Bir şampiyonluk daha bizi bir arada tutmaya yeter demişti Chris Bosh 2013 yazında gelen şampiyonluğun sonunda. Ray Allen’ın mucizevi üçlüğü ile seride 6.maç uzatmaya gitmeseydi ve Miami Heat 7.maçta 2013 senesinin şampiyonluğunu elde etmeseydi, o yazda neler olurdu acaba bunu hiçbirimiz kestiremeyiz. Ama maçı sunan spiker bile şampiyonluğun artık gittiğini düşünüp ‘’Miami’nin önünde zor bir yaz var’’ demişti. Ancak Ray Allen’ın mucize üçlüğü ve sonrasında gelen NBA şampiyonluğu Miami Heat için 2013 yazının rahat geçmesini ve Big-3’nin bir sene daha beraber kalmasını sağlamıştı.
2013-2014 Sezonu
Her iki şampiyonlukta büyük payı olan Mike Miller takımdan giderken, Heat eski oyuncusu Beasley ve kariyeri sakatlıklarla boğuşmakla geçmiş Greg Oden’ı kadrosuna katarak çıktı 2014 yılında sahaya. 2013 yılında 27 maçlık bir galibiyet serisi ile tarihe geçen takım, 2014 yılında o seviyede bir normal sezon geçirmedi. Indiana doğu konferansında oldukça istikrarlı giderken, Heat ikincilik koltuğuna, belki de biraz doğudaki diğer takımların zayıflığından dolayı, rahatça oturdu. Playoff’larda ise big-3 döneminde her zaman yaptığını yapıp, doğudaki takımları resmen ezdi geçti. Her ne kadar üst üste dördüncü kez NBA finallerinde oynayacak olması Heat taraftarı için muazzam bir başarı olarak gözükse de, batıdan tabiri caizse gümbür gümbür gelen San Antonio’ya karşı Heat tarihinin en zor final serisinin oynayacağı herkes tarafından açık bir şekilde gözüküyordu.
Aslında spor otoritelerinin geneline göre Miami Heat’e 2014 yazında en büyük kötülüğü Houston’ı eleyerek Portland yaptı. Zira, Houston, San Antonio’ya ters gelen, normal sezonda San Antonio karşısında hep galip gelmiş ve playoff eşleşmesinde de muhtemelen San Antonio’yu saf dışı bırakabilecek bir ekipti. Houston veya OKC Thunder’dan birisi NBA finalinde Miami’nin karşısında olsa, Miami yüksek ihtimalle şampiyonluğa yine ulaşmış olacak ve belki de Lebron James hala Miami’de oynuyor olacaktı. Tabi ki bu söylediklerimiz varsayım, ancak 2014 NBA finalleri birkez daha gösterdi ki, Kawhi Leonard bu ligde Lebron James’i en iyi savunan adam ve San Antonio Miami Heat’ten daha kaliteli bir takım. Özellikle de Popovich gibi usta bir koçun yönetiminde yıldızlara bağlı olmadan, takımdaki herkesten katkı alarak kazanılan bu şampiyonluk San Antonio açısından muazzam ve tarihi bir başarı, Miami Heat açısından da uzun süre unutulmayacak bir kayıp olarak kalacaktır.
NBA Finali Kaybedilince
Miami Heat taraftarı olarak NBA finalleri sonrası tahminimiz, Big-3’nin bir araya gelip konuşmaları, hepsinin paradan fedakarlık yaparak Pat Riley’nin bütçesine takıma katkı yapacak rol oyuncularını alma adına esneklik kazandırmaları ve daha güçlü bir Heat takımıyla yeni sezona başlamaları idi. Her ne kadar San Antonio karşısında elden giden şampiyonluk, Wade ve Bosh’un Lebron James’e final serisinde yeteri kadar destek verememeleri, Heat yedeklerinin adeta tel tel dökülmeleri Lebron James’in parçaları daha yerine oturmuş bir takımda şampiyonluğa daha rahat ulaşabileceği düşünüldüğünde Lebron neden Heat’te kalmaya devam etsin ki diye soranların sayısı çok olsa da, genel kanı bunun aksine idi. Florida’da gelir vergisi vermeyecek oluşu, Miami’nin dünyanın en güzel şehirlerinden biri olması, Pat Riley gibi işini çok iyi bilen bir adamın geminin dümeninde olması, Miami Heat’in yıllardır bu ligin en istikrarlı takımlarından biri olması, ve Cleveland’dan sonra başka bir takımdan da birkez daha ayrılmasının yaratacağı psikolojik baskı düşünüldüğünde Lebron James’in güney sahillerinden ayrılmasına pek ihtimal verilmiyordu. Bunun yanında Lebron’a teklif yapabilecek seviyede bütçede fazlası olan takımların azlığı, hatta bu takımlardan birinin de Cleveland olması ve Dan Gilbert’in 2010 yazında Lebron’un takımdan ayrılırken yazdığı mektupta düşünüldüğünde Lebron’un yüzde 90 Miami’de kalacağı konuşuluyordu. Ancak, 2010 yazında olduğu gibi bu yazın free-agent piyasası da gelen kanıların aksine çalışacaktı.
LeBron James’in Kararı
Carmelo Anthony’nin sırf para için New York’ta kalması kendisinin emekli olduğunda yüzük takamayan NBA yıldızları arasına katacağının ilk sinyali olurken, Lebron James de kimilerine göre sürpriz, kimilerine göre beklenen bir şekilde ‘’I am Coming Home’’ dedi.
Kimimiz sosyal medyadan, kimimiz televizyondan, kimimiz bir haber sitesinden öğrendik Lebron’un takımımızdan gittiğini. Tabi ki, 2010 yazında Celeveland taraftarının ESPN canlı yayınında öğrenmesi gibi tokat gibi çarpmadı bu haber bize. Ancak yine de, bir anlık bir duraksama ve hayal kırıklığı yaşadık. Lebron James şu an itibari ile ligin en kaliteli oyuncusu ve dört senedir bu takımın liderliğini üstlenen ve 4 sene final, 2 sene NBA şampiyonluğu görmemizi sağlayan en önemli aktörlerden biri iken, onun takımdan gitmesi muhakkak hem güç kaybına neden olacak, hem de Miami şehrinde bir moral bozukluğu yaratacaktır. Ancak Miami Heat taraftarları olarak, öncelikle duygusallığı bir kenara bırakıp profesyonelce düşünmemiz gereken bazı unsurlar olduğunu da unutmamamız gerekmektedir.
Bunlardan birincisi, profesyonel olarak bakıldığında LeBron’un transferinde bir yarı yolda bırakma veya yüz üstü bırakıp gitme durumu söz konusu değildir. Profesyonel hayatta sadakat olmaz. Takım sahipleri istedikleri adamı bir gecede takas ederken sadakat önemli oluyor mu? Misalen, 2010 senesinde aylarca Perkins’in sakatlığından şikayet eden Boston, Perkins’i iyileşir iyileşmez takas etmiştir. Eğer burda sadakat aramıyorsak, tersi durumda da aramamamız gerekir. Kaldı ki, Lebron eğer sakadatsiz diye tanımlanacaksa, bunu bizden önce Cleveland’lıların yapması gerekir. Zira, 2010 yazında en doğal hakkı olan free-agent lık hakkını kullanmış, piyasaya bakmış ve kendisi için en iyisi olduğunu düşündüğü hamleyi yapıp Miami’yi seçmiştir. Dolayısıyla bize düşen, o gün nasıl bu kararını doğal karşıladıysak, bugün de geri dönme kararını doğal karşılamaktır. Öncelikle bunun altının çizilmesi gerekir.
Bunun yanında, Lebron James’in bu kararının çok masum bir yönü de vardır. O da çok net bir şekilde ‘’eve dönmek istiyorum’’ demesidir. Birçok insan eğer Cleveland iki kere draftta birinci olmasaydı, yine bu kararı verir miydi diye sormakta ve Lebron’un Cleveland’a Miami’den daha iyi bir takım olduğu ve bundan sonra orda yüzük takma ihtimalinin daha fazla olduğunu gördüğü için Cleveland’a döndüğünü savunmaktadır. Halbuki bu görüşün dayanağı sağlam değildir. Birincisi Lebron James ekseriyetle playoff tecrübesi olmayan ve genç oyuncularla mücadele verecektir. Her ne kadar başta Kyrie Irving olmak üzere birçok yetenekli oyuncu yanında olacak olsa da, yedeklerden alacağı destek de oldukça sınırlıdır. Kağıt üstüne koyduğumuzda, Lebron’un içinde bulunduğu bugünkü Cleveland takımı, Haziran’da San Antonio’ya şampiyonluğu kaybeden Miami takımından daha iyi değildir. Kendisi de imzayı attıktan sonra şampiyon adayıyız dememiş, bunun oldukça zor olduğunu bizzat not etmiştir. Kaldı ki, Dan Gilbert’te Donald Sterling ile birlikte NBA’in en pofesyonellikten uzak ve iş bilmeyen takım sahibidir. O yüzden Miami New Times yazarı Luther Campbell açık açık Lebron’un kararı aptalca diye yazmıştır köşesinde. Dolayısıyla, Lebron’un Miami’den ayrılmasının yanında, tekrar Cleveland’a dönmesi de ayrı bir saygıyı haketmektedir. Zira, eğer gerçekten yüzük derdinde olsaydı, başka bir takıma gidip orada daha iyi parçaları etrafında bulabilirdi. Ancak, Lebron 2010 yılında memleketi Ohio’ya yaşattığı dramın adeta diyetini ödemek için bu yolu seçmiştir. Sadece profesyonel oyunculuğu döneminde değil, emekli olduğu gün de kendisine duyulacak saygıyı düşünerek bu kararı vermiştir. Burası da önemli bir noktadır.
Teşekkürker LeBron
İkinci olarak söylenecek çok önemli birşey de şudur: Lebron James 2010 yazında takıma katılmış ve inanılmaz bir katkı sağlamıştır. 4 sene üst üste final oynamak ve 2 şampiyonluk yabana atılacak işler değildir. Bunun yanında birçok maçta ekstra sorumluluk alarak maçı çevirmiştir. Takım liderliğini yapmada ve birçok kez egosunu kontrol altına almada gerçekten beklenenin çok üstünde iş çıkarmıştır. Ayrıca 4 senede ortalama 38 dakika oyunda kalarak Miami Heat tarihinin bu alanda rekorunu kırmıştır. Yüksek ihtimalle emekli olduğu zaman, 6 numaralı forması Miami Heat tarafından emekli edilecek ve kendisi onurlandırılacaktır. Yani Lebron James bugün gitti diye arkasından lanet okuyacağamız, formasını yakacağımız bir adam değil, aksine bize yaşattıkları için teşekkür edip alkışlayarak yollayacağımız bir oyuncudur. Bu açıdan hem kararına, hem de 4 sene içinde Heat forması ile yaptıklarına saygı duymamız son derece önemlidir.
Miami Heat Bundan Sonra Ne Yapacak
Tabi ki, Lebron James’in ayrılması bizi şampiyonluk adayı takımlar arasından çıkarmıştır. Bu konuda kendimizi kandırmamamız gerekir. Ancak, Pat Riley gibi işini çok iyi bilen, kurt bir yöneticinin başımızda olması bizim o yaşadığı sürece geleceğe güvenle ve ümitle bakmamızı sağlayacaktır. Lebron’un ayrılmasından sonra Wade ve Bosh’un takımda tutulması piyasaya biz daha ölmedik mesajını vermiştir. Bu, Miami Heat’in 2010 yazından sonra Cleveland’ın yaşadığı bir yıkımı yaşamayacağını göstermektedir. Luol Deng, Granger ve McRoberts’ın da takıma katılması, Miami’nin doğuda ilk dörde oynayacak güce gelmesini sağlamıştır. Ve büyük ihtimalle Pat Riley bu yaz takıma bir iki rol oyuncusu daha katmanın planlarını yapmaktadır. Ama biz eğer yaşlı kurdu tanıyorsak, o şu an bir dahaki yaz serbest kalacak Marc Gasol, Kevin Love, LaMarcus Aldridge gibi yıldızlardan birini de daha şimdiden gözüne kestirmiş olabilir. 2010 yazının planını 2008’den yapan bir adam, şüphesiz bu takımın yeniden yapılanması adına planlamaları -hem de önümüzdeki 3-5 sene için- şimdiden yapmıştır. Heat taraftarları olarak bu açıdan içimizi ferah tutmamamız adına hiçbir sebeb yoktur.
Lebron James’in ayrılmasının şüphesiz en ilginç yanı, Wade ve Bosh’un Lebron olmadan yapabileceklerini görmemiz adına bize bir fırsat doğurmasıdır. Kim bilir, belki de bu ikili Lebron yanlarında olmadığı için iş başa düştü psikolojisi ile çok daha fazla sorumluluk alacaklar ve 4 senedir biraz altında kaldıkları potansiyellerini yükseğe çıkarma fırsatını elde edeceklerdir. Bu açıdan bakıldığında Lebron’un gitmesinin faydalı bir yönü dahi olabilir. Tabi Lebron’a ayrılan bütçenin boşluğundan yararlanıp takıma San Antonio’nun yedekleri gibi birkaç görev adamı alınabilecek olabilmesi de da ayrı bir avantajdır. Ancak, Miami Heat’in tekrar şampiyonluk adayı bir takım olabilmesi için en azından önümüzdeki yazı beklememiz gerekeceği aşikardır. Tabi maçların kağıt üzerinde kazanılmadığı ve ne olacağını kestirmenin zor olduğu da aklımızdan hiç çıkarmamız gereken bir ayrıntıdır.
Veysel Avşar
Ekonomi hocası, NBA tutkunu. Miami’de okumuş, Miami’de evlenmiş ve Miami’de baba olmuş bir Miami sevdalısı
Twitter : @veysel_avsar