LeBron James Kral Lakabını Hak Ediyor mu

LeBron James Kral Lakabını Hak Ediyor mu

Farklı bir gün farklı bir LeBron yazısı.

LeBron James’in NBA kariyerinin 2003 Draftı ile başladığı sanılsa da; daha lige girmeden MJ’in veliahtı olarak gösterilmesi aynı zamanda lise maçlarının bile ulusal kanalda yayınlanmaya başlamasıyla kendisinden önce adı, NBA kariyerine başlamıştı bile. Peki ya daha 17 yaşlarındaki çocuk nasıl bu kadar insanları etkilemişti ki daha lisedeyken MJ’e veliaht mı geliyor tartışmasını başlattı? Kobe için bile bu kıyaslamaların lige geldikten 4-5 sezon sonra başladığını hatırlatmakta fayda var.

Lisedeyken LeBron

Lisedeki durumunu da şöyle düşünün. Öyle bir performans sergiliyorsunuz ki Nike sizin peşinizden koşup gelecek yıllar için anlaşma yapmak istiyor, adınızı bilmeyen insanlar iki hafta sonra yeni MJ geliyor diye konuşmalar yapıyor, dünyaca ünlü starlardan bahsedilen dergilerde kapak fotoğrafı siz oluyorsunuz. Ve siz bunlardan etkilenmeyip lisenizde yine başarıdan başarıya koşuyorsunuz. Lisedeyken bile üstünüze gelmeye çalışan bir medya oluşturuyorsunuz. Aleyna Tilki’yi düşünün en basit örnek. 16 yaşında bir çocuk, bir şarkı yapıyor ve medya onu yerden yere vurmak için bahane arıyor resmen. LeBron bunların çok daha fazlasını yaşadı. LeBron’un hayatının babasız geçtiğini, yıllarca annesi ile dolaştıklarını biliyor musunuz peki? Yani bu çocuğun bu aşamaya gelirken yaşadıkları senden, benden bile daha kötü durumda. Yani önce geldiğin yeri bilmelisin ki gideceğin yolda engeller seni durduramasın.

NBA’deki İlk Yılları

Daha lise yıllarında bu baskı ile lige gelen LeBron, Kral lakabı ile “Acaba hakkediyor mu?” sorularını da yanında getiriyor. Lige girdiği ilk sezon “Ya en büyük balon, ya en büyük oyuncu olacak” entry’lerini giriyor sözlük yazarları. Kısa geçiyorum, 7 yıllık ilk Cavs kariyerinde kendisinin gerçekten MJ’in veliahtı olabileceğini herkese gösteriyor. Yıllardır sürünen Cleveland Cavaliers takımına merhem oluyor, konferans şampiyonluğunu, liderliğini, NBA finalini getiriyor. Ama 2006’da söz verdiği şampiyonluğu bir türlü takımına getiremiyordu. Jordan’la adının yan yana anılması için gerekli olan şampiyonlukları 2010 yazında Cavs ile yaşayamayacağını düşünüp ligin en iyi üç oyuncusundan Wade’in bulunduğu Heat Krallığını seçen LeBron, Kral lakabının ilk kez o noktada büyük bir sorgulamaya girmesine sebep oluyordu.

Miami Heat’e Gidişi

Heat takımı ile Villains konumuna gelen üçlünün başrolü olan LeBron, daha önceki baskılardan çok daha fazlasına karşı çıkmak zorundaydı bu kez. İçinde bulunduğu takım bu sefer onu her başarısızlığın çok büyük felaket getireceği bir konuma sürüklüyordu. Süper Üçlü güzel bir sezon geçirip, NBA playofflarında önlerine geleni 4-1 ile geçtikten sonra finalde son süperstarlık yıllarını yaşayan Nowitzkili efsane Dallas kadrosunu karşısına alıyordu. İlk üç maçta 2-1 öne geçtikleri serinin ortasında, kendisini bekleyen felaketten habersiz 40 derece ateşle oynayan Dirk ile alakalı kendisine yakışmayacak cümleler kurup Wade ile beraber alay ediyordu. Fakat ardından KRAL kariyerinin en berbat serisini yaşıyor, son çeyrekler ile LeChoke lakabını Kral lakabından daha çok hakettiğini iddia ediyor diyenler artıyor. Cavs’tan ayrılırken kendisine söven, formasını yakan Cavs fanlarını öylesine sevindiriyor ki bu seri sonunda onlarda kendilerini ikilemde buluyorlar; “Biz gerçekten onunla mı bu kadar üst seviyedeydik?”. LeBron, mental çöküşte en dibe vuruyor, hayatını tamamıyla sorgulamaya başlıyor. Fakat günün en karanlık olduğu anın, güneş doğmadan önceki an olduğunu bize kanıtlayacak bir LeBron çıkıyor karşımıza diğer sezon.

Daha sezon başlamadan Hakeem Olajuwon’dan dersler alıyor, kendisine karakter olarak çeki düzen vermeye başlıyor. Olması gereken yola onu çıkartacak adımları yavaş yavaş atmaya başlıyordu. Muhteşem bir sezonun ardından playoffta yine işler yolunda gitmiyor. Zaten sallantıda olan Kral lakabını tamamıyla kaybetme noktasına geliyor. Önce Pacers serisinde 2-1, ardından Boston serisinde 3-2 geri düşüyor. Bosh sakatlanıyor, Wade koç ile kavgalık oluyordu. Fakat bu kritik iki noktada benim söyleceklerim bitmedi diyerek, 40-18-9 ve 45-15-5‘lik performanslar ile ilk yüzüğünü takıp Jordan’a bir selam çakıyor ve Kral lakabımı tekrar alabilir miyim diye sesleniyordu herkese. 2012 şampiyonluğu kariyerinin en büyük kırılma noktasıyken, onu bekleyen daha zor anlar olacaktı.

Heat - Spurs 6. Maç
Heat – Spurs 6. Maç

2013 sezonu Heat için öncekinden daha mükemmeldi. 27 maçlık galibiyet serisi, playofftan önceki form durumu derken yine NBA finalindelerdi. LeBron yine final sendromlarına girmişti. İlk 5 maç sonunda 3-2 geridelerdi. LeBron, 2011 finalinde olduğu gibi çırpınıyordu. Wade’den 2011’de yaptıklarını yapmasını bekliyordu. Fakat bu sefer onu kurtaracak bir Wade yoktu. 6. maçta Kral’ın kariyeri tekrar sorgulanma noktasına ilerliyordu. Son çeyreğe 10 sayı geride girdikleri anlarda benim gözyaşlarım, bu kadar çabuk bitemez isyanım LeBron’un son periyotta kendisine gelmesini sağlıyordu. Ben böyle düşünmek istiyorum daha doğrusu. Son çeyrek 16 sayı atıyor, takımını taşıyor, son 1 dakikaya kadar takımını oyunda tutuyordu. Fakat en kritik anlardaki iki top kaybı ile son 25 saniyeye 5 sayı geride giren Heat için umutlar tükeniyordu. Bu umutlar aynı zamanda LeBron ve Wade’in 2010’da kurduğu krallığın son demleri olabilirdi. 5 sayılık farkı yine efsane bir şekilde çeviren Heat, 7. maçta ise LeBron’un gerçekten harika performansı ve 37 sayısı ile şampiyonluğa ulaşıyordu. Manu Ginobili’nin dediği gibi 6. maçı çevirdikleri anda seri bitiyordu. İkinci kırılma noktasını da böyle geçerken sonraki iki sezon gelen iki finaldeki yalnızlığı ile kariyerine herhangi bir darbe almasa bile boşa geçen yıllarına yazılıyordu.

Yeniden Cleveland’da – I am Coming Home

2014 finallerinde Heat takımını daha fazla götüremeyeceğini anlayıp, asıl takımına gerçek evine dönme planları yaptığını final maçlarında bench’te otururken yüzünden anlamak bile mümkündü. Ligin kaderini değiştiren 2014 yazında ise büyük bir karar ile Cleveland’a geri döndüğünü açıklıyordu LeBron. Bu sefer ilk hatasını yapmadan, canlı yayına çıkmadan açıklıyordu kararını. Sade uzun bir mektup ile… Heat yıllarını üniversite gibi düşündüğünü, artık evine dönmesi gerektiğini de belirtiyordu. Bundan sonra sadece yüzük peşinde koşmayacaktı, aynı zamanda asıl evinin yaşamasını düşündüğü şampiyonluğu onlara vermek istiyordu. Çünkü o da biliyordu. Eğer o başaramazsa kimse başaramayacaktı! Cleveland laneti devam edecekti. Onunla birlikte Kevin Love da takıma gelmişti. Yeni bir büyük üçlü oluşturmuşlardı, fakat bu seferki yardımcılarının playoff deneyimleri bile yoktu! İşler daha zor olacaktı. Ama pes etmeyecek, sonuna kadar savaşacaktı. 2015 sezonunda küçük sakatlıklar geçirdi, vücudunu tamamıyla değiştirdi. Şut ritmini kaybetti. Eski atletikliğini de kaybettiği yönünde eleştiriler yapıldı. Her şey tersine gidiyordu ve buna 2015 sezonunda dur diyemedi LeBron. Playoff’ta sakatlıklar ile boğuşan Cavs, NBA Finallerinde GSW’ye karşı LeBron’un tek başına verdiği savaşı kaybetmişti.

2015 Finallerinde yenilmelerine rağmen yaptıklarından sonra “Dünyadaki en iyi oyuncu benim” açıklamasını yapan LeBron, 2016’da tekrar sınanacaktı. Ama bu sefer tarih hepimize LeBron’a neden KRAL dendiğini göstermek için LeBron James ile işbirliği yapmışçasına hareket edecekti.

Şampiyon Cleveland Cavaliers

Tarihler 13 Haziran 2016’yı gösterdiği sırada herkesin eline son kez LeBron’un krallığını sorgulama şansı geçiyordu. 2014’te Heat’teki yalnızlığından, 2015’te Irving ve Love’ın sakatlığından dolayı tek başına savaşan Kral bu sefer tam kadroydu ve hiçbir bahanesi yoktu. Bunlara rağmen 3-1 geride oldukları seride, Kral üst üste iki maçta 41 sayı atarak Irving’in de yardımıyla seriyi 7. maça uzatıyorlardı.

LeBron James Kral Lakabı
LeBron James Kral Lakabı

Eğer Cavs bu maçı kazanırsa hem Cleveland rüyası son bulacaktı, hem de LeBron’un Kral lakabının tartışılabilirliğine de bir daha lafı bile edilmemek üzere kilit vurulacaktı. Muazzam seri muazzam maçla son bulmaya doğru gidiyordu.

7. maçta aranan her şey vardı. Maçın son 1.30 dakikasına girerken skor 89-89 idi, daha da ilginci serinin o ana kadarki skoru 699-699 idi. Ve hepimizin dün gibi hatırladığı o an geldi. Curry’nin pasında Iggy’nin turnikesini çok yukarıda kesen LeBron adeta size buradan kupa çıkmayacak mesajını verdi. Tarih yine LeBron için çalıştı resmen. Ardından son toplarda hiçbir zaman geri adım atmayan Irving kilit üçlüğü gönderdi. Muazzam maç LeBron’un ve takım arkadaşlarının gözyaşları arasında bitiyor ve 52 yıllık kupa hasreti olan Cleveland şehri bu büyük sevinci yaşıyordu. İşte tam da bu an, LeBron yanına soru sormak için gelen muhabire “Bu oyun için kanımı, terimi, kalbimi ortaya koydum.” diyordu. Lakabı bile tartışılan Kral olmaktan çıkıp, NBA’in en büyük oyuncularının arasına bir daha çıkmamak üzere giriyordu!

Mustafa Emin Mete

NBA\'de Günün Sonuçları ve Maç Programı
NBA maç sonuçları ve TV programı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz