Fenerbahçe Beko’nun ve Genç Milli Takım’ın yükselen yıldızlarından Ergi Tırpancı’yı yakından tanımak için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 18 yaşındaki Tırpancı, Maccabi forması giyen 17 yaşındaki Deni Avdija ile birlikte Euroleague’de bu sezon forma giyen en genç iki isimden biri oldu. Obradovic’in Basketbol Süper Ligi’nde son zamanlarda sıkca forma şansı verdiği Ergi, Obradovic, Bogdanovic, Milli Takım ve NBA hedefleri hakkında samimi yanıtlarda bulundu.
Basketbola başlama hikayen nasıl oldu ?
Ben evde çok hiperaktif bir çocuktum, evde durmamı pek istemiyorlardı. Eve geldiğimde yorgunluktan uyuyakalayım diye Fenerbahçe’nin basketbol okuluna başlattılar beni. 2 ay spor okulunda kaldıktan sonra alt yapıya geçtim”
Basketbol ve eğitimi bir arada götürmek zor oluyor mu ?
Bunca zaman hep zor oldu dedim. Ama gerçekten çok zor bir şey. Çünkü; 8. Sınıfta Teog’a girmiştim. İlk sınavım gerçekten çok kötü geçti. İkinci sınavda toparlamıştım. Ama benim için çok zorlu bir süreçti. Sınav, ders, antrenman, maçlar, Türkiye Şampiyonaları hepsi birbirine girmişti. Bu sene ki üniversite sınavım da öyleydi. Milli Takım kampından 2 gün izin alıp üniversite sınavına girdim ve sonra geri gittim. Antrenman öncesi kenarda harıl harıl test çözdüğümü hatırlıyorum bu sene.
Saha dışındaki Ergi neler yapar ?
Saha dışındaki Ergi… bu seneye kadar dışarı çıkabiliyordum, arkadaşlarımla istediğim zaman oturup kahve içebiliyordum. Bu sene tamamen evdeyim çünkü A takım idmanlarına çıkıyorum ve ekstra genç takımla maçlara çıkıyorum. Benim için böyle olması daha iyi tabi ki. Ama saha dışındaki Ergi’den bahsedersek; sinemaya gitmeyi, kitap okumayı, boş günlerimde arkadaşlarım ya da ailemle vakit geçirmeyi seviyorum”
A takımla ilk antremanında neler hissettin, tecrübeli oyuncuların yaklaşımı nasıl oldu ?
A takımla antrenmana çıkmayı hiç beklemiyordum. U-18 kampından dönmüştüm, geldiğimde bana genç takımla idmana çıkacaksın dediler. Antrenmandan sonra çıkıp eve dönmeyi planlıyordum. Sonrasında genç takımda Egehan Ağabey ile falan antrenmanlarım verimli geçince o sırada A takımda denenmeye gelen 7 tane yabancı oyuncu vardı. Avrupa Şampiyonası olduğu için kadro eksikti. Çok değişik bir kadro vardı o zaman takımda. Bana gel sen de çık dediler. İlk sahaya girdiğimde Pero Antic, Ahmet Ağabey falan vardı. Jason Thompson yeni gelmişti. Ona bakıyorsun NBA’den double double ortalama ile gelmiş. Etrafa bakıp ben neredeyim dedim ( gülüyor ). Sonra Coach girdi sahaya, noluyoruz ya bunlar 1 sene önce Euroleague şampiyonu oldu, benim burada ne işim var diye düşündüm. Coach ile konuşurken çok heyecanlandım. İlk 1 ay yüzüne bakamadım heyecanımdan
Genç Milli Takım’da oynuyorsun, ileride kendini A Milli Takım’da görebiliyor musun ?
A Milli Takım en büyük isteklerimden biri. Bana göre bu ülkedeki en değerli şey milli takım forması. İnşallah bir gün olur. Bana görev verilirse her zaman hazırım. Şuandaki ağabeylerim benden çok daha iyi. Benim de ülkem için daha fazla tecrübe sahibi olup oralara gelmem lazım ileride
Cevabını biliyor çoğu insan aslında ama yine de senden duymak istiyoruz. İdolün var mı ?
İdolüm, ilk başlarda 4 numara oynuyordum ve Nemanja Bjelica’yı çok başka bir yerde görüyordum. Sonra guard pozisyonuna geçince Bogdan Bogdanovic’in geldiğinde ve giderken gösterdiği inanılmaz değişimi gördükten sonra hayran kaldım ve Bogdan bende idol olarak kaldı. Kendimi ona örneklemeye çalışıyorum çünkü Yunanistan’da ki OAKA performansını hiç unutamam. O zamanlar telefonumda arka plan Bogdanovic’ti.
Obradovic’ten bahseder misin biraz ?
Aslında dışarıdan gözüktüğü kadar sinirli biri değil. Her zaman bağıran eden bir insan değil kesinlikle. Yeri geldiği zaman espri yapıp, seven biri. En çok kaldıramadığı şey; birincide hata yapabilirsin, ikincide hata değil senin tercihin oluyor ve o coach haklı olarak sinirleniyor. Maç içinde gördüğünüz görüntüler de bu şekilde çıkıyor. Öğrenmeni istiyor, çok yardım ediyor ve çok alçak gönüllü bir insan. Uçak sırasında exitte oturmaz, egosu yoktur. Kimse bilmez mesela bunları. Bunları yapa yapa Obradovic olduğunu düşünüyorum. Bana her zaman uyarılarda bulunuyor ve aslında bunu ben de istiyorum. Kızdığını gördüğün zaman seni önemsediğini hissediyorsun. Yeri geldiği zaman da seni alkışlar ve hakkını da veriyor. Bu beni en çok motive eden şeylerden biri
Avrupa Basketbolu’na son yıllarda damga vuran Fenerbahçe Beko’nun bir parçası olmak sana neler hissettiriyor ?
Euroleague Şampiyonu olduğumuz sene o kadro benim telefonumun hep arka planında oldu. İlk A Takım idmanım da Bogdanovic’di. Ben her zaman onları taraftar gibi izledim. Hiçbir zaman oyuncu olacağımı düşünmemiştim. Tabiki de insanın hayali oluyor ama bu kadarını beklemiyordum. İlk çıktığımda idmana 1 ay sonra arka planımı değiştirdim millet dalga geçmesin diye. Melih Ağabey yanımda oturuyor, telefonumun kilidini açıyorum arka planda Melih Ağabey var tuhaf oluyordu ben de değiştirdim ( gülüyor ). Çok gurur verici bir şey benim için. Geçen İBB maçında ilk 5 çıktım, beraber maça başladığım insanlar Vesely, Lauvergne, Datome, Green gibi insanlar. Ve nerede olduğumu farkına varmam gerekiyordu. Euroleague’de Barcelona maçında ilk kez Avrupa maçında oynadım. Orada Nemanja Bjelica’nın tipleyip maçı kazandığımız bir maç vardı. Onları izleyip ben de o sahaya çıktığımda tekrar ‘ ben neredeyim ?’ diye soruyorsun kendine. Çok güzel bir duyguydu. Nereden geldiğini unutmayıp çalışmaya devam edersen karşılığını her zaman alıyorsun “
Furkan Korkmaz ve Cedi Osman gibi isimler NBA’de çok başarılılar. Senin de böyle bir hedefin var mı ?
Şuanlık öyle bir hedefim yok. Tabi ki NBA çok başka bir yer. Öyle bir hedefim olabilmesi için önce ortaya bir şeyler ortaya koymam lazım. Ben daha bebek adımları ile ilerliyorum. Daha ayağa kalkıp yürüyebilmiş değilim basketbol adına. Öğreneceğim çok şeyler var. Furkan Ağabey Türkiye’nin en yeteneklisi olarak gitti. Buna rağmen çok zorlanıyor orada. Cedi de Anadolu Efes’i taşıyan kişi olarak gitti. Daha önümde çok yol var. Bogdanovic gibi bir oyuncu olur kendini gösterirsen zaten devamı gelir ileride”
Son olarak, alt yapılarda senin yerinde olmak isteyen çocuklara neler söylemek istersin ?
Bana mesajlar geliyor, ben de elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum. Mümkün olduğunca çalışsınlar. Ben her sabah 7 de uyanıp antremana geliyorum. Çalışmadan bir yere gelinemiyor. Şans, kader gibi şeyler tabi ki var ama çalışmak işin en önemli kısmı”
Serhan Can Çalışkan