THY Euroleague’nin 17. haftasında Fenerbahçe Doğuş, zorlu Valencia deplasmanında 80-67 galip gelmeyi başardı.
Maçın ilk periyodunun ne denli aldatıcı olduğunu, 3. periyotta tartma şansı bulduk. Fenerbahçe Doğuş, maça her zamanki set düzeniyle başladı ve ekstra bir şey yapmadı ancak rakip Valencia oldukça kötüydü. Elverişli pozisyonlardan yararlanamadılar ve tam 7 dakika skor üretemediler. Erick Green’in yokluğunda hücumda tıkanan ve şut temposunu yakalayamayan Valencia’nın bu kötü durumu, tüm izleyenleri yanılttı. Maçın başındaki 15-0’lık seri, Fenerbahçe Doğuş’un fırtına gibi başlangıcından kaynaklı değil; Valencia’nın enerjisi düşük başlangıcından kaynaklıydı. Zaten ikinci ve üçüncü periyotlarda gerçek ortaya çıktı. Datome ve Guduric’in önemli şut yüzdeleri, takımı belli bir yere kadar ayakta tuttu ancak beklenen oyun kurucu katkısıyla maç rahatladı. Wanamaker’ın ortalarda görünmediği bir günde, son zamanların formsuz adamı Sloukas sahne almasaydı, Fenerbahçe parkeden mağlup ayrılmış olabilirdi. Düzen içerisinde bulduğu 10 asist ve Ahmet Düverioğlu’nu oyunun içerisine çeken saha görüşü, maçın şeklinin değişmesine ve farkın yeniden açılmasına sebep oldu. Vesely’nin olmadığı ve Thompson’un da her zamanki gibi faul problemine girdiği bir maçta, Ahmet’in bu katkısı fazlasıyla kıymetliydi. Attığı sayılardan çok yaptığı 3 asist ve Tibor Pleiss savunmasındaki etkinliği, onun göreve ne kadar hazır olduğunu gösterdi. Bu noktada, Nicolo Melli’den de bahsetmek gerek. 11 ribaund, 4 top çalma ve istatistik kağıdında yer almayan bir o kadar da savunma katkısı… Skor katkısının az olduğu bir günde dahi katkı vermenin bir yolunu bulan Melli’nin iş ahlakı ve oyun aklı, her oyuncuya örnek teşkil etmelidir. Hücumdaki şut yüzdelerinin de gelecekteki maçlarda düzeleceğine inanıyorum. Zira, doğru pozisyonları kovalıyor ancak şutlarını kullanırken çekiniyor İtalyan uzun. Bu saha içi yerleşim bilgisiyle, sorumluluk alarak kullanacağı şutlar birleştiğinde; geçtiğimiz sezon Brose Bamberg’de izlediğimiz performansına çıkabileceği kanaatindeyim.
Bu maç özelinde, Fenerbahçe Doğuş’un 3. periyotta yaşadığı sorunları, bu sezon birçok maçta yaşadığına tanık olduk. Bu kopmanın yalnızca konsantrasyon ile açıklanması mümkün değildir. Fenerbahçe, 3 sezon üst üste Final Four oynarken ve geçtiğimiz sezon şampiyonluğu kazanırken, rakip takımların oyununu bozan ve rakip oyuncuların aklına girmeyi başaran bir sisteme sahipti. Bu sezon ise kendi silahıyla vuruluyor. Rakipler, Fenerbahçe’nin makine düzeninde işleyen sistemini bozuyor ve büyük farklardan geri dönebiliyor. Her şeyden önce Fenerbahçe’nin bu inancı kırması ve gerekli sertlikle yakaladığı farkı koruması gerekiyor. Bunu gerçekleştirebilecek rotasyona sahip Fenerbahçe ancak kolay faul yapmaktan kaçınmak gerekiyor. Valencia’nın bu maça tutunabilmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi de; Fenerbahçe’den 15 serbest atış daha fazla kullanmış olmalarıydı. Son olarak; kolay faul denilince akla gelen ilk isim olan Jason Thompson hakkında da sezon başından itibaren yaptığım yorumu yinelemek istiyorum; ‘Savunma yaparken ellerini kullanma, burası Avrupa!’
BORA BURÇ BİLBAN