Fenerbahçe Alagöz Holding’in Avrupa şampiyonluğunu bu başlıktan daha iyi özetleyen bir kelime bulamadım. Sarı-lacivertliler, final maçını baştan sona domine ederek tarihi bir performans sergiledi. Fenerbahçe, karşılaşma boyunca hücumda topu çok iyi paylaşıp en doğru oyuncuyu buldu. Hem set aksiyonlarında, hem de geçiş oyunlarında Ç.B.K Mersin’e karşı bariz üstünlük sağladı. Savunmada da son derece agresif ve sert bir Fenerbahçe izledik. Topa baskıda ve yardım rotasyonlarında sürekli aktif, sürekli konsantre bir Fenerbahçe vardı. Breanna Stewart’ın EuroLeague tarihine geçen olağanüstü skor performansı da Fenerbahçe’nin zafere giden yolunu epey kısalttı.
Fenerbahçe’nin kadın basketbolunda elde ettiği bu görkemli başarı aslında uzun vadeli bir planlamanın eseri. Fenerbahçe, 2012’den bu yana tam 9 defa EuroLeague’de Final Four’a kaldı, bunların beşinde de final oynadı. Ve nihayet, yıllardır özlemini duyduğu kupaya bu sezon ulaştı. Dolayısıyla 10 seneyi aşkın zamandır Fenerbahçe’nin kadın basketbol şubesine emek veren tüm idari ve teknik personelini kutlamamız gerekiyor. 2012’den günümüze kadar Final Four aşamasında edinilen acı tecrübeler ve kaybedilen finallerin üzüntüsü olmasaydı belki de bugünkü şampiyonluk böylesine anlamlı ve değerli olmayacaktı. Fenerbahçe’nin erkek ve kadın basketbolunda EuroLeague’i kazanarak bir ilki gerçekleştirdiğini de unutmayalım.
Fenerbahçe’nin finaldeki rakibi Ç.B.K. Mersin’i de tebrik etmek lâzım. Çukurova temsilcisi ilk defa Final Four oynadığı EuroLeague’de finale yükseldi. 2017’de kurulan bir organizasyonun bu kadar kısa süre içinde Avrupa’nın elit takımlarının arasına girmesi gerçekten takdire şayan. Bu sezon kadın basketbolu için altın sezon oldu. İki Türk takımı EuroLeague’de final oynadı. Galatasaray, daha önce 2 defa kazandığı EuroCup’ta bir kere daha finale çıktı. Kadınların sayısız trajediye maruz kaldığı bir coğrafyada kadın sporcuların uluslararası platformda başarılı olması, sportif açıdan hepimizi gururlandırdığı gibi daha aydınlık günlerin de müjdecisi olacak.