NBA tarihinin en büyük hanedanlıklarından biri olan California temsilcisi, Miniapolis’ten Los Angeles’a taşındığı 1960 yılından beri Amerikan basketbolu için önemli bir figür. Doğu konferansı devi Celtics’in ardından Nba organizasyonun en başarılı kulübü olarak görülen Lakers aynı zamanda Holywood yakınında olması da takımı her zaman göz önünde tutan etmenlerden.
Lakers, yukarıda da belirttiğimiz tarihi boyunca kendisinden beklenen gösteriş ve başarıyı yakalamış olsa da son zamanlarda yüzü pek gülmüyor. En son 2012-2013 sezonunda play off yapan ve onda da ilk turda elenen Lakers o tarihten beri play off yapamıyor. Kobe Braynt’ın da emekliliği ile iyiden iyiye bir yeniden yapılanma sürecine giden takımda sürekli bir gelişme olacakmış gibi gözükse de play off hayalleri sürekli suya düşüyor. Eski GM Mitch Kupchak takımdaki son yıllarında felaket kontrat ve kararlara imza atmış ve takımı günden güne daha büyük çıkmazlara sürüklemişti. Peki bu sene bu gen takım ne yaptı? Gelecekte yapabilir? Ve organizasyon daha iyi yerlere gelmek için neler yapmalı? Gelin beraber inceleyelim.
Sezonu 35 galibiyet 47 mağlubiyet ile kapatan Lakers play off potası dışında kaldığı sezonu geride bırakırken ligi takip eden herkeste ümit ışığı bıraktı. Julius Randle 16.1 Sayı ve 8 Ribaunt ortalama ile takımın sayı ve ribaunt konularında lideri olurken çaylak oyuncu Lonzo Ball 7.1 asist, 1.7 top çalma ile bu konularda takımın lideri konumunda idi. Performans istatististikleri açısından 20.0 ratio ile oynayan Randle takımın en önemli oyuncularından biri oldu.
Takım bol miktarda genç isim barındırıyor. 2017 2. Sıra seçimi Lonzo Ball, 2016 1. Sıra seçimi Brandon Ingram, 2014 7. Sıra seçimi Julius Randle gibi. Aynı zamanda draft seçimi yüksek olmasa da Kyle Kuzma ve Josh Hart gibi draftta alt sıralardan seçilip sürpriz yapan yetenekler de takımda. Takımın başında Golden State’de staj yapmış eski oyuncu Luke Walton bulunuyor ve takım oyun açısından gerçekten ümit vadediyor.
İlk olarak İngram ile başlamak istiyoruz. Her ne kadar fiziği Durant’ı andırsa da oyun yırtıcılığı bakımından henüz ondan çok geride. 2016 2. Sıra seçimi sakatlıklar yüzünden önemli sayıda maç kaçırsa da bu sene gelişim gösterdi ve daha da ilerleyebileceğinin sinyallerini verdi. 16.1 sayı, 5.3 ribaunt ortalamaları ile oynadığı sezonda Ingram’ın belki de kendini en çok geliştirmesi gereken durum skor yaratmak olacak. Lakers gibi bir takımda 2. Sıradan draft edilen bir oyuncu için maç başına 12.9 şu denemesi biraz az geliyor demek mümkün. Hem organizasyonun hem de taraftarların beklentisi ile Ingram daha çok sorumluluk almalı ve daha fazla şut denemeli diyebiliriz.
İkinci sırada ise takımın bu seneki sirpriz oyuncusu Julius Randle. Ingram ile aynı sayı ortalamasında olmasına rağmen aldığı süre ve kullandığı şut sayısı olarak Ingram’ın altında olan oyuncu iyi çalıştığı yaz tatilinin sonuçlarını almış gibi. Bu sene kontrat senesi olan 4 numaraya şimdiden Dallas gibi takımlar iyi paralar vermeye hazır gözüküyor.
Bu yılın draft sürprizi olan Kuzma da bu oyunu seven herkes için heyecan verici bir yıl geçirdi diyebiliriz. Draft öncesi sorunlu gözüken üç sayı çizgisi gerisi oyununa rağmen bu yıl çok iyi bir çaylak sezonu geçiren forvet takımın en çok şut kullanan oyuncusu olarak sezonu Randle ve Ingram ile aynı oralama ile kapattı. Ayrıca aldığı sürelerde oyunun her iki tarafına verdiği katkı ve seyirci tarafından seviliyor olması da vcabası. Parlak bir gelecek ve muhtemel all-star seçimleri Kuzma’yı bekliyor gibi demek çok da zor dğeil
Gelelim şimdi işin can alıcı kısmına. Lonzo Ball. Lige çok büyük beklentilerle ve Quasimado’dan bile büyük bir kambur (babası) ile giren genç oyun kurucu bazılarına göre tam bir hayal kırıklığı olsa da benim için durum pek de öyle sayılmıyor.
Sezonu 10.2 sayı, 6.9 ribaunt,7.1 asist, 1.7 top çalma ile kapatan oyuncu özellike savunmada her şeyi doğru yapıyor gibi gözüküyor. Onun sakatlığı dönemi ile sağlıklı dönemini kıyaslarsak Lakers o sahada iken potasında 11.4 sayı daha az görüyor. Savunma yeterliliği ve savunma bilgisi konusunda tüm maçlarında iyi bir performans çizen genç yıldızın tek ve kocaman bir kusuru var: Şut
Serbest atış çizgisinden bile %45 ile şut atan genç oyun kurucu göze bile hoş görünmeyen bir şut mekaniğine sahip. Sezonu %36 FGA ile bitiren Ball beki de şutunu geliştirir ise o beklenen düzeye gelmekte hiç zorlanmayacak. Ya da oyununu kötü şut yüzdesine adapte ederek. Doğu konferansında hiç üçlük denemeyen ve istatistikleri Ball’a şut yüzdesi hariç çok ta uzak olmayan Simmons’ın nerede ise all star seçilecek olması ve yılın çaylağı ödülünün en büyük adayı olması da bu durumu kantılar nitelikte. Ancak Ball’un oyun tarzı içeriye drive edip sayı bulmaya da uygun gözükmüyor. Yani genç yıldızın bu yaz çok işi var. Güçlenecek, şut atmayı öğrenecek vs.
Josh Hart, Pope gibi oyuncular da bu sezonun katkı verenleri olsalar daLAkers için önce çıkan aktörler bunlardı. Tabii asıl aktörler şu anda Pelinka ve Magic Johsnon. Daha sezon başında Mozgov’un dehşet verici kontratından kurtulmak için başka bir ikinci sıra draftı Russel’ı elden çıkaran Lakers – ki müthiş bir takas diyebiliriz. Kuzma’nın draftı ve Russel gibi potansiyele erişemeyecğei belli bir basketbolcudan Mozgov kontratı ile beraber kurtlmak başarılı bir hamle- şu anda yaklaşık 50 M dolar maaş bütçesi ve yılların şaşası ile yıldız oyuncuları kendine çekebilecek durumda. Yıl ortasında yapılan ve sorumsuzluk konusunda iyi bir yeri olan Clarkson takası da Nance JR gibi bir rol oyuncusunu elden çıkartmaya rağmen doğru hamle.
Peki serbest oyuncularda Lakers’ı neler bekliyor ? Öncelikle Cleveland ile yapılan takasta takıma katılan ancak kontratı bitet Isiah Thomas’ın durumu merak konusu. Lakers, elbette ki Isiah’ın isteklerine de bakacak ancak burada asıl kilit konu ellerinde Lonzo’nun da bulunması. Lonzo – Thomas beraber oynar mı ya da Thomas 6. Adam rolünü kabul eder mi ? Ayrıca Thomas2ın isteyeceği rakam 6. Adam rolüne uygun olacak mı? Hepsi bir muamma şu an. Ama bizce takım babasına rağmen hala mücadele veren Ball’a güvenmeli. Hücum sorunu çözdüğü an savunması olmayan Thomas’tan çok daha iyi bir seçenek ve bu alınabilir bir risk gibi duruyor
Bunun dışında elbette Lakers’ın üç önemli hedefi var. George-Cousins ve tabii ki James. Bunalrın arasında ihtimalleri ortaya koyarsak en mümkün gözüken Paul George. OKC’deki kontratı biten ve çok da mutlu olmadığı bilinen George için evine, California’ya dönüş çok da zor gözükmüyor. Her iki taraf da geçmişte isteklerini belirtti. Şimdi draftı ve yaz dönemini beklemek zorundalar.
Ayrıca sakatlıktan dönecek olan Cosuins da bu yaz itibarı ile boşa çıkıyor. Özellikle maş başı 3.1 ribaunt alan Lopez gibi (kontratı biten) bir uzunu varken Lakers’ın Cosuins’İ istememek gibi bir seçeneği bulunmuyor. Eğer yanına değerli parçaları ekleyip Randle’ı da elde tutabilirlerse Ball-George-Ingra-Randle-Cosuins beşi kabul edelim ki ürkütücü duruyor. Hele Kuzma ve Josh Hart gibi yedekleri de yanına dizince.
Lebron’un durumunu ise bütün bunlardan ayrı tutuyoruz. O şu an itibarı ile efsanevi bir sezon geçiriyor ve Nba final serisinde bu efsanevi performansa rağmen yazının yazıldığı sıralarda 2-0 geride. Bu çabayı nereye kadar sürdürebilir? Kobe’nin mirasını geçmek için daha önce hiç adım atmadığı Batı Yakası’na geçip şöhretini Lakers şöhreti ile devam ettirir mi? Kabul edelim çok güzel bir senaryo gibi duruyor. Bu durumda tüm dengeler değişir ve başka senaryolar izlemeye başlarız.
Ama Lakers ilk kez yıllar sonra oyuncuları ikna etmeye çalışacak takım değil ama oyuncuların gelmek isteyeceği takım hüviyetine kavuşacak gibi. Bakalım bu dönem Lakers’a neler getirecek? Ama tabloya bakarsak sonunda play offlara dönüş çok uzak değil gibi duruyor.