Henüz resmi bir açıklama yok ancak Thomas Robinson’un Fenerbahçe Doğuş’a olası bir transferi söz konusu. Son günlerde tüm spor servislerini meşgul eden bu transfer iddiasının realiteye dönmesi ihtimali üzerinden bu hamlenin artılarını ve eksilerini masaya yatıralım.
Öncelikle; Robinson, her daim NBA’da gelişimine umutla bakılan bir oyuncu olmuştur. Bir rotasyon oyuncusundan ileri gidemese de; çoğu takım onun yapabilirliklerine güvenmiştir. 2012 yılında 1. tur 5. sıradan draft edilmiş Robinson’un, hala gelişim gösterebilecek bir potansiyeli olduğu söylenebilir. 26 yaşında olması ve gittiği takımlarda az süre alması, bu temeli değiştirmez. Zira oyuncunun çok sık takım değiştirmiş olması; onun karakterini ve kişiliğini hem bulunduğu takımlara hem de oyununa tam anlamıyla yansıtamadığını gösterir.
NBA’da bulunduğu dönemde yaşadığı en büyük sıkıntı; belirli bir pozisyonu olmamasıydı. 4 ve 5 numara arasına sıkışmış bir oyuncu Robinson ve genellikle NBA’da pozisyonu net olmayan oyuncuların kalıcı olduğunu nadir görürüz (yıldız oyuncular kategorisi dışında kalan görev adamlarında, bu durum daha net anlaşılır). Müthiş bir atlet olmasına rağmen 5 numara için ‘size’ ve boy bakımlarından küçük kalıyor. Zaman zaman bu durum hücumda avantaja dönüşse de; savunmada çokça sıkıntı yaşayabiliyor. 4 numara için de gerekli tüm fiziksel özelliklere sahip ancak üç sayı çizgisinin gerisinden şutu yok. Hücumda alan açma adına en kritik nokta; 3 ve 4 numaralardan net dış şut tehditinizin olmasıdır ancak Robinson oyundayken, böyle bir ihtimal ortadan kalkıyor. Bunun yanında, orta mesafe şutları da bir hayli istikrarsız. Onun yerine çabuk ayakları ve topu yere vurabilmesiyle çembere gitmeyi tercih ediyor. Tam bir ribaunt canavarı olduğunu da söyleyeyim. Havuza düşen tüm topları topluyor ve net ribauntlar çekebiliyor. Aldığı süreye göre ribaunt ortalaması da gerçekten inanılmaz. Alan bulduğunda da önemli bir blok tehditi oluşturuyor. Dar sürelerde bu alanı kendisine yaratabiliyor ve olağanüstü bloklar yapabiliyor. Caydırıcılık özelliğini de bu şekilde parkeye taşıyabiliyor. İyi bir çember savunucusu değil ancak rakiplerinin kafasına girebildiği de yadsınamaz bir gerçek. Bunların yanında, parmak hassasiyeti oldukça iyi bir oyuncu Robinson ve boyalı alanda yakaladığı pozisyonları yüzdeli bitirebiliyor. Ek olarak bu hassasiyet; onun daha rahat top çalabilmesinin de önünü açıyor. Top çalmak demişken; fazlasıyla yırtıcı bir oyuncu olduğunu da ekleyeyim Robinson’un. Oyunu isteyen ve kazanmak için tırmalayan bir yapıya sahip. Bu da bazen çabuk faul problemine girmesine yol açabiliyor.
Robinson’ın Zayıf Yönleri
Bu noktada, oyununun en zayıf kalan bölgesine yakından bakalım. Post up savunması ve hücumlarında çok eksik bir isim Robinson. Post up savunmasında, ‘size’ bakımından daha büyük oyuncuların arkasında kalamıyor ve bu nedenle kafasında sürekli top çalma fikri bulunuyor. Ya top çalmaya çalışırken faul yapıyor ya da arkasında duramadığı oyuncuya atış esnasında faul yapıyor. Yardım savunmasıyla (double team) bu sorunu aşmak gayet mümkün ancak asıl sorun post up hücumunda. Yüzü dönük maksimum etkinliğine ulaşan Robinson, sırtı dönük bir şekilde neredeyse hiç hücum edemiyor. Bu da hücumda çeşitli pas opsiyonlarını zamanında görememesine yol açıyor. Hücumunu çeşitlendirememesi, onun oyununun ve hücumunun tahmin edilebilirliğini arttırıyor ve çoğu zaman basit top kaybı yapabiliyor. Pozisyonu fazla zorlaması sonucu yaptığı hatalarla da takımına zarar verebiliyor. Yine de ortalama üstü bir oyuncu ve hala tam anlamıyla işlenememiş bir yetenek. Şimdi, işlenememiş yeteneklerin ve ortaya çıkamamış karakterlerin oyuna kazandırılması adına bir üstat olan Zeljko Obradovic’in oyuncuya Fenerbahçe Doğuş’ta biçebileceği rolü ve kazandırabileceklerini inceleyelim.
Obradovic’in Robinson’a Katacakları
İlk olarak; oyuncunun üzerinde büyük bir baskı olacak. Zira Robinson hamlesi, Udoh’tan boşalan 5 numara bölgesine yapılıyor. Udoh’un yaptıkları ve bıraktığı iz, gerçekten çok büyük. Çok önemli bir karakterdi ve onu bu kadar değerli kılan şey; eşsiz kişiliği ve taraftarlarla kurmuş olduğu samimi ilişkiydi. Aynı zamanda, Avrupa’nın gördüğü en değerli bireysel performanslardan biriydi Udoh’un oyunu ancak iki oyuncuyu kıyaslama gibi bir hataya düşmemek gerekir. Robinson’a da hak ettiği süreyi tanımak ve gelişimini objektif bir şekilde takip etmek şart.
Gelelim Euroleague’de ve Fenerbahçe Doğuş forması altında yapabileceklerine. Yukarıda, oyuncunun artılarını ve eksilerini kısaca değerlendirmiştim ancak tüm bu özellikler, Euroleague gibi bir platformda değişkenlik gösterebilir. Avrupa standartlarının oldukça üstünde bir atlet Robinson ve bu özelliği eski kıtada daha kıymetli hale gelecektir. Topu yere vurabilmesi ve çabuk ayaklarıyla çembere gidebilmesi, Avrupa’da 5 numaralardan görmeye alışık olmadığımız başka bir hadise. Müthiş bir ribauntçu olması da rakipler adına pozisyon sayısının düşmesine neden olacaktır. Yırtıcılığı ve oyununun vazgeçilmez parçası olan spekteküler hareketleriyle de Robinson, taraftarların gönlünü kazanmak ve beklenen başarıları bir kez daha tekrarlamak adına önemli bir potansiyel vaat ediyor. Fenerbahçe Doğuş’ta gösterebileceği olası performansı hakkında akıllara takılanlar da yok değil. Örneğin; ‘size’ ve boy bakımından küçük kalmayacak ve 5 numarada rahatça oynayabilecek ancak oyuncu, 5 numara vasıflarını ne kadar taşıyor ve bu bölgede oynama alışkanlığına ne kadar sahip? NBA’da şut atamamasına hatta ‘spacing’ konusunda sıkıntı yaratmasına rağmen yoğun bir şekilde 4 numarada kullanılmış bir isim. Avrupa basketbolu ve 5 numara dinamiklerine uyum sağlaması belli bir zaman alacaktır. Bunun yanında, post up hücumu ve savunmasında yaşadığı büyük sıkıntılardan bahsetmiştim. Udoh da müthiş bir post up savunucusu değildi. Genellikle erken faul yapar ve hücumu kesmeye gayret ederdi. Bazen yardım savunmasıyla bu açık kapatılırdı ancak bu durum da savunmada adam eksilmesi sonucu boş şut yemeye kadar giderdi. Tam bir domino etkisi sizin anlayacağınız. Robinson da tıpkı Udoh gibi bu noktada büyük sıkıntılar yaşayabilir ancak asıl sorun post up savunması olmayacaktır. Fenerbahçe Doğuş, sistemi gereği; yalnızca oyun kurucuların yönettiği bir takım olgusuna sahip değil. Her hücumda oyun kurucuların oyunu kurduğunu ya da takımı sete oturttuğunu göremezsiniz. Henüz hücumun başında, boyalı alanda Udoh’a indirilen toplarda; Udoh’un oyunu okuyabilmesi ve pas becerisi; takımın hücumu çeşitlendirmesinin ve oyunu açmasının en önemli yollarındandı. Tüm bunları, Udoh ile Robinson’u kıyaslamak için söylemedim. Amacım; Fenerbahçe Doğuş’un ihtiyacı olan 5 numara özelliklerini ve geçtiğimiz sezondaki olmazsa olmazlarını daha net ortaya koyabilmekti. Bu durumda, Robinson’un bu açığı kapatması, oldukça güç olacaktır.
Obradovic’in her daim başarıyla uyguladığı ‘oyuncuya göre sistem’ olgusu; bu noktada daha da büyük önem arz ediyor. Zira hücumda bazı köklü değişimler olması, yeni transferlerden sonra beklenen bir durum haline geldi (4 numaraya Melli transferi de yapılmıştı). Fenerbahçe Doğuş, yukarıda bahsettiğim post up hücumunu zaman zaman 4 numaradan kulanabilir (yani Melli’den bulabilir ki kendisinin müthiş bir saha vizyonu ve pas kabiliyeti var) ve Robinson daha gezgin bir biçimde boyalı alanda bulunabilir. Bu da onun daha rahat hücum ribauntu kovalamasının önünü açabilir ve Fenerbahçe Doğuş, pozisyon sayısını yukarılara çekebilir (Obradovic, kasıtlı bir şekilde pozisyon sayısını azaltmaya çalışıyor ancak rakipten daha fazla pozisyon sayısı yakalanması, onun adına da problem yaratmayacaktır). Tabi unutulmaması gereken bir Vesely gerçeği de var Fenerbahçe’de. Post up hücumunda çok etkin olmasa da; saha görüşünü geliştirdi ve gerekli pas opsiyonlarını daha rahat görmeye başladı ki zaten bu pozisyonları kendisi de bitirebiliyor. Robinson hamlesindeki bir diğer önemli husus da psikolojik etmenler olacaktır. Parkede görmeye alıştığımız açlığını ve tutkusunu, Avrupa’da da devam ettirebilirse; kendisine yeniden NBA’nın kapıları açılabilir. Umarım Robinson da bunun farkında olur ve gelişimini sürdürür.
BORA BURÇ BİLBAN