Euroleague’deki temsilcimiz Fenerbahçe Beko, sezona Kızılyıldız ve Efes galibiyetleriyle beklenilenden de iyi bir giriş yapmıştı. Bu galibiyetleri art arda basit hatalarla kaybedilen CSKA ve Bayern maçları izledi.
De Colo’nun sakatlığıyla birlikte Fenerbahçe Beko, her anlamda güç kaybı yaşadı. Fenerbahçe’nin İspanya serüveni De Colo’suz geçince sonuç, umulandan da tatsız oldu.
İspanya’da oynadığı 3 maçı (sırasıyla Barcelona, Real Madrid ve Baskonia) da ağır şekilde kaybeden Fenerbahçe evinde Valencia’yı konuk edecekti. Kokoskov’un müsabaka öncesinde her maç öncesinde olduğu gibi rakibi övmesi ve geniş kadrosundan bahsetmesi gözlerden kaçmadı. Fenerbahçe’nin dar bir rotasyona sahip oluşundan dolayı bu açıklamalar acaba yönetime mesaj mı yolluyor diye kendimi düşünmekten alıkoyamıyorum.
Maçın başlamasıyla birlikte sahada istekli bir Fenerbahçe vardı. Özellikle Jan Vesely’nin istekli oluşu beni mutlu etmişti. İlk yarının sonlarına kadar kafa kafaya bir maç izlerken Fenerbahçe, ilk yarının sonuna Vesely’nin inanılmaz takip smacıyla birlikte 43-33 önde girmişti. Sakatlıkların yanı sıra milli takım maçlarından dolayı eksikler varken; üstelik İspanya’da art arda 3 yenilgi almışken Valencia karşısında ilk yarıda bu performansı ortaya koymak muazzamdı.
Açıkçası ilk yarının sonlarındaki bu performansı gördüğümde temsilcimizin kazanacağını düşünmüştüm. Ancak Bayern maçında da olduğu gibi bu maçta da ikinci yarı sahada bambaşka bir Fenerbahçe Beko vardı. Güzel bir ikinci çeyreğin ardından üçüncü çeyreği izlemek Fenerbahçeli taraftarlar adına resmen işkence olmuştu. Hücumdan elimiz boş döndükçe savunmada da düşüş yaşıyorduk. Valencia’nın 10-0’lık serisinin ardından takımdaki tedirginliği hissedebiliyordum. Jan Vesely’nin enerjisini sahaya yansıtarak oynaması muazzamdı, fakat ikinci yarıda sahada bambaşka bir Vesely vardı. Eddie, Brown ve Bobby’nin kritik anlarda ürettiği skorlar en azından maçın başa baş gitmesinde rol oynadı. Kısalarımızın nispeten etkili oyununa karşın son çeyrek rakibin istediği şekilde gitti ve Valencia, maçtan 86-90 galip ayrıldı.
Yaralayıcı Valencia hezimetinden bir hafta sonraysa temsilcimizin durağı Rusya’daki Saint Petersburg deplasmanıydı. 0-4 ile kabus gibi bir İspanya serisi geçiren Fenerbahçe Beko’nun ayağa kalkması için ideal bir fırsattı. Rakip EuroLeague’in nispeten zayıf takımlarından Zenit’ti.
De Colo’nun yokluğunda Lorenzo Brown’un hem ligde hem EuroLeague’de üst üste kaçırdığı maç topları ve inişli çıkışı performansı, Igor Kokoskov’u guard pozisyonunda yeni çözüm yolları aramaya yönlendirdi. Maça Leo Westermann ile başlayan Kokoskov’un planı sonuç da vermişti. İlk yarıda temsilcimizin üstünlüğü baştan sona elinde tutmasında Westermann’ın 5 sayı, 3 asist, 2 ribauntluk katkısının da payı vardı. Kağıt üstünde göz kamaştırmasa da kendisinin top paylaşımına katkısının yanı sıra Jan Vesely ile oynadığı ikili oyunları es geçemeyiz.
Üçüncü çeyrek kabusu… Fenerbahçe Beko cephesinde üçüncü periyot fobisi oluştu desek yeridir. Haftalar sonra Obradovic basketboluna yaklaşan, top paylaşımının ve skor katkısının üst düzey olduğu bir oyun düzenini sahaya yansıtan sarı-lacivertliler, üçüncü çeyrekte sadece 8 sayı kaydederken potasında 21 sayı görmüştü. Temsilcimiz geri düşmesine rağmen son çeyrekteki etkili oyunuyla parkeden 65-73’lük galibiyetle ayrıldı.
Fransız yıldız Nando De Colo, dün takımla birlikte çalışmalara başladı. Kendisini Perşembe günü Alba Berlin deplasmanında ciddi süreler almasa da maç kadrosunda görmemiz muhtemel.
Ahmet Naci Baytuğ