Michael Schumacher; 1991’de ünlü Spa-Francorchamps pistinde Jordan takımı için ilk yarışına çıktığında adı sanı duyulmamış, genç bir pilottu. Ama çok özel bir pilot olduğunu kısa sürede tüm dünyaya kanıtlayacaktı.
Şampiyonluk Öncesi Dönem
Daha önce hiç yarışmadığı Spa’daki sırlama turlarında deneyimli takım arkadaşı Andrea de Cesaris’i sıralama turlarında geçen Schumacher, hemen kumaşını belli etti ve Benetton’un yarış pilotu oldu. 1991 yılı çok parlak geçmese de Spa pisti, 1992’de yine Schumacher’in yüzüne gülecekti. Hakkında “Açık ara en sevdiğim pist” dediği tarihi pistte dönemin büyük pilotları Mansell ve Senna’nın önünde ilk galibiyetini alan Schumi seneyi de pilotlar sıralamasında 3. bitirerek gelecek için umut vaat etti.
1993 sezonu da 1992’den çok farklı geçmedi. Williams’ın dominasyonu devam ediyor, Schumacher de aracı B193’ten maksimum verimi alıp en azından düzenli bir şekilde podyuma çıkmayı başarıyordu. Sene sonunda Portekiz GP’de koleksiyonuna bir yarış galibiyeti daha eklemeyi başaran Alman pilot, sezonu 4. sırada tamamladı. Michael Schumacher gümbür gümbür geliyor, F1 kariyerini şampiyonluklarla süsleyeceğinin sinyallerini veriyordu. Bu şampiyonlukların ilki, çok da uzakta değildi.
Şampiyonluk Yılları
1994 sezonu, F1’in en karanlık sezonlarından biriydi. Ayrton Senna ve Roland Ratzenberger’i kaybettiğimiz Imola GP’nin düzenlendiği yıl olan ‘94, hâlâ F1 hayranları tarafından hüzünle anılır. Bu acı dolu sezon Michael Schumacher açısından baktığımızdaysa çok özel ve önemliydi. Seneye çok hızlı bir başlangıç yapan Schumi, ilk 7 yarışın 6’sını kazandı ve şampiyonluk yolunda çok önemli bir adım atmış oldu. Senenin geri kalanında temposu düşse de son yarış olan Avustralya GP’sine genel klasmanda rakibi Damon Hill’in önünde girdi. Hill’le beraber yarışı tamamlayamazsa şampiyon olacağını bilen Schumacher, yarışta “yanlışlıkla” Hill’e çarptı. Bu sonuçla beraber ilk şampiyonluğunu kazanan Alman pilotun tarih yazacağı hikayesi, sportmenlik dışı bir hareketle olsa da gerçek anlamda başladı.
1995 yılıysa Benetton ve Schumacher için biraz daha rahattı. Schumi’nin eşsiz pilotluk yetenekleriyle beraber rakipleri Williams’ı ekarte eden ekip, ilk ve tek takımlar şampiyonluğunu kazandı. Sürprize taviz vermeyen Schumacher ise 9 galibiyet alarak Mansell’in 1992 sezonunda kırdığı bir sezonda en çok yarış kazanma rekorunu egale ederek şampiyon oldu.
Michael Schumacher, bu sonuçtan sonra uzun süredir aradığı başarıyı bulamayan Ferrari’ye katılmaya karar verdi. Benetton takımı ise 2001’e kadar F1’de yarışmayı sürdürdü, o yılın sonunda Renault’ya satıldı. Ancak F1 hayranları tarafından asla unutulmadı çünkü Schumacher’e daha hiçbir şeyken yarışma şansı sunan bu takım; onu 2 kez Dünya Şampiyonu bir pilota dönüştürdü. Mavi-yeşil renkleriyle Benetton tulumu içindeki Schumi, sonsuza dek unutulmayacak.
Berkin Özdal