Toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve basketbol… Bu beşinin arasındaki bağlantıyı bulmak pek zor iş değil aslında. Hayatımızın her yerinde kullandığımız bu işlemler ve sayılar basketbolda da bir hayli kullanılmakta. Hatta bu işi bir ileri seviyeye götürüp bir bilim dalı haline getirip basketbolu sadece rakamlar üzerinden değerlendiren kişiler ve bu kişilerin yetiştiği okullar bile var. Fakat bizler basketbolu bir spor olduğu için seviyoruz. Ama yine de rakamlarda bu işin içinde olmalı ve gerektiğinde değerlendirilmeli diyorsanız sizlere birkaç önemli parametreden bahsetmek istiyorum.
İlk önce istatistik nedir bunu tanımlamak gerekir ki tüm bu rakamların amacı neymiş daha iyi anlamamıza yardımcı olur. İstatistik, bir sonuç çıkarmak için verileri yöntemli bir biçimde toplayıp sayı olarak belirtme işi. Bu çeviri Türk Dil Kurumu’nun sitesindeki istatistik ile ilgili açıklaması. Yani buradaki sayılar ve işlemler bize takımların maçını izlemesek bile bize küçükte olsa bir bilgi verebilir.Peki, hangi istatistiklere bakılmalı? Bu sorunun cevabını da hemen verelim.
Basketboldaki temel istatistik tabii ki de takımların isabet yüzdeleri. Takımların maçlarda attıkları iki sayılık ve üç sayılık şutların yüzdesinin yüksek olması maçın kazanılmasında önemli bir etken. Aynı zamanda boyalı alanda ve serbest atışlardaki isabet yüzdesi ise skora katkı sağlayan diğer önemli yüzdeler. Bunlar basketbol için bilinen temel istatistikler. Fakat asıl bu işi bir bilim dalı yapan temel ve en çok kullanılan istatistikler neler onlara geçmekte fayda var.
1-DRtg ve ORtg (Hücum ve Savunma Ratingleri)
Basketbolun içine Dean Oliver’ın 2004 yılında yazdığı“Basketboll on Paper” kitabı ile giren bu iki önemli istatistik son zamanlarda sıkça duymakta olduğumuz kelimelerin başında gelmektedir. Temel anlamda takımlar ve oyuncular için yapılabilen bu istatistikler, yüz pozisyonda oyuncuların veya takımların kaç sayı bulabileceğini göstermektedir. Hesaplanma biçimi söylendiği kadar kolay olmasa bile bunu en temel hale indirgenmiş hali;“ORtg=100*(Takımların Bulduğu Sayı)/ Pozisyon” veya savunma için “Deff Rtg=100*(Rakip Takımın Bulduğu Sayı)/Pozisyon”şeklinde hesaplanarak bulunmaktadır. Takımların saha içinde etkinliği hakkında bize en fazla yardımcı olan istatistiklerin başında gelen bu değerlerde, görüldüğü üzere en önemli parametre takımların az pozisyonda ne kadar çok sayı bulduğudur.
Fakat bu formülün bağımlı olduğu değişkenler bir hayli fazla. Bu değişkenlerden birkaç tanesini söylemek gerekirse;kaçırılan atışlar, kaçırılan serbest atışlar, yapılan top kayıpları ve hatta yapılan asistler şeklinde örnek olarak verebiliriz.Diğer bir ifade ile oyuncuların saha içinde yaptığı her olumlu ve olumsuz hareket bu değerleri etkilemektedir.
İşin daha ilginç tarafı ise sadece saha içinde topla yapılan istatistikler değil aynı zamanda takımlarda bulunan oyuncuların fiziksel durumları ya da oyuna nasıl katkı sağladıkları da bu parametreyi etkilemektedir. Örnek olarak Dean Oliver’ın kitabında belirttiği saha yüzdesi şeklinde adlandırabileceğimiz “Floor Percentage” denilen oran,oyuncuların saha içinde aslında nasıl sayı ürettiklerini gösteren bir parametre.
Şöyle ki, eskilerden örnek verecek olursak, Shaquille O’Neal oynadığı dönemde saha içinde fiziksel olarak diğer oyunculara göre büyük bir üstünlük sağlamıştı ve bu üstünlük oynadığı takımlarda ribauntlara ve boyalı alan etkinliğine yansımaktaydı. Bunun sonucu olarak da oynadığı takımdaki saha yüzdesini yani “FloorPercentage” oranını bir hayli arttırmaktaydı. Fakat şut açısından takıma neredeyse yok denecek kadar katkı veren O’Neal aynı zamanda takımının hücum rating’ini de düşürmekteydi. Diğer bir taraftan Reggie Miller gibi üç sayı isabeti yüksek olan oyuncular ise tam tersi olarak saha yüzdesini azaltmakta fakat hücum ratinglerini arttırmaktaydı. Buradan çıkaracağımız önemli sonuçlardan biri ise artık basketbolda bileşik oyuncuların yani skora katkı verebilecek her özelliği bulunan oyuncuların ne kadar önemli bir yer teşkil ettiğidir.
2-Possesion(Topa Sahip Olma Sayısı)
Takımların maç boyunca topla oynadıkları süre içerisinde sayı buldukları, top kayıpları veya faul yaptıkları ana kadar topun ne kadar süre de takımda kaldığını gösteren bir parametredir. Bu parametre doğrudan takımların hücum ratinglerini etkilemektedir. Fakat takımların aldıkları hücum ribauntları bu parametreyi etkilememektedir. Çünkü hücum ribauntları bu istatistik için yeni pozisyon değil aynı pozisyonun süresini uzatmak olarak kabul edilmektedir.
Buradaki olumsuz olarak etkileyebilecek en önemli parametreler takımların yaptıkları top kaybı, maç başına yaptıkları hücum faulleri ve isabetsiz şutlardır. Örnek olarak takımda top yönlendirici olan oyuncu, takımın topa sahip olduğu sürenin yarısı kadar sahip olup kullandığı atışlarda ise yüzde 50’den az isabet sağlıyorsa top kayıplarından dolayı takımı daha az topla oynayacaktır bu da hücum ratinglerini düşmesine yol açmaktadır. Bu sayede koçlar topu en fazla kullanan oyuncuyu daha fazla pas atmaya yönlendirecek ve hatta değişik hücum setleri oluşturacaktır. Bu da gösteriyor ki sadece oyuncuların değil koçlarında saha içinde elindeki malzemeye göre en yüksek verimi hangi şekilde ve nasıl oynatması gerektiğinin önemini göstermektedir.
3-Pace (Tempo)
“PaceFactor” olarak adlandırılan bu istatistik ise son dönemlerde basketbol terimlerine giren kelimelerden biri. Temel olarak takımların veya oyuncuların 48 dakika da ürettikleri pozisyon olarak adlandırılmaktadır. Bu istatistiğin hesaplanması ise,48*( Takımın Elde Ettiği Pozisyon Sayısı+ Rakip Takımın Elde EttiğiPozisyon Sayısı)/(2*(Takımdaki Tüm Oyuncuların Aldığı Sürelerin Toplamı)) şeklinde olmaktadır. Aynı şekilde takımın elde ettiği pozisyon sayısı yerine oyuncuların top kullandığı sayı yazılarak oyuncu bazında da hesaplanabilir.
Bu parametrenin en önemli tarafı ise, her takımın oyun tarzları farklı olduğundan dolayı bu oyun tarzlarını tek bir değişkene indirgeyerek takımların birbiriyle karşılaştırılmasında yardımcı olur. Örneğin,kimi takım set hücumlarını tercih ederken kimi takım ise geçiş hücumlarını veya tempo hücumunu tercih etmekte. Yani takımların tempo faktörü tercih edilen oyunlara göre değişmektedir.Fakat bu parametre ile takımların oyun anlayışları ne kadar farklı olsa da tek bir parametre ile kolayca karşılaştırılabilir.
4-Efektif şut yüzdesi(Effecti ve Field Gold Percentage):
Son zamanlarda tartışılan konulardan biri de üç sayılık atışların basketbol anlayışına aykırı olduğu. GreggP opovich’te geçen haftalarda yaptığı açıklamalarla bu konudaki fikrini net bir şekilde belli etmişti. Fakat üç sayılık atışların bu oyunda etkisinin büyük olduğu bir gerçek ve bu istatistiksel olarak kanıtlanmış.
Şut yüzdesinden farklı olarak efektif diye adlandırılmasının sebebi ise bahsettiğimiz gibi üç sayılık isabetlerinde bu yüzdenin hesaplanmasına katılmasından dolayı. eFG%=( AtışYüzdesi+(0.5x 3 sayılık isabet sayısı)/ şut deneme sayısı) şeklindehesaplanan bu istatistikte üç sayılık atışların maça verdiği katsayı 0.5 olarak alınmasının sebebi ise oyuna katkısının 1.5 kat daha fazla olduğu kabul edilmesindolayıdır. Bu da üç sayılık isabetlerin oyun açısından önemi gösteren bir başka etken diyebiliriz.
Örnek olarak “Hall of Fame” oyunculardan birbirine zıt iki oyuncuyu karşılaştıralım (Bu arada eski oyuncuları tercih etmemizin sebebi ise oynadıkları dönemde pek izleme şansı bulamadığımız oyuncular olması ve istatistiklerin doğrulunu kanıtlamak olduğunu belirtmek istiyorum) . 8 kez All-Star seçilmiş BobL einer kariyeri boyunca neredeyse hiç dış şut kullanmamış. Fakat pota altından ve boyalı alanda döneminden önemli isimlerden biri olduğu istatistiklerinden gözüküyor. Oynadığı 16 yılda elde ettiği efektif şut yüzdesi ise yüzde 51.4 olarak gözüküyor.
Tam tersi olarak ise Bob Leiner gibi “Hall of Fame” olan ve herkesin yakından tanıdığı Reggie Miller ise oynadığı dönemde özellikle üç sayı isabetinde önemli bir yüzde yakalamıştı. Fakat aynı şeyi pota altındaki etkinliği için söylemek zor. Yine de Miller’iın efektif şut yüzdesine baktığımızda ise yüzde 54.4 olarak gözüküyor. Buradan da anlaşılacağı üzere üç sayılık isabetler oyuncuların sahadaki etkinliğine doğrudan bir etkisi vardır.Oyuna sadece bireysel olarak değil aynı zamanda takıma daha fazla pozisyon kazandıran üç sayılık isabetler, daha fazla pozisyon üretilmesine de olanak sağlamaktadır.
Akın Türkmen