Türk basketbol tarihinin önemli isimlerinden Kerem Gönlüm ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İşte, sorularımızı oldukça içten cevaplayan Kerem Gönlüm ile gerçekleştirdiğimiz röportaj…
Öncelikle, hayırlı olsun. Başarılarla dolu kariyer defterinizin doldurmak üzere yeni bir sayfası, İTÜ Basket ile anlaştınız. Bize biraz bu süreçten bahsedebilir misiniz?
Teşekkür ederim, inşallah sezon sonunda İTÜ markasını hak ettiği yere getiririz. Basketbolseverlerin de bildiği gibi geçen seneyi oynamadan geçirdim ama içimdeki amatör ruhu, basketbol sevgisini hiç kaybetmedim. Fiziksel açıdan da iyi durumda olduğumu düşündüğüm için tekrar sahalara döndüm.
Basketbola ara verdikten sonra sizi İTÜ Basket’e getiren ne oldu? Sahadan ayrı kalmak sizde nasıl bir etki yarattı?
Evet, söylediğiniz gibi sadece basketbola ara verdim ama tabii ki bu süreçte bireysel antrenmanlarımı ve arkadaş grubumuzla her hafta maçlarımı yaptım. Büyük oğlumu antrenmanlara götürdüğümde kenarda izlerken bile sahada oynamayı çok istiyordum. Çünkü, basketbol gerçekten benim yaşam biçimim.
Önümüzdeki sezon Türkiye Basketbol Ligi’nde mücadele edeceksiniz. 40 yaşın üstünde bir oyuncu olarak halen kendini mücadelenin ortasına atmak nasıl bir duygu?
Yaş olayının sadece bir rakam olduğunu düşünüyorum ki dünyada da 40 yaş üstünde oyuncular hala aktif olarak, çok üst düzey seviyede oynayabiliyor. Ben 30’lu yaşlarıma geldiğimde Türkiye’deki algı sanırım, insanlar ne zaman basketbolu bırakacağımı soruyorlardı. Fakat şimdi yaşım 42 ve hala sahadayım.
Eğer, şöyle bir geriye dönüp bakacak olursak yıllar süren kariyerinizde “Keşke şunu yapsaydım… Keşke şunu yapmasaydım…” dediğiniz anlar var mı?
2004 yılında NBA’den, San Antonio Spurs’ten aldığım teklif dönemde gençliğim ve tecrübesizliğim o transfer sürecini doğru yönetememe neden oldu. Sadece o var… Yani, keşke o sureci daha olgun ve akıllı bir şekilde yönetebilseydim.
Peki ya kariyerinizdeki en unutulmaz an?
Bu sene, inşallah kariyerimin 23.yılını yaşayacağım. Bir suru güzel anı barındırıyor bu 23 yıl ama 2010 Dünya Şampiyonası benim açımdan çok özel diyebilirim.
Her oyuncunun saha içinde de dışında da yanından ayırmak istemeyeceği takım arkadaşları vardır. Sizin için bu isim/isimler kim? Neden?
Oynadığım dönemden arkadaşlarımla saha dışında görüşme imkanım oluyor tabi ama eskisi kadar sık olamıyor maalesef. Birçok arkadaşım Federasyon’da görev alıyor, birçoğu da hala aktif. Fırsat buldukça görüşmeye çalışıyoruz.
Karşı karşıya oynarken en çok çekindiğiniz oyuncu veya oyuncuları sorsak kimleri işaret edersiniz? Neden?
Belki, biraz iddialı olacak ama oynarken kimseden çekinmiyordum.
Milli Takım’ın şu anki gidişatını ve Dünya Kupası’ndaki şansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kupa’da nereye kadar ilerleyebiliriz?
Milli Takım bir jenerasyon değişimi yaşıyor ve bu süreç kolay değil, hemen olacak bir şey değil. Hepimizin, Milli Takımımız’da oynayan genç arkadaşlara destek olması gerekiyor çünkü biz de ağabeylerimizden o kutsal formayı devraldığımızda bu süreçleri yaşadık. Önümüzde, Çin’de düzenlenecek bir Dünya Şampiyonası var. Öncelikli hedefimiz gruptan çıkmak olmalı. Maç maç düşünüp, ilerlemek daha doğru olacaktır. Potansiyeli yüksek oyunculardan kurulu bir takımımız olduğu için bence çeyrek final büyük başarı olur.
NBA’deki genç temsilcilerimiz Furkan Korkmaz ve Cedi Osman’ın kariyer gelişimlerini nasıl gözlemliyorsunuz? Bu durumun Milli Takım üzerindeki etkileri sizce nasıl?
Cedi ve Furkan’ın gelişimlerini Anadolu Efes’te oynarken bizzat şahit oldum ve nasıl çalıştıklarını gördüm. Bu yüzden gençlerin örnek alması gerektiği 2 oyuncu Cedi ve Furkan. Özellikle, Furkan’ın süre alamadığı bir Efes donemi yaşadığı anda Banvit’e gidip süre almaya karar vermesi bence kariyeri için çok önemli bir karardı. Bu gelişimleri de elbette Milli Takıma artı değer olarak yansıdı, bunu son dönemde çok net görebiliyoruz.
NBA’i güncel olarak takip edebiliyor musunuz? MVP ve şampiyonluk favorinizi sorsak…
NBA bu yaz döneminde yandı resmen… Sakatlıkları olan Durant ve Klay Thompson var yeni sezonda oynayabilecekler mi ya da nasıl dönerler sakatlıktan meçhul. Taslar yerinden oynadı bir sürü takımda… Sıkı bir Golden State Warriors taraftarıyım ama şu anda favorim Los Angeles Lakers.
NBA efsanelerinden Tim Duncan ile güzel bir anınızın olduğunu öğrendik. Bir kez de takipçilerimiz adına bizimle paylaşır mısınız?
2004 yılında İstanbul’da Dream Team ile 2 hazırlık maçımız vardı ve ben onunla büyüdüğümüz için maç içinde Tim Duncan’dan formasını istedim. Tabi, maç biter bitmez vereceğini söyledi ama haliyle maç bitiminde saha içi çok kalabalık olduğundan veremedi. Ben de “gitti bizim forma, alamadık” diye düşündüm. Soyunma odasında maçtan sonra 40-45 dakika sonra duşumu almış giyinirken soyunma odasının kapısı çaldı. Tim Duncan elinde formasıyla gelmişti. Tabi, ben çok şaşırmıştım açıkçası. Tim Duncan’ın soyunma odamıza kadar gelip elinde yeni formasıyla beni sorması unutulmaz bir anıydı benim için. Daha sonra “Turkish KG’ye sevgilerimle” yazıp imzaladı formasını. O forma hala çerçeveli duruyor evimde.
Son olarak takipçilerimiz, genç basketbolcu adaylarına bir mesajınız veya tavsiyeniz var mı?
Klasik şeyleri söylemiş olacağım belki genç kardeşlerime ama kariyeriniz boyunca, çalışmadan, disiplinli olmadan, kararlı olmadan ve birçok şeyden fedakarlık etmeden iyi bir sporcu olunmuyor. Başarı, bu kriterleri uygulamadan gelmiyor. Bunları yapmadan basarili olan bir sporcu ben görmedim. Hepsine başarılı, güzel kariyerler diliyorum.
Kerem Gönlüm’e takipçilerimiz adına sorularımızı içtenlikle, samimiyetle cevapladığı için teşekkür ediyoruz. Yeni sezonda kendisine ve takımına başarılar diliyoruz.