Merhaba Sayın Dinleyici Burası Kaybedenler Kulübü
Chris Paul bir kere daha final kazanamadan evine dönmüş oldu. Sezonun en başarılı takımı olmasının yanında kendisi de güzel bir sezon çıkarmıştı… Tıpkı kariyerinde olduğu gibi bu sezon da hayal kırıklığı yaşamamız dışında. Gelin sizlere neden Mr. Loser dediğimi kısa bir yazıda anlatıyım
Kariyerine ilk başladığında New Orleans Hornets (Şu anki Pelicans) tarafından 2005 yılında 4. sıradan seçildi. Kendisi güzel bir şekilde sezonu noktaladı. Sayı, asist, top çalma ve double-double da çaylaklar arasında ilk sıradaydı ve bunun ödülünü de doğal olarak Yılın Çaylağı ödülü ile aldı. New Orleans ile 6 sezonda 3 kere play-off oynayan Chris Paul, yaka finali bu takımla birlikte göremedi. Bu takım ile ilgili söylenebilecek en büyük şey, takımın çok kötü olduğudur. Takımdaki en iyi oyuncu olarak ya David West ya da Chris Paul diyebilirsiniz. Her ne kadar takım çok kötü olsa da aslında Chris Paul’un zirveye doğru oynaması bu takım ile birlikte oldu. 2007 sezonunda all-star seçilen CP3 yıl boyunca bu takımı bile zirveye yakın bir şekilde tutmayı başarmış ve New Orleans tarihinin en iyi sezonunu geçirmesini sağladı ve evet bu sezon rekoru bunca yıl sonra hala kırılmadı. 2008 sezonunda ise quadruple-double (+10-10-10-10) yapmaya en çok yaklaşan oyuncular arasında tarihe girdi.
2011 sezonunda üç takımın bir araya geldiği bir takas ile Lakers’a gidecekken o zamanın NBA yöneticisi David Stern bunun iyi bir fikir olmadığına karar vererek, veto kararı aldı. Daha sonrasında New Orleans, Clippers ile anlaşmış ve Chris Paul’u yollamak için anlaşmaya varmıştı. Clippers’a geldiğinde “Lob City” lakabını Blake Griffin ve DeAndre Jordan’a yaptığı alley-ooplarla beraber kazandı. Clippers, Los Angeles’e geldikten sonra ilk All-Star’ı olarak seçilen Chris Paul bu takım ile zafer kazanabileceğine çok inanıyordu. 2012’de play-off yapan Clippers, ilk turda Dallas’a karşı 4-3 zor bir galibiyet aldıktan sonra bir sonraki turda Spurs’un süpürmesi ile darma duman oldular. 2013’de ilk turda Zach Randolph’lu ve Mike Conley’li Memphis’e karşı 4-3 kaybederek elendiler. 2014’te bir daha şanslarını deneyen Clippers ve Chris Paul, ilk turda Golden State ile karşılaştı ve 4-3 yenerek sonraki tura çıktı. İkinci turda meşhur Thunder takımına karşı 4-2 bir kere daha kaybederek yaka finali göremeden elendiler fakat Chris Paul’dan bahsediyorsak daha bunlar sadece başlangıçtı. 2015 sezonunda yarı finallerde Houston, 2016 sezonunda ilk turdan Portland, 2017 sezonunda ilk turda Utah’a karşı elendi ve yaka finali bile oynayamadan Clippers defterini kapatmaya hazır hale geldi.
2018 sezonunda Clippers artık bu işlerin böyle gitmeyeceğini anlayıp Chris Paul’e uzatma önermek istemedi ve onu derhal takaslama yoluna gitti. Bu takasın olmasını sağlayan takım da James Harden’lı Houston olmuştu. Golden State hegemonyasına karşı kurulmuş olan takım, tam anlamıyla onları yenebilme ateşi ile tutuşuyordu. Takım genel olarak üçlük atabilen insanlardan oluşmuş ve temel amacı CP3 ve Harden için içeriyi ve ortayı boş bırakmaktı. Houston yıllarında Harden’ın nasıl çıldırdığını, neler yaptığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Harden ile birlikte ilk sezonunda ilk önce ilk önce Timberwolves’u 4-1 yenerek sonrasında Utah’ı 4-1 yenerek yaka finaline gelmişlerdi. Kariyerinde ilk defa yaka finali gören Chris Paul, seri 2-2’yken takımını taşıması ile öne geçirmişti. Bir sonraki maçta kariyeri sakatlıklarla dolu olan Paul bir kere daha sakatlandı ve takımı 0-2 kaybederek elendi. Bir sonraki sezon Golden State ile yarı finallerde eşleşen Houston bu sefer galibiyete yaklaşamadı ve 4-2 sezona veda etti. Bu mağlubiyetle birlikte işler Houston cephesinde kaynamaya başlamıştı. Sezon sonunda Chris Paul defalarca Harden ile barışmak için aramasına rağmen Harden telefonları açmamıştı. İçeriden duyulan kaynaklara göre Harden ve Paul’un arası düzeltilemez şekilde bozulmuştu. İsmi belli olmayan kaynağa göre “Paul, Harden’ın ligdeki yerine yerine saygı duymuyor ve Harden’da Paul’un ortaya koyduğu işten memnun kalmıyor.” Diye notlar düşülmüş ve Harden, Paul’un sürekli sakatlık dolayısı ile maç kaçırmasından rahatsız olmuştu. Gün sonunda Paul, takım sahibine giderek “Ya ben yada o” seçimi sunmuş ve takaslanmıştı.
Son olarak kayda değer olmayan Thunder’da bir sezon oynayan Paul, herkesin en kötü kontratlardan biri demesine rağmen bir şekilde Suns’a gitmeyi başardı. Suns’a geldiğinden beri çok başarılı sezonlar geçiren Chris Paul, takımıyla çıktığı ilk play-off’larda covid sezonu olmasına rağmen sağlıklı kalabilmeleri onları finale kadar getirmişti. Covid olmadan gördüğümüz ilk sezonda buralara yaklaşamayan bir Suns görmemiz bana “acaba rakipleri sağlık sıkıntıları olmasa acaba buralara gelebilir mi?” sorusunu çok sorduruyor. Bucks’a karşı 6. maçta kaybederek başarılı covid gölgesinde iyi bir sezon geçirdi. Bu sezon ise çok şaşırtıcı olmayan bir şekilde yine yaka finallerine kalamayarak Dallas’a karşı kaybettiler. Chris Paul’un son maçları çok kötü oynaması, Ayton’ı unutması ve soyunma odasında bazı sıkıntıların kulağımıza gelmesi ile birlikte gelecek sezona çok büyük soru işaretleri ile bakıyorum.
Genel olarak şöyle bir baktığımızda bir kere final oynayabilen ve o finali de covid sezonu gölgesinde oynayabilen bir Chris Paul görüyoruz. Onun dışında kariyeri açısından baktığımızda bireysel olarak çok ciddi başarılara imza atsa da hiçbir takımsal başarısı bulunmuyor. İlk sezonları için kötü takım arkadaşlarını suçlayabilecekken, şu an bunu söylemek gerçekten çok yanlış olur. Kariyeri boyunca oynadığı takım arkadaşları; James Harden, Devin Booker, Blake Griffin, David West, Eric Gordon, Deandre Ayton, Clint Capela, Jamal Crawford denilebilir. Bu saydığım isimlerin her biri ile %50’nin üzerinde galibiyet yüzdesi bulunmakla birlikte hiçbiriyle bir sonuç elde edemedi. Baktığımızda belki Harden hariç her biri onun tam olarak isteyebileceği oyuncu tipleri olması dışında hiçbiri de topa ihtiyaç duymayan isimler. Bu isimlerle bile başarı yaşayamamış olan Chris Paul artık 37 yaşına girdi ve emekliliğine çok az kaldı ki 37. yaşına girdikten sonraki 2 maçı da çok kötü geçti. Topu domine etmesi, kendisi kötü oynadığında takımın bütün işleyişini bozması, üçlük atmaması. Yaz dönemine gelmeden takımdan gelen kötü kokular olsa da bakalım yaz dönemine geldiğimizde neler olacak. Unutmayalım ki; her koyun kendi bacağından asılır fakat kokusu bütün köyü kokutur.
Arda Ali İnanır