Çok uzun zamandır sorun olan, takımda bulundurması bile güç hale gelmiş bir oyuncu kendisi. Öyle ki her defasında yaptıklarını biraz daha abartıyor, biraz daha yükseltiyor ve biraz daha marjinalleşiyor. Kimden bahsettiğimi hepiniz başlığı okumadan bile söyleyebilirsiniz, Kyrie Irving.
Kendisi NBA’in gördüğü en büyük yeteneklerden birisi olmasına rağmen belki de NBA tarihinin en iyi guard pozisyonu için yarışabilecek bir oyuncuyken mental sağlığı yüzünden bugün konumuz “Kyrie’nin tarihteki yeri?” yerine “Kyrie’nin kariyeri bitti mi?” yazısını yazıyoruz. Genel olarak Kyrie’nin hayatına bir baktığımız zaman genç yaşta annesini kaybetmiş, babası ve teyzesi tarafından yetiştirilmiş bir çocuk. Lise de oynadığı takım turnuvadan banlanmış; üniversiteye geldiğinde ise parlama döneminde, harika bir başlangıç yapmış ve üniversitede yılın çaylağı ödülünü kazanmaya yaklamış ve sakatlandı…
Gençliğinde baktığımız zaman sürekli ışıkların önünde olup sonunda bir şekilde hezimete uğrayan bir karakter görüyoruz. NBA’e geldiğinde peki fark ne oldu? İlk sıradan seçildiğinde ışığı öyle bir parlıyordu ki insanların gözlerini kamaştırıyordu. Yapabildiklerinin bir sınırı yoktu. Rising Star etkinliğine katılmış orada MVP olmuş; 18.5 sayı, 5.4 asist ve 46.9% ile saha içi isabeti ve bunun yanında 39.9% üçlük ile mükemmel bitirdi. İkinci sezona geldiğimizde bir anda sol elinden sakatlandı ve ağızından şu cümleler çıktı:
“Hayal kırıklığına uğramış hissediyorum. Sağlığıma daha fazla dikkat etmeliyim, bu sakatlık çok hızlı oldu.”
Bu cümleler aslında tıpkı lisedeki ve üniversitedeki gibi ışığı parlamışken, patlayan bir ampul misali 3 hafta boyunca sahada yer alamamıştı. Döndükten iki maç sonra bir kere daha sakatlanarak yüz maskesi ile sahalara geri döndü…
Buradan sonrası LeBron gelene kadar aslında gayet stabil geçiyor diyebiliriz. Düzenli olarak kendisini geliştiren, oyununa bir şeyler katan ve medya önünde çok parlamayan bir Irving izliyoruz. LeBron’un dönüşüyle birlikte kontrat imzalayan Irving’in yanına bir de bu sefer Kevin Love eklenmişti ve insanlar onlara “Big Three” demeye başlamıştı. O sezon iyi bir başlangıç yapmasalar da daha sonrasında yakaladıkları galibiyet serisi ile birlikte kendilerini bulmuşlardı. LeBron’dan dolayı zaten hepimizin bildiği bu süreci kısa tutuyorum ve sadece şunları ekliyorum: Hayatı boyunca ışığı parlamış ve sönmüş birisi olarak takımına galaksinin en parlak ışığı denk geldi; LeBron James. Gelin cümlelerini direkt çevirelim:
Olgunlaştığınızda bireyselleşmeniz gereken zamanlar vardır. Zaman bu kararı alma zamanıdır. Şu anda bulunduğum süreç ve konumda başka bir şansım yok. İnsanların duygularını nasıl incitmem diye düşünecek vaktim yok çünkü ne yapmak istediğinizi çözmeye çalışıyorsanız bencil olmalısınız. Zanaatimi icra ederken gerçekten ama gerçekten mutlu olmak istiyorum, hepsi bu.
Günün sonunda kendisi egosuna yenik düşerek bir lider olarak kanıtlamak için Boston’a gitti. Burada aradığı şeyi asla bulamadı hatta varolan takımı batırdı. Aynı Boston takımı daha sonrasında finale kadar kalmış ve Tatum’un kötü performansı sonrasında kaybetmişti. Kyrie’nin ilk önce Cavs sonrasında Boston ile yaşadığı bu durum sonucunda karakterinin kötü olduğu fark edilmeye başlanmıştı.
Sosyal medyanın bu kadar hayatımızda olduğu bir dönemde insanların göz önünde kalmak için yaptıklarını biliyorsunuz. Kimileri camdan aşağı atlarken, kimileri başka tehlikeli şeyler yapıyor. Bu durumun aynısı Kyrie için de geçerli diyebiliriz. Kendisi o kadar çok kariyeri boyunca parladı ve söndü ki laflarıyla gündem geldiğinde daha kalıcı olduğunu fark etti. Bunun ilk başı dünya düzdür ile başlayarak ilerlerken daha sonrasında yaşadığı bazı olaylar ve sözlerden de bahsedeyim:
- Orlando karşısında kaybettiğinde “Gençler şampiyonluk kalibresinde bir takım olmanın ne demek olduğunu bilmiyor. Her gün neler yapman gerektiğini bilmiyorlar ve şu an bunun zor olduğunu düşünüyorlarsa finallere kaldıklarında ne bekliyorlar?” buradaki bahsettiği gençler “Marcus Smart, Jason Tatum ve Jalen Brown.
- TD Garden’a döndüğü sırada özel bitkiler ve tütsüler yakarak negatif enerjiyi arındırdığını söylemesi,
- Medyayı boykot kararı alarak ve medyayı “piyonlar” olarak adlandırarak konuşmaması,
- Takım arkadaşları ile kavgalı olması,
- Şükran gününe küfür etmesi ve yıl başını tatil olarak değerlendirmemesi,
- Boston taraftarına mikrofon alarak bir daha imzalayacağım demesi,
- Biftek etinin doğal olmadığını savunması,
- Yarı müslüman – yarı şaman olması,
- Ay’a insanlar hiçbir zaman inmedi,
- Dinazorlar yaşamadı,
- Eğitim sisteminin bize yalan söylemek için dizayn edildiğini savunması,
- NASA’nın uzay hakkında verdiği bütün detayların yalan olduğunu savunması,
- Uzaylı filmleri yapanların kafalarından bir şekil atmadığını ve uzaylıları gördükleri için onların birebir aynısını filmlere koyduğunu düşünmesi,
Bunların yanında sayılabilecek çok fazla şey var. Konunun sonuna doğru yaklaşmamız gerekirse; “Reklamın iyisi kötüsü olmaz.” dediklerine insanlar bunları kast etmiyor. İlgi için yaptığı şeyler, onay almak ve kendisinde devam edebilecek enerjiyi bulmak için yaptığı şeyler gerçekten insanlara zarar vermeye, akıllarını karıştırmaya ve en kötüsü oyununu etkilemeye başladı. Bunun sonucunda olacak olanlar ya kendisinin serbest bırakılması ya da hiçbir şekilde serbest bırakılmayıp, ücretinin ödenmeyip bunun bir yasal probleme kadar gitmesini sağlamak. Oyuncular birliğinde önemli bir yere sahip olan Kyrie için belki ikinci opsiyon çok geçerli olmaz çünkü Adam Silver ve bazı isimler de geri dönmesini istediğini belirtti fakat şu anki durumda Nets adına dönecek gibi durmuyor veya kısa süre içerisinde karşılığında bir şey alınacak bir obje olarak görülüyor.
Yazıma bir dip not eklemem gerekirse: Durant’in de gösterdiği beden dili, oyunu oynayış biçimi ve açıklamaları da bu konuda mutlu olduğunu gösteriyor.