Doğum, büyüme, yaşlılık ve ölüm. Her canlıyı kaçınılmaz biçimde bekleyen bir döngüdür. Bu döngü; kazanmak, kaybetmek, başarı ve başarısızlık gibi birçok anın toplamından oluşur. Hayat döngüsünün en zor dönemleri ise kayıplardır, en çok sevilenlerin kayıpları… Bu kayıpları bazen anlamlandırmakta güçlük çekeriz. Tolstoy, Ivan Ilyiç’in Ölümü’nde “Acı ve ölüm…İyi ama niçin?” der. Oscar Wilde ise “Sevgi ölümden daha güçlüdür” diyerek bu anları daha anlamlı kılar. Phoenix Suns koçu Monty Williams da anlamlı kılanlardan.
NBA’de son yıllarda kazanma kültürünü kaybetmiş takımlar vardır. Bir zamanlar ligi kasıp kavururken son yıllarda sezon henüz başlamadan havlu atan takımlar. Adı bazen ‘tanking’ olur bazen yeniden yapılanma. Bad Boys’tan sonra eski günlerini arayan Detroit Pistons, Dwight Howard ve Hido ekseninde batı finali gören Orlando Magic, Peja’lı günlerini mumla arayan Sacramento Kings ve Kevin Durant, James Harden, Russell Westbrook üçlüsünü kaybeden Oklahoma City Thunder ilk akla gelen takımlar.
2000’li yılların başında Steve Nash ve Amar’e Stoudemire etrafında kurdukları takım ile ligin elit takımlarından olan Phoenix Suns, önce Amar’e Stoudemire’ın sonrasında Steve Nash’in ayrılığıyla uzun bir süre ligin kaybeden organizasyonlarından biri oldu. Ta ki Covid-19’un hayatımıza girişine kadar.
Covid-19’un tüm dünyayı etkisi altına almasıyla birlikte tüm spor organizasyonları gibi NBA de büyük bir sekteye uğradı ve lig, Orlando’da ‘bubble’ ortamında tamamlandı. Şampiyon Los Angeles Lakers oldu belki ama ‘bubble’ın başka bir kazananı şüphesiz Phoenix Suns oldu. Tüm maçlarını kazanmasına rağmen play-off yapamadı Suns belki ama çok daha büyük bir kazanım elde etti; ÜMİT.
Kaybetme kültüründen kurtuluyor olabilirler miydi? Henüz bunu söylemek için erkendi. Şu an geriye dönüp baktığımızda ise ‘bubble’ dan beri ligin en iyi takımı olan bir Suns ve bu süreçte ligin en iyi koçu diyebileceğimiz Monty Williams var. Suns ekibi hayatın bir döngü olduğunu, bu döngünün içinde iyi ve kötü zamanlar olacağını tekrardan hatırlattı bizlere. Koç Monty Willams ise takvimler 2016 yılını gösterirken henüz Oklahoma City Thunder’da yardımcı antrenör olduğu dönemde bunları tecrübe etmişti.
Monty Williams’ın eşi Ingrid Williams, feci bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Koçluğu kadar müthiş de bir insan olan Monty, eşine yaptığı veda konuşmasında hayata dair çok fazla ders çıkarılması gereken şeyler söyledi. Sizler için konuşmasından satır başlarını hazırladık. Şimdi Williams’ın konuşmasına gidelim ve hepimiz alabileceğimiz her şeyi almaya çalışalım.
Koç Monty Williams konuşmasına tüm gelenlere teşekkür ederek başlıyor;
“Bugün gelen tüm herkese minnettarım. Sadece benim için değil, hepiniz için de oldukça zor bir zaman. Bunun farkındayım. Aileme minnettarım. Çocuklarım geçen hafta inanılmaz derecede metanetliydi. Uçakla ya da araba ile buraya gelen tüm akrabalarıma minnettarım. Birçok arkadaşım benimle birkaç saat geçirmek için buraya geldi ve bazıları bunu başaramadı bile. Ama hepsi ailem ve özellikle benim tarafımdan çok iyi karşılandı buna minnettarız.”
İnançlı bir insan olan Williams bazı bölümlerde İncil’den alıntılar vererek şöyle devam ediyor;
“Kutsal Kitapta şöyle der; ‘Kardeşlerin birlik içinde oturmasının ne kadar iyi ve hoş olduğunu görün.’ Bence bizim yaptığımız da bu ve Ingrid de bunu isterdi. Ayrıca Kutsal Kitap, ‘Tanrı iyidir’ ve ‘Tanrı sevgidir’ der. Böyle zamanlarda bunları unutmak kolay çünkü yaşadıklarımız oldukça zor, çok zor ve neden bunları yaşadığımıza cevap istiyoruz. Bu cevabı her istediğimizde alamayız ama Tanrı’nın bizi sevdiği gerçeğini de görmezden gelemeyiz. Bu karım ve benim ne kadar kötü olursa olsun her gün sergilediğimiz şey çünkü Tanrı bizi seviyor.”
Konuşmasında eşini ne kadar çok sevdiğini, O’nun hakkında konuşmaktan asla sıkılmadığını ve çekinmediğini şöyle ifade ediyor;
“Beni o kadar çok sevdi ki, bana her parçamı seven bir eş verdi ve eşim bana mükemmel bir şekilde uydu. Yıllardır sahip olduğum farklı oyuncuların karım hakkında konuşmamdan muhtemelen bıktığını biliyorum. Kendi kendime, “Başka kim hakkında konuşacaktım? derdim. Yani bu beni hiç rahatsız etmedi.”
Koç’un hayatının belki de en zor gününde şu cümleyi kurabilmesi bile tek başına inanılmaz bir metanet;
“Bütün bunlar geçecek. Bu benim, ailem ve sizin için ne kadar zor olsa da, geçecek. Bunu biliyorum çünkü bunu hayatımda gördüm.”
Williams eşiyle olan bir anısını şöyle aktarıyor;
“1990’da Notre Dame Üniversitesi’nde bir doktor yüzüme baktı ve ‘Basketbol oynamaya devam edersen öleceksin’ dedi. Ve test yaptırdım. Test üstüne test yaptırdım, oynamam için bir yol bulmaya çalışırken her yere gidip her şeyi denedim ama işe yaramadı. Bunu Ingrid’den sakladım. Bazı testler yaptırdığımı biliyordu ama durumun ciddiyetini bilmiyordu.
Yani, kariyerim 18 yaşında sona erdi. Bir basın toplantımız vardı ve basın toplantısından kendi başıma ayrıldım, yurt odasına gittim ve ona olanları anlattım. Biraz ağladıktan sonra ağzından çıkan sözler, ‘Tatlım, İsa senin kalbini iyileştirebilir’ oldu.
Ve ben Tanrı’nın bunu çözebileceğinin kanıtıyım.”
Zorluklara karşı savaşmamız gerektiğini, hayatta acıların da olduğunu söylemekten çekinmiyor;
“Ne kadar çok üzüldüğünüzü neler çektiğinizi bilmiyorum. Bu benim ve ailem için de zor, ama geçecek. Ve eğer burada oturup mızmızlansam karım beni yumruklardı. Bu acıyı ortadan kaldırmaz ama geçecek, alışacağız çünkü tanrı her şeyin yoluna girmesini sağlar. Vazgeçemezsiniz, pes edemezsiniz. Zor olmadığı anlamına gelmez. Acılı olmadığı anlamına gelmez. Zor zamanlarımız olmadığı ve zor zamanlarımız olmayacağı anlamına gelmez. İhtiyacımız olan yalnızca Tanrı ve karımın her gün göstermeye çalıştığı şeydi bu.”
Bu kadar çok sevdiği eşini feci bir trafik kazasında kaybetmiş bir kişinin, kazada vefat eden diğer kişi ve ailesi hakkında şu cümleleri kurabilmesi ise O’nun kalbinin ne kadar geniş olduğunun en net göstergesi.
“Herkes benim ve ailem için dua ediyor, bu doğru. Ama unutmayalım ki bu durumda iki kişi vardı ve o ailenin de duaya ihtiyacı var. O aileye karşı hiçbir kötü niyetimiz yok. Bağışlayıcı bir yüreğimiz yoksa Rab’be hizmet edemeyiz.
O aile, karımı incitmek isteyerek uyanmadı. Hayat zor. Bu çok zor ama Donaldson ailesine karşı hiçbir kötü niyetimiz yok ve bir grup olarak o aile için dua etmeliyiz çünkü onlar da üzülüyorlar. Bu yüzden neyin önemli olduğunu gözden kaçırmayalım.”
Eşini ne kadar çok severse sevsin hayatın devam ettiğini, bir şekilde önümüze bakmamız gerektiğini söylemeyi de ihmal etmiyor. Çocuklarını kastederek;
“Uğraşmam gereken beş kırıntı hırsızım var. Gününüzden karımı kutlamak için zaman ayırdığınız için sizi seviyorum. Biz O’nu kaybetmedik. Bir şey kaybettiğimizde onu bulamıyoruzdur ama karımın tam olarak nerede olduğunu biliyorum.”
Konuşmasının sonlarında Williams eşine duyduğu ve duymaya devam edeceği özlemi belirtirken yüreklerimize hüzün tohumlarını bırakıyor;
“Elini tutmayı özleyeceğim. Karımla konuşmayı özleyeceğim.”
“Sam (Presti) ve Koç (Billy) Donovan muhtemelen neden hep ofisten çıkmak istediğimi anlayamadılar. Ben ve Mo Cheeks. Mo muhtemelen başka bir şey yapmak istiyordu ama her zaman çıktık. Sadece karımla birlikte olmaktan keyif aldım. Ailemle birlikte olmaktan keyif aldım ve çoğu zaman hiçbir şey yapmıyorduk. Sadece evde oturuyorduk, hiçbir şey yapmıyorduk. Bunu özleyeceğim.”
“Önemli olanı gözden kaçırmayalım. Sevdikleri birini kaybeden o aileyi de gözden kaçırmayalım.”
“Sizi seviyorum çocuklar. Umarım elini tutmak ve yanağına bir öpücük kondurma şansım olur.”
“Teşekkürler.”
