Huzurlarınızda Stephen “Baby-Faced Assassin” Curry

Huzurlarınızda Stephen "Baby-Faced Assassins

Basketbol denildiğinde ve konu sayı yaratmak olduğunda akla gelen birkaç yöntem var. Faul atışından yararlanabilir, turnike atabilir ve hatta hatta şut sokabilirsiniz. Bunlar içerisinde skoru açısından hepsinden kıymetli olan bir yöntem var. Yayın gerisinden atılan o şut, tüm oyunun kaderini etkilemek açısından bulunan sayıların en özeli olabilir.

Tam 42 yıldır, oyuncular üçlük çizgisinin gerisinden sayı bulmak için resmen birbirleriyle yarışıyorlar ve hatta her yıl buna adanmış bir yarışma bile gerçekleştiriliyor . Tarih çok büyük şutörler gördü. Reggie Miller, Michael Redd ve Kyle Korver kendi jenerasyonlarını şut atmak konusunda cesaretlendirmiş de olsalar genç bir çocuğun 2009 yılında NBA sahasına adım atmasıyla birlikte bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Takvimler 2009 yılını gösterdiğinde Golden State Warriors, ikinci nesil Curry diyebileceğimiz, eski NBA oyuncusu Dell Curry’nin büyük oğlu, Stephen Curry’i 7. sıradan seçti. Açıkçası kendileri bile bu seçimi yaparken NBA üzerinde bu şekilde bir etki yaratabileceklerini belki de düşünmüyorlardı.

Steph iyi bir şutördü, kolej hayatında da bunu gösteriyordu ama 1.91’lik boyu ve 80 kilodan biraz fazla oluşu o dönemde ‘’size’’ kavramına önem veren takım yetkililerinin kafasında soru işareti yaratıyordu. Belki de ilk sıralardan değil de 7. sıradan seçilmesinin en büyük nedenlerinden birisi de buydu.

İlk yıllarında yaşadığı sakatlıklar ve takımın yapılanma aşamasında olmasına rağmen iyi performanslar sergileyerek izleyenlere resmen geleceğin habercisi niteliğinde kesitler gösteriyordu. Bu dönemde kendisine katılan takım arkadaşları Klay Thompson ve Draymond Green ile harika bir maceranın ilk adımlarını da bu dönemde attılar diyebiliriz.

Takvimler 2014-2015 yılını gösterdiğinde Steph artık bambaşka bir oyuncuydu. Sahadaki duruşu, takımı üzerinde yarattığı etki ve rakiplerine verdiği korku çok farklı bir boyuta ulaşmıştı. Bu durumu ise normal sezon sonunda MVP ödülü ile taçlandırmıştı. Ligi kuşkusuz şekilde domine eden LeBron ve arkadaşlarını 2015 sezonu sonunda finallerde 4-2 ile geçtiler ve tam 40 yıl sonra Golden State’e özlenilen şampiyonluğu getirmişlerdi.

Yıl 2016’yı gösterdiğinde kimse bu takımın daha ileriye gidebileceğini düşünmemişti. Sezon ilerledikçe her şey çok farklı bir görüntü almaya başladı. Steph önderliğindeki takım, söz yerindeyse yenilmiyordu. O dönemden önce Michael Jordan’ın bir oyun videosunda yayınlanan ‘’en iyi şampiyonluğum’’ diye nitelendirdiği 72 galibiyetlik normal sezon birinciliği, kırılamaz bir rekor olarak görülen başarısı, yılın sonuna geldiğimizde 73 galibiyetle yenilenmiş ve herkesi hayretler içerisinde bırakmıştı. Tabii ki bunun en büyük mimarı Steph Curry’den başkası değildi. Bu sezonda Steph tam 30 sayı ve %45 gibi akıl almaz bir üçlük yüzdesiyle sezonu tamamladı. Herkes şampiyon olmalarını beklerken ezeli rakibi Lebron James ve arkadaşlarına 3-1 önde olmalarına rağmen 4-3’lük akıl almaz bir mağlubiyetle sezonu tamamladılar. Herkes onun için en iyi sezonun şampiyonluk gelmemesine rağmen bu olduğunu söyledi ve bundan daha iyisi gelmez diye yorumladı.

Steph, bu düşüncelerden sonra 2021-2022 yılı öncesinde 2 şampiyonluk daha yaşadı ama bu şampiyonluklar o dönemde Kevin Durant’in takıma katılması sebebiyle çok büyük tartışmalara sebep oldu.

Yıl 2021’i gösterdiğinde ve 2021-2022 sezonu başladığında kuşkusuz kimse GSW için şampiyon olabilir şeklinde açıklamalarda bulunmuyordu. Sezon başladığında ve ilk 15 maç tamamlandığında herkesin söylediği tek bir şey vardı, bu takım NBA tarihinde görülmüş en eğlenceli basketbolu oynuyordu. Onlar için yeni nesil Harlem yakıştırması bile yapılabilirdi çünkü takımın yerinde durmuyor oluşu, birbirine sahip çıkışı ve resmen bir kolej ortamının yaratışmış olması insanları bunu düşünmeye sevk ediyordu. Normal sezon tamamlandığında GSW batı konferansında 3. sıradaydı. Bu yazıyı hazırlayan ben dahil kimse onların 4 maçlık seride rakiplerini yenemeyeceğini düşünüyordu ama herkesin atladığı bir nokta vardı ve o nokta Stephen “Baby-Faced Assassin” Curry’den başkası değildi.

İlk rakipleri normal sezonun MVP’si Nikola Jokic ve arkadaşlarıydı. Steph ve arkadaşları bu seriyi 4-1 gibi net bir skorla geçtiler. Bu seride Steph %40 üçlük oranı ve 28 sayı ortalamayla seriyi tamamladı. Yayın gerisinde o kadar hareketliydi ki Denver kaç oyuncuyla onu savundu analistler bile saymak için birkaç günlerini harcamış olabilirler.

Konferans Yarı Finali’nde rakipleri genç yetenek Ja Morant’ın takımı Memphis Grizzlies’ti.

Gençlikleri sebebiyle Memphis’i favori gösterenlerin sayısı azımsanamayacak boyuttaydı ama bu kişilerin yine unuttukları kişi Steph Curry’den başkası değildi. 30 sayı ortalamayla bitirdi seriyi ama ne seriydi. %50 gibi saçmalık seviyesinde bir yüzdeyle üç sayılık isabet buldu seri boyunca. Tüm Memphis oyuncuları 1 kere savunmayı denemiştir kendisini ama başarılı olamadılar. Seri 4-2 ile sonuçlandı.

Daha sonrasında Luka Doncic ve Dallas Mavericks ile eşleştiler ve bu eşleşme de nispeten daha kolay diyebileceğimiz bir şekilde 4-1 ile sonuçlandı.

Finale geldiğimizde karşılarında başarıya aç ve bu senenin kendi seneleri olduğuna inanan Boston Celtics ile eşleştiler. Boston’un önderliğini, merhum Kobe Bryant’ın genç öğrencilerinden olan Jason Tatum yapıyordu. Ona Marcus Smart ve Jalen Brown eşlik ediyorlardı. Belki de Steph için olabilecek en ters eşleşme diye nitelendirebileceğimiz takım, tam olarak şampiyonlukla arasında duruyordu.

Bu dünya üzerinde, eğer basketbol sahasındaysanız ve şu sahneyle karşılaştıysanız kendi sağlığınız açısından camı kırmanız gereken bazı durumlar var. Bunlardan bazılarını örnek verecek olursak, maske takmış LeBron, çenesi dışarı çıkmış Kobe, yumruğunu sıkmış Jordan ve şampiyonluğu kafasına takmış şekilde yayın gerisinde topu eline alan Stephen Curry.

Boston ilk maçı kazandığında herkes onların şampiyonluğu kazanacağından artık daha da emindi ama herkes 1.91 boyundaki devin %50 üçlük isabetiyle, yeri geldiğinde 3 kişinin savunmasından kurtulup 30 sayı ortalamayla oynayabileceğini unutuyordu… Curry her topu eline aldığında 2 bazen 3 kişiyi üzerinde görüyorduk ama o topla dans edercesine Boston’lu oyuncuların başını döndürüyordu. Seri bittiğinde durum 4-2’ydi ve sahada herkesin ayakta alkışladığı tek bir kişi vardı. Huzurlarınızda Stephen “Baby-Faced Assassin” Curry.

Alican Ülker

NBA\'de Günün Sonuçları ve Maç Programı
NBA maç sonuçları ve TV programı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz