NBA’de normal sezonun sonuna hemen hemen bir ay gibi bir süre kaldı. Bu sırada oynanan maçlar ile belirlenecek olan Play-off tablosu dışında, gündemde yeri artan konulardan biri de normal sezon ödülleri. Yılın çaylağı dışındaki ödüllerin hepsinde çekişme hakim. Lakin MVP ve MIP dediğimiz en çok gelişme kaydeden oyuncu ödüllleri haliyle daha çok gündeme geliyor. Bugün Most Improved Player ödülü hakkında inceden bir değerlendirmede bulunup, alt metninde olabilecek olayları yazacağız.
Bu sezon bir çok oyuncu, özellikle ligin ilk yarısında beklenenin fazlasıyla üstüne çıktı. Takım halindeki sıradışı performanslarında o takımlara liderlik edenler de bu listede üst sıralardalar. Örneğin Montrezl Harrell Clippers’ın oynadığı tabiri caiz ise “çok kollektif” basketbolda fazlasıyla ön plana çıktı. Şu an hali hazırda hem altıncı adam ödülüne hem de MIP’e aday oyunculardan. Aynı şekilde bu sezon playoff kapısını zorlayan, anime karakterlerini andıran tipiyle D’aaron Fox da, Buddy Hield ile beraber bu Kings performansının mimar oyuncularından. Ayrıca sorunlu Pelicans’ta ışıkları yakan oyuncu Randle da hem çok gelişti, hem de inanılmaz maçlar çıkardı. Doğu yakasında ise Oladipo liderliğindeki Pacers’a, Paul George takasıyla gelmiş Sabonis’i, Miami’den Josh Richardson’ı ve Bulls’un atletik çocuğu Lavine’i dışarıda tutmak da olmaz. Fakat bunların hepsinden ayrılan, birçok analist ve yorumcu tarafından çekişmenin iki tarafı olacağı söylenen iki adamımız var. Pascal Siakam ve D’angelo Russell. Bugün ana değerlendirmemizin içinde bulunacağı konu da bu iki oyuncu arasında olacak. Çünkü diğerlerinin zaman zaman formdan düşüşü, sakatlıkları, ve başka konular, bu iki adamın daha favori konuma gelmesine yol açtı.
İlk olarak Pascal Siakam’dan başlamak istiyorum. Kendisi şu an Doğunun tepesinde bulunan 2 takımdan birinin en önemli oyuncularından biri haline geldi. İstatistiksel olarak geçen seneye göre 8.1 sayı, 2.5 ribaund fazla istatistiğe ulaşırken, yüzdesini de 55 gibi çok çok iyi bir rakama taşımış durumda. Rakamsal olarak da çok yol kat etmiş lakin, onun asıl gelişimini sahada yaptıkları ile görmemiz mümkün. Kanat oyuncuları açısından zengin olan Toronto’da ondan beklenenlerin de fazlasını yapıyor Siakam. Öncelikle şutu ve özgüveni bu sezon gayet yerinde. Bu onun hücumda kullanılma konusunda, bir repertuar zenginliği yaşatıyor Raptors’a. Güçlü bir penetreci ve topu yere vurma konusunda hiçbir sıkıntısı yok. Deliciliğini kullanarak, alan açma ya da bitirme konusunda Toronto’ya ciddi avantajlar getirdiğini söylemek mümkün. Ve en önemlisi, gerek Lowry’nin dönemsel düşük formunda, gerek ise yaşanan sakatlık, dinlendirme vb. durumlarında, top yönlendirici olarak gayet iyi seviyelerde olduğunu gördük. Bazen bu konuda sahanın liderliğine bile soyunması onun ne kadar özgüvenli ve özel bir oyuncuya dönüştüğünü bizlere gösteriyor. Aynı zamanda çok iyi bir savunmacı gerek switch sonrası kaldığı uzun eşleşmelerinde, gerek ise kısa ve top yönlendirici oyuncuları dikkatli savunup bezdirmede, çok iyi seviyelerde. Kendisi gelişme göstermekle kalmayıp, başınız sıkıştığında size her şeyi, verimli olarak verebilecek bir androide dönüştüğünü söylemek mümkün. Ve bu Toronto’nun başarısına doğrudan etki ediyor, Kawhi önderliğindeki seviyesini zaten görüyorsunuz.
Gelelim damarlarında buz olan oyuncu D’angelo Russell’a. Geçen sezon Magic Johnson’a göre Los Angeles’ın sıcağı o buzları eritmeye başlamıştı ve ondan beklenen şeyi asla istikrarlı bir şekilde alamadılar. Lakers da dedi ki biz bunu takas edelim, aldıklarımızı da sezon sonu serbest bırakarak Cap kısmında güzel bir yer açalım. Bu sebeple kendisi artık Brooklyn Nets’in oyuncusu oldu. D’angelo Russell’ın temel problemini de bu sayede anlıyoruz ki istikrar. Koçluk hünerlerini de konuşturan Kenny Atkinson, özellikle, LeVert’ün talihsiz sakatlığından sonra, takımın hücum lideri olarak Russell’a ana sorumluluğu vermeyi tercih etti. Kariyerindeki en istikrarlı sezonunu geçiren Russell geçen sezonuna göre maç başına 5 sayı 2 asist şeklinde rakamlarını arttırdı. Onu bu listede güçlü bir aday yapan şeyler ise, takımın tahminin dışındaki başarısı ve All-Star seviyesine çıkan oyunu. Belli düzlüklerde sürekli ayağı takılan, zaman zaman sakatlanan ve iyi dönmeyen Russell klasiklerinden çok farklı bir şekilde, bu sezon devamlılığı iyi ve çok özgüvenli olarak Brooklyn’de belli açılardan bir lider oldu Russell. Ana karar verici ve ana atıcı olarak, bazen yardıma ihtiyaç duysa da, bu görevleri yerine getirdiğine hemfikirizdir diye tahmin ediyorum.
Şimdi diyebilirsiniz Fox, Richardson, Randle’ı vb neden Siakam’ın karşısında görmedin? Takımın iddiasızlığı ve zaman zaman oluşan form düşüklükleri buna bir etken ama ana sebep değil. Bunun sebebi NBA’in bu ödüller konusunda sevdiği şeylerden bir kaçını dile getirmem olacak. Şimdi bu ödüle baktığımızda benim de birçok kişi gibi favorim Siakam. Çünkü kendinden beklenene göre ve geçen seneye bakılınca, daha göz dolduran şeyler ortaya çıkıyor. Lakin Russell’ın bu ödülü alması da beni şaşırtmayacak bir olay olacak. Çünkü Play-off’a kalma ihtimali olan bir takımın lider ve en çok konuşulan All-Star oyuncusu. Ayrıca arkasında da büyük bir hikaye var. 2. sıra seçimi ve bu sezonun en çok konuşulan takımı olan Lakers’ın geçen sene takasladığı oyuncu. Eğer ki Nets playoff yapar ise, eski takım arkadaşlarının aksine kendisi bu arenada boy gösterecek. Büyük beklentiler ile geldiği ligte nihayet kendinden beklenenleri verdiği bu sezon, onun adının diğer saydığımız çoğu insandan daha fazla konuşulmasına sebep oldu.Buna paralel olarak söylemeliyiz ki, aslında medyanın sevdiği bir isim Russell. 2 yıl önce gündemde sık bahsedilen, hakkında sürekli bir şeyler yazılıp çizilen, bir superyıldız adayıydı. Ödül komisyonunun bu tarz olaylardaki kriterlerinden biri başarıdır. Ve kendileri hikayelere ve göz önündeki şeylere de önem verdikleri için, Russell, Siakam hariç diğerlerinden daha çok ön plana çıkmış oluyor. Bir diğer detay da Toronto’nun, Kawhi’nin takımı olması. Bu her açıdan avantaj olsa da belki de Siakam’a ödül konusunda dezavantaj yaratabilir. Lakin böyle bir durumda da Siakam’ın bunu umursayacağı kanaatinde değilim.
Bu kalan bir ayda, ligin başındaki performanslarını terkar sergilerler ve Play-off’a girerler ise, buraya yazmadığım için pişman olacağım bir Fox olacak. Ama her halükarda bence bu sezonun en çok gelişen madeni Siakam. Umarım kendisinin bu işlenip süper yıldız olma sürecini görmeye devam ederiz.