Final Four’da mücadele edecek olan temsilcimiz Anadolu Efes’in EuroLeague Medya Günü’nde biz de yerimizi aldık. Temsilcimizin tecrübeli kaptanı Doğuş Balbay da sorularımızı yanıtlayan isimler arasındaydı. İşte Doğuş Balbay ile gerçekleştirdiğimiz keyifli röportaj:
- Öncelikle tebrik ediyorum. Çok büyük bir başarıya imza attınız. Anadolu Efes ile 8. sezonun ve kulüp olarak 18 yılın ardından Final Four’dasınız. Final Four’da bir Türk takımında oynayacak bir Türk oyuncu olmak sana neler hissettiriyor?
Uzun bir aranın ardından oluşan bir özlem vardı kulübümüzde. Bu özlemi 18 yılın ardından gideriyoruz. Bu, kulübümüz ve bizim açımızdan çok önemli. Tabi ki Türk basketbol tarihi açısından da 2 Türk takımının Final Four’a kalması tarihe altın harflerle yazılacak bir iş. Çok mutluyuz, çok gururluyuz. Orada 2 takımımızla temsil edeceğiz ülkemizi. Zaten 1 takımımızın Finale çıkacağı kesin. Umarım o da biz oluruz.
- Zorlu bir playoff serisinin ardından Final Four’a kaldınız. Sezon başında, aslında Efes’e çok fazla şans verilmiyordu. Ama ne zaman ki Barcelona’yı burada yenip saha avantajını aldınız o zaman çok daha geniş kitlelerce şans verilmeye başlandı. Playoff 2. maçında saha avantajını kaybettiniz. Sonra Barcelona’da zorlu bir atmosfere sahip ev sahibine karşı çok önemli bir galibiyet aldınız. Barcelona serisini genel olarak nasıl değerlendirirsin?
Sorunun ilk kısmına gelecek olursak; evet, çok büyük bir hayal kırıklığıydı geçen sene. Yalnızca 7 galibiyet alarak son sırada bitirdik sezonu. Bir sonraki sezon aramıza katılan oyuncular ile Final Four’a ulaşmamız bizim için çok büyük adım, çok büyük bir başarı. Barcelona serisine gelecek olursak; evet, burada saha avantajını kaybettik ama çok kararlı bir şekilde gittik Barcelona’ya. Zaten hedefimiz deplasmandan en az 1 galibiyet almaktı. Bunu da ilk maçta, oyunu domine ederek aldık. Belki 4. maçta işler istediğimiz kadar iyi gitmedi ama hiçbir zaman kafamızda Final Four’a kalamayacağımıza dair bir soru işareti yoktu. 5. maçta kendi seyircimiz önünde, inanılmaz bir atmosferde galip geldik ve Sinan Erdem’i şenlik yerine çevirdik. Bizim için çok büyük bir mutluluk oldu kendi seyircimiz önünde kutlamak. Nasip bu şekildeymiş.
- Evet, Kaptan senin de dediğin gibi önceki sezon Efes için işler pek de yolunda gitmemişti. Şimdi ise takım Final Four’da. Sence, geçen sezondan bu noktaya gelinmesinde neler etkili oldu?
Söylediğim gibi; 9 yeni oyuncunun takıma dahil olması, koçlarımızın oyuncu seçimlerinde oldukça iyi iş çıkarması bence ana etkenlerden. Çünkü 9 yeni oyuncuyu takıma adapte edip son sıradan Final Four’a ulaşmak kolay bir iş değil açıkçası. Tabi ki oyuncuların kalitesi ve profesyonelliği de ortada. Takıma çok çabuk adapte olup ivme kazandırdılar ve EuroLeague’e deplasman galibiyetleri ile başladık. Birbirimize inancımız, güvencimiz tam olduğu için hedeflerimize ulaşacağımızı kazandığımız maçlardan biliyorduk ve bu hedeflerimize de teker teker ulaştık.
- Peki, senin için sezonun en unutulmaz anı hangisiydi?
Çok geriye gitmeye gerek yok. Barcelona serisinin 5. maçı unutulmaz bir andı benim için. Final Four’a kalmak rüya gibiydi. Hem kendi özelimde hem de takım için uzun zamandır hayalini kurduğumuz bir şeydi. Çünkü 2 kez Final Four’un kapısından döndük. Onun dışında bakacak olursak, Khimki maçındaki son saniye basketim benim için sezonun unutulmazları arasında. Yine, 4 gün içerisinde 2 milli ve 1 de EuroLeague maçına çıkmam benim için unutulmazdı. Çok fazla an sayabilirim ama benim için aralarında en önemlisi Final Four’a kaldığımız Barcelona serisinin 5.maçı oldu.
- Khimki’ye attığın son saniye üçlüğü gerçekten de çok özel bir andı. Maçtan sonra o anları kaç kez izledin?
10-12 defa izlemişimdir. Teker teker her bir oyuncuya baktım. Kim nerede, ne yapıyor… O anda pas verme düşüncem yoktu. O şutu atacağımı çok iyi biliyordum. Her izleyişimde farklı bir şeye baktım. Kendi reaksiyonuma baktım, sürenin ne kadar kaldığına baktım. Çünkü defansa dönmemiz gerektiğinin farkındaydım. Onlarda Alexey Shved gibi bir oyuncu olduğu için hiç belli olmaz. O yüzden onu savunmaya gittim şutu sokar sokmaz. Çok farklı bir duyguydu. Benim için unutulmaz bir an oldu ve takımım adına da önemli bir galibiyet oldu açıkçası.
- Sizinle birlikte Final Four’a kalan bir diğer Türk takımımız da Fenerbahçe. Üstelik Final Four’daki ilk rakibiniz olacaklar. Fenerbahçe ile çok güzel bir rekabet içerisindesiniz ve galibiyetler de karşılıklı alınıyor. Bizi nasıl bir eşleşme bekliyor? Basketbol severler olarak nasıl bir maç izleyeceğimizi öngörüyorsun?
Bence yine çok çekişmeli geçecektir. Fenerbahçe takımı bu atmosferi daha önce yaşamış bir ekip. Belki bunun avantajını kullanmaya çalışacaklardır. Ancak, bu bizim için dezavantaj gibi görünse de biz de bunu avantaja çevirebiliriz. Bizim de daha aç ve istekli bir şekilde oynamamız gerekiyor bu maçta. Bunun bizi daha çok motive etmesi gerekiyor. Önemli olan oraya sağlıklı ve hazır bir şekilde gitmek. 40 dakikalık bir maç ve ucunda EuroLeague finali var. Bunu başarabilecek güçteyiz, inanıyoruz. Bence, basketbolseverler ve Türk basketbol tarihi için güzel bir maç, tarihi bir maç olacak.
- Bireysel oyununa değinecek olursak, artık Avrupa’da Doğuş Balbay savunması diye bir gerçek var. Eminim ki rakip oyuncular da seni görünce tedirgin oluyorlardır. Oyununun savunma kısmını nasıl değerlendirirsin? Fiziksel yapını değerlendirdiğimizde görmeye alışık olduğumuz kısa oyunculardan ayrılıyorsun. Bu enerjini tüm maça nasıl yaymayı başarıyorsun?
Öncelikle teşekkür ediyorum bu düşüncelerinizden dolayı. Ben her zaman kendimi hem fiziksel olarak hem de mental olarak her maça, her antrenmana hazırlamaya çalışıyorum. Tabi ki yaş ilerledikçe vücuduma daha fazla dikkat etmeye çalışıyorum. Süre aldığımda veya almadığımda, her zaman hazır bekleyeme çalışıyorum kenarda. Bunu her zaman söylüyorum; sahaya girdiğimde savunma yapmamam için bir neden yok. Ben artık bunu kendime karakteristik bir özellik olarak katmış durumdayım. Sahada 5 saniye de kalsam, 30 dakika da kalsam her zaman rakip takımın en iyi skorerlerini tutup onları rahatsız ederek kolay sayı atmalarına engel olmak benim ilk görevim zaten. Tüm genç oyunculara da söylüyorum zaten; sahaya girdiğinizde savunma yapmamak için hiçbir nedeniniz yok. Belki o gün hücumsal anlamda ritminizi bulamayabilirsiniz ama müdafaayı her zaman yapabilirsiniz. Benim de görevlerimden birisi bu: rakip takımın en iyi skorerlerini durdurmak. Bu sene de fena bir iş yapmadım. Daha iyisini de yapabilirim ama söylediğim gibi çalışmaya devam ediyorum, gelişmeye devam ediyorum. Daha da iyi olabilirim.
- Savunmana ve fiziksel yapına kolej kariyerinin olumlu bir katkısı olduğunu düşünüyor musun?
Kesinlikle, oradaki çalışmalarımın meyvesini halen alıyorum. Zaten kolejde, Texas Üniversitesi’ndeyken ciddi sakatlıklar geçirmiştim. Onun üzerine de vücuduma çok fazla yükleme yaptım ve şimdi de onun olumlu yanlarını görebiliyorum diyebilirim. Halen oradan öğrendiğim çalışma programlarını uyguluyorum.
- Koç Ergin Ataman hakkında neler söylersin? Daha önce çalıştığın koçlardan onu ayıran noktalar neler?
Ergin Ağabey takıma çok iyi sahip çıkan, takıma nasıl reaksiyon vereceğini çok iyi bilen, tecrübeli bir koç. Bunu zaten kazandığımız zaman da kaybettiğimiz zaman da en iyi şekilde hissettiriyor. Kazandığımız zaman çok daha rahat bir yapısı var. Bizi koruyan bir yapısı var. Kaybettiğimiz zaman da tam tersi reaksiyon göstererek bizim daha iyi olmamız ve hatalarımızı tekrarlamamamız için bizim üzerimize gelen bir koç. O dengeyi çok iyi ayarlayan, tecrübeli bir isim.
- Son bir sorumuz var. Bu soruyu takım arkadaşlarına ve Fenerbahçeli oyunculara da soruyoruz. Sence, Final Four’daki rakibiniz Fenerbahçe’yi tek maçta elemek mi yoksa 5 ya da 7 maçlık bir seride elemek mi daha zor?
Saha avantajının olacağı bir seriden bahsederseniz, Ataşehir’de güçlü bir taraftar topluluğu var. 5-7 maç üzerinden Fenerbahçe’yi yenmek daha zordur. Tek maçta daha kolaydır diye düşünüyorum.
Kaptan Doğuş Balbay’a içten cevaplarından dolayı teşekkür ediyoruz, kendisine ve takımına Final Four’da başarılar diliyoruz.
