Haftasonu İspanya’dan Gigantes ve KiaEnZona siteleri Fenerbahçe Beko ve Obradovic ile ilgili bir yazı yazmam için iletişime geçti. İngilizce olarak yazıyı gönderdim ve bugün İspanyolca yayınlandı. İspanyolcam yok, umarım yeni bir Ortega olayı yaşanmaz. 🙂 İngilizce olarak yazdığım yazıyı sitemizde Most of Fenerbahce Fans Trust Obradovic başlığı ile yayınladık ve yazar ekibimizin ricası ile Türkçe halini de yayınlamaya karar verdim. Yazı biraz uzun, Türkçesi daha uzun.
Fenerbahçe Beko’da Sorun Var Mı, Varsa En Büyük Sorun Ne?
Fenerbahçe Beko, son yılların aksine Turkish Airlines Euroleague’e, beklenildiği gibi başlamadı. Şu an 2-6’lık derecesiyle play-off hattının 3 galibiyet gerisinde. Peki Fenerbahçe Beko’daki sorunlar ne, en büyük sorun hangisi?
Öncelikle şunu belirteyim; sorunun teknik olduğunu veya transfer tercihleri olduğunu düşünmüyorum. Bence sorun fiziksel ve o fiziksel yıpranmanın getirdiği psikolojik yıpranma.
Aslında sorunların geçen sene başladığını söylesek bence pek de yanlış olmaz.
Euroleague Lideriyken Şu An Neden Play-off Hattının Dışında?
Geçen sene çok başarılı bir Euroelague sezonu geçiren Fenerbahçe, ligi lider bitirdi. Fenerbehçe, ligi ilk 10 sırada bitiren takımlarla 18 maç yaptı ve bunların 15’ini kazandı. Bu takımlarla yaptığı 9 deplasman maçının 6’sını kazandı. Deplasman maçlarına neden vurgu yaptığımı birazdan anlatacağım. Bu müthiş sezonun sonlarına doğru sakatlıklar üst üste gelmeye başladı ve bu eksiklikler takımı ciddi manada zorladı.
Final Four öncesinde medya gününe katılma fırsatım olmuştu ve orada dikkatimi en çok çeken tüm takımın moralinin son derece bozuk olmasıydı. Sakatlıkların sebebiyet verdiği bu moral bozukluğu muhtemelen takımın özgüvenini ve inancını da azaltmıştı.
Sakatlıklar ve Yorgunluk
Sezona Tyler Ennis’in sakatlığı ile başlayan Fenerbahçe, onun yerine Eric Green’i transfer edebildi fakat Joffrey Lauvergne’in sakatlığı tüm sorunların başlangıcı oldu. Daha sonra Jan Vesely de sakatlanınca Fenerbahçe’nin uzun rotasyonu iyice daraldı. Vesely’nin sakatlanmasında yeteri kadar dinlenememesinin ne kadar payı var bilemiyorum ama Lauvergne’in dönüş süresinin belli olmaması o dönem çok can sıkıcı bir hal aldı. Öyle ki oyuncu ve doktoru da eleştirildi. Oyuncunun eleştirilmesi konusuna biraz sonra tekrar döneceğiz.
Bu arada Mart ayında oynanan Türkiye ligi maçında Anadolu Efes, Fenerbahçe’yi yenmeyi başarmıştı. Bu maçtan sonra ikili averaj Fenerbahçe’de olmasına rağmen Mayıs ayının başında Banvit deplasmanında kaybeden Fenerbahçe liderliği ve dolayısıyla da olası final serisi eşleşmesinde Anadolu Efes’e karşı saha avantajını da kaybetmişti.
Vesely sakatlık döneminde çok maç kaçırdı ve normal sezonun sonunda takıma döndü ama eski performansı ile dönebilmesi için zamana ihtiyacı vardı.
Fenerbahçe Beko, play-off’ta evindeki ilk maçı kazandı ama 2. maçı kaybederek saha avantajını Zalgiris Kaunas’a kaptırdı. Bu mağlubiyet beklenen bir mağlubiyet değildi ve endişeye sebep oldu. Fenerbahçe, Kaunas’taki 2 maçtan birini kazanamazsa elenecekti. Bu şartlarda ve müthiş bir atmosferde maça çıkan Fenerbahçe, deplasmanda 2 maçı da kazandı ve Final Four biletini aldı ama bu seride de Kalinic sakatlandı.
Takım Tam Kadro Çalışamadı
Final Four maçlarının oynanmasına daha 3 hafta vardı. Herkes bu sürenin Vesely’nin eski performansına dönmesi için ve Kalinic’in de iyileşmesi için bir fırsat olduğunu düşünürken Türkiye Ligi maçında bu kez de Datome sakatlandı ve Euroleague sezonunu kapattı.
Fenerbahçe antrenman yapmakta bile zorlanmaya, maç içinde uzun oyuncu olmadan oynamaya başladı. Final Four zamanı geldiğinde Fenerbahçe tam kadro antrenman yapamamıştı ve sakat oyuncuların hazır olmadığı biliniyordu. Fenerbahçe Beko, sakatlıklar yüzünden çok uzun bir süre tam kadro antrenman yapamadı. Takım uyumu dediğimiz şey, beraber çalışmanın getirdiği koordinasyon aslında ama Fenerbahçe bu koordinasyonu sağlayabilmek için beraber çalışamadı.
Final Four’a Lauvergne ve Datome’den eksik giden Fenerbahçe’de Vesely ve Kalinic de tam hazır değildi. Fenerbahçe, Final Four’un ilk gün maçında karşısında müthiş bir Anadolu Efes buldu ve 19 sayılık bir mağlubiyet aldı.
Final maçının sonunda Anadolu Efes koçu Ergin Ataman ile Fenerbahçe taraftarının bir bölümü arasında büyük bir gerginlik yaşandı. Bu gerginlik uzun yıllardan beri devam eden bir gerginlikti ve Türkiye Ligi final serisinin son maçına kadar devam edecekti.
Bu arada Final Four’da Bobby Dixon da sakatlandı ve 3.’lük maçına çıkamadı. 3.’lük maçında Real Madrid’e karşı 19 sayılık bir yenilgi alan Fenerbahçe, rekorlar kırarak lider bitirdiği normal sezonun ardından Final Four’dan galibiyet alamadan ayrılmıştı. Bu noktada Fenerbahçe’nin başarısı tartışılmaya başladı. Final Four’da birkaç taraftar, kenarda oturan Lauverge’e tepki gösterdi. Takımdan gönderilmesini isteyenler oldu.
Anadolu Efes Maçlarının Takımı Yıpratması
Daha önce tarihinde hiçbir zaman Final Four sevinci yaşayamayan ve bunu belki hayal dahi edemeyenler varken, Final Four’da 4. olmayı başarısızlık olarak nitelendirenler oldu. Kimileri bu mağlubiyetleri sakatlıklara bağlarken, kimileri sakatlıklara rağmen bu sonuçların alınmasını eleştirmeye başladı.
Bir yandan da Türkiye Ligi devam ediyordu ve finalde Fenerbahçe’nin Anadolu Efes ile karşılaşması bekleniyordu, tabii bu eşleşme ile beraber gerginlik de bekleniyordu. Beklenenler gerçekleşti ve Fenerbahçe ile Anadolu Efes eşleşti ve gergin bir seri yaşandı. Bu esnada futbol takımı da çok kötü sonuçlar almıştı ve taraftar lig şampiyonluğunu çok istiyordu.
Final Four’da istediği sonuçları alamayan Fenerbahçe, Anadolu Efes’e yenilmişti, sezon başında Türkiye Kupası da Anadolu Efes’e karşı kaybedilmişti ve yaşanan gerginliklerle beraber final serisinin önemi çok daha fazla artmıştı. Seri uzadıkça gerginlik artıyordu, ambulans krizi, karşılıklı demeçler, basın toplantıları gerginliği iyice tırmandırıyordu ve seri 7. maça kaldı. Türkiye ligi tarihinin belki de en gergin maçı oynandı.
Fenerbahçe bu maçı da kaybedince artık bazı kişiler Obradovic’i de tartışmaya başladı. Halbuki hatırlayalım Euroleague’i kasıp kavuran ve rekorlar kırarak ligi lider bitiren bir Fenerbahçe vardı ve o dönemde kimse Obradovic’i eleştirmiyordu. Birçok eleştirinin altı boştu aslında. Sadece sonuca göre yorumlar yapıldı.
Tüm bu huzursuzluklar yetmiyormuş gibi bir de futbol takımının başarısızlığını sebep gösteren bir grup da basketbol bütçesini tartışmaya başladı. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün toplam bütçesinde çok az yer tutan basketbol bütçesinin azaltılması gerektiğini düşünenler çıktı ortaya. Öyle ki Fenerbahçeli basketbolsever ile Fenerbahçeli futbolseverler bu konuları konuşur oldu; bu da basketbol şubesine zarar verdi.
Yaz döneminde Guduric ve Melli NBA’e gitti, Eric Green ile yollar ayrıldı. Onların yerine Nando De Colo, Derrick Williams ve Leo Westermann alındı ve daha sonra da Stimac takıma eklendi. Basketbol Dünya Kupası’ndan dolayı oyuncular Çin’e gitti.
Yeni Euroleague sezonundan önce Fenerbahçe ve Anadolu Efes, Cumhurbaşkanlığı kupasında tekrar karşılaştı. Maçı kaybeden Fenerbahçe, moral bulmak yerine biraz daha baskı altına girdi. Anadolu Efes’e karşı üst üste tur ve kupalar kaybeden Fenerbahçe’de psikolojik gerileme devam etti.
Melli, önceki sene Euroleague’de 36 maçın 36’sında da oynadı ve ortalama 26 dakika sahada kaldı. Guduric de 36 maçın hepsinde 22 dakika ortalama ile oynadı. İkisi de takımın önemli oyuncuları idi ve hiç maç kaçırmadan tüm maçlarda yan yana oynadılar. Onların yerine monte edilecek olan Nando De Colo ve Derrick Williams bireysel olarak iyi de başladı aslında. Real Madrid maçında bu ikili iyi performans göstermesine rağmen maç sonuna kadar skoru kafa kafaya götüren Fenerbahçe, maçı kaybetti ve sezona moralle başlama fırsatını da kaçırmış oldu.
Westermann iyi bir performans gösteremedi. De Colo ve Williams’ın takım koordinasyonu için takım arkadaşlarıyla beraber daha çok çalışması gerekiyordu ama Fenerbahçe, uzun süre tam kadro çalışamayınca savunma ve hücum setleri istenilen seviyeye gelemedi.
Sadece sakat oyuncular değil, bu sakatlıklar sebebiyle fiziksel olarak daha çok yıpranan diğer oyuncular da sorunlar yaşamaya başladı. Önceki sene
yardımlaşmayı ve takım savunmasını iyi yapan Fenerbahçe’de sakat
oyuncuların fiziksel olarak hazır olmaması takım savunmasını zayıflattı,
bireysel savunmalarda açıklar kapatılamaz hale geldi ve oyuncular bireysel olarak da eleştirilerin hedefi oldu. Moraller iyice bozulmuş, özgüven azalmış ve oyuncular yıpranmıştı.
Kötü Fikstür de Baskıya Sebebiyet Verdi
Fiziksel olarak zaten yıpranmış olan oyuncular, kötü fikstür sebebiyle
Euroleague sezonunun başında çok fazla deplasman maçı oynadı. Fenerbahçe ilk 5 maçının 4’ünü deplasmanda oynadı. Bu 4 deplasmanın 3’ü ise şu an ilk 8’de bulunan Madrid, Milano ve Maccabi karşısındaydı. Takımın en skorer oyuncusu Nando De Colo da sakatlık sebebiyle Moskova’ya gidemedi ve geçen senenin şampiyonu CSKA da Fenerbahçe’yi mağlup etti. Böylece Fenerbahçe, ilk 8 maçının 5’ini deplasmanda oynamış oldu ve 5 takımın 4’ü ilk 8’de yer alan kuvvetli takımlardı. Bu periyotta Fenerbahçe’nin kesinlikle kazanması gereken maç içeride oynadığı Zalgiris maçıydı aslında ve maçın son 1 dakikasına 7 sayı önde giren Fenerbahçe, üst üste inanılmaz hatalar yaptı ve bu sezon sahasında ilk kez kaybetti. Psikolojik çöküntü aslında burada tavan yaptı. Uzun süredir devam eden aksiliklerin ve olumsuzlukların yansıması oldu bu dakika.
Fenerbahçeliler Umutlu ve Obradovic’e Güveniyor
Fikstür ve puan durumuna bakıldığı zaman aslında problem yansıtıldığı kadar büyük değil ve Fenerbahçe bunun altından kalkabilir. Ligde 34 maç
oynanacak ve büyük ihtimalle 18-19 galibiyet alan takımlar play-off’lara
kalacak. Fenerbahçe sezon boyunca bu kadar yoğun deplasman maçı
oynamayacak, sonuçta toplamda 17 maç içeride oynanacak ve Fenerbahçe
henüz içeride 3 maç oynadı. Sezonu ilk 4’e giremeden ilk 8’de bitirse dahi
play-off eşleşmelerinde rakibi kim olursa olsun en az rakibi kadar şansı olur.
Fenerbahçe Euroleague şampiyonu olduğu sene playoff’larda Panathinaikos ile eşleşmişti; saha avantajı Panathinaikos’taydı ve Fenerbahçe o seriyi 3-0 ile geçmişti. Takım zamanla fiziksel olarak daha kuvvetli hale gelecektir ve üst üste alınacak birkaç galibiyet de psikolojik olarak takımı olumlu yönde etkileyecektir.
Yukarıda bahsettiğim geçen seneki deplasman galibiyetleri ve Panathinaikos serisi, play-off eşlemelerinde saha avantajının Fenerbahçe’de olmaması halinde bile serilerin ortada olacağını işaret etmek içindi.
Sosyal medya gördüğüm kadarıyla Fenerbahçe taraftarının büyük bir kısmı Obradovic’e güveniyor. Obradovic’in kariyeri ve başarıları biliniyor, taraftarın büyük kısmı koç ile sözleşme yenilenmesini istiyor.
Fenerbahçe hala Final Four için kuvvetli adaylardan biri, play-off’lara kalacaktır ve saha avantajı olmasa bile en az rakibi kadar şansı olur. Final Four’da 4 takımın şansı da birbirine çok yakın olur.
Turgay Doğan