlarını almayı düşünen bir kuruluş için bu durum büyük bir belirsizlik doğuruyor.
9- Monotonluk
82 maçlık normal sezonun geneli aslında mücadeleden, çekişmeden, rekabetten, savunmadan fazlasıyla uzak. Her gün diğer günün tekrarı gibi neredeyse ve skorun sürekli 100’lü rakamları geçmesi aslında şovun bir parçası. Belirli bir noktadan sonra birçok takımın kaderi de belirli oluyor, kimi takımlar lotaryaya yaterken, kimi takımlar play-off’a sağlıklı girme kaygısını taşıyor. İstatistik bu denli önemliyken ve her maç takımlar için gelir kaynağı iken sezonda maç sayısı azaltılamıyor, bu da normal sezonu önemsizleştiriyor, izlenme hevesini azaltıyor.
10-Kültürel farklılıklar
Türkiye ve Amerika’nın kültürü arasındaki farktan bahsetmek için ”dağlar kadar” ifadesi bile yetersiz kalır. Amerika’da tüm spor anlayışı eğlence üzerine kurulu. Orada insanlar maç izlerken aynı zamanda yemek yeme, içki içme, eğlence, dinlenme gibi ihtiyaçlarını da karşılamış oluyorlar. 48 dakikalık bir maç aralarla, molalarla, gösterilerle, reklamlarla yaklaşık olarak 3 saat sürüyor. Bu da neredeyse 2 futbol maçı süresine eşdeğer. Bizim kültürümüzde maça gözünü ayırmadan yüksek adrenalinde ölüm kalım mücadelesi olarak bakmak var. Bu kadar duraksayan NBA maçları için 3 saat ekrana kilitli kalmak ve de bunu uykunun aksadığı gece saatlerinde yapabilmek her babayiğidin harcı değil. Haklı olarak maça kalksam bile o kadar mola ve ara olunca uyurum düşüncesi hiç izlemeyeyim daha iyi noktasına kadar gidiyor. Bu da NBA’in normal bir Euroleague maçı kadar ilgi görmemesine neden oluyor.
Siz de NBA maçlarının hangi kanalda yayınlandığını sormadan NBA yayın haklarının alınamaması ile ilgili aklınıza gelen nedenleri yorum olarak yazabilirsiniz, bu yazıya katkıda bulunabilirsiniz.
Anlık olarak Canlı NBA Maç Sonuçları ve TV Programı için ilgili sayfamızı ziyaret ediniz.
Rıdvan Yağımlı
twitter.com/NBAFollowers23