Amerika’da Kolej Futbolu dendiğinde adeta hayat durur. Gerek üniversitesi, gerek şehri bu takımlarına sahip çıkarlar ve büyük bir destek verirler. Amerika topraklarındaki en ateşli spor müsabakalarını sıralamak isterseniz başı çeken şeylerden biri kolej futbolu olur şüphesiz. Oyuncuları kahramanlaştıran, inanılmaz bir rekabete sokan ve hayata hazırlayan bu spor, bir okul aktivitesinden çok daha fazlası. Bu yazıda da buralarda efsaneleşmiş bir savaşçıyı konu alacağız. Saha içinde ve saha dışında mücadeleyi hiçbir zaman bırakmayan Pittsburgh’un bir evladını; James Conner’ı.
Pensilvanya’da doğup büyüyen Conner, futbola da bu topraklarda başladı. Lisede hem Running Back hem de Defensive End olarak oynadığı McDowell High School’da, 3. yılında 1600 yard alarak 26 touchdown ile üniversitelerin dikkatini fazlasıyla çekmeyi başardı. Ama o tercihini kendi memleketinin takımı olan Pittsburgh Panthers’ten yana kullandı. Buradaki ilk yılında, okuldaki rekorların bazılarını kırarak onları Little Ceasers Bowl Game’de şampiyonluğa taşıdı. İlk sene işler güzel gitmişti ama Conner’ın ikinci sene canavara dönüşeceğini kimse tahmin etmiyordu. 2. yılında 13 maçta 1765 yard alarak 26 touchdowna imza attı ve kulüp tarihine kırılması çok zor bir rekor bıraktı. Bu inanılmaz performansı onun sadece Pensilvanya’da değil, sınırları aşarak tüm ülkede ünlü olmasını sağladı. O sezon ACC Player Of The Year ödülüne layık görüldü ve All-American First Team’e seçildi. Ülke çapında, nadir seviyedeki yeteneklerden biri olduğu böylelikle tescillenmiş oldu. Bu yard ve touchdown makinesi, bütün şehrin kahramanlarından biri olmuş, daha 2. yılında bir Steelers oyuncusu olması için her türlü hamlenin yapılacağı belirtilmişti. 3. yılında daha açılış maçındayken, MCL sakatlığından ötürü sahayı terk etmek zorunda kaldı. 2 TD yaptığı maç, 3. yılının ilk ve son maçı olarak kaldı. Sakatlığı tedavi edilirken sık sık hastalanıyor, ve halsiz düşüyordu Conner. Kulüp doktoru bu durumdan şüphelendi ve onu bazı testlere tabii tuttu. Ve şüphelerinde haklı çıktığını anladı. James Conner’a Hodgkin’s Lenfoma denilen, bağışıklık sistemini ve yaşam kalitesini inanılmaz etkileyen, ölümcül kanserlerden birinin teşhisi konuldu. Sadece çevresini ve takımı değil, bütün şehri, hatta Amerika’daki sevenlerini de üzen bu talihsiz olaydan sonra bırakın futbol oynamasını, rutin hayatına devam edebileceği dahi şüpheliydi. Bu durumu ona sorduklarında ise “tekrardan futbol oynayacağım ve bu şehre hizmet etmeye devam edeceğim” diyordu. Bunu kendine motivasyon kaynağı belirtiyor ve moralini yüksek tutuyordu. Lenf kanseri gibi bağışıklığı etkileyen bir kanserden eğer kurtulsan bile bu senin vücuduna, kas yapına zarar vereceği için profesyonel spora dönmek, oldukça zor bir iş. Ama James Conner’ın kendine olan inancı, insanların kafasında “acaba?” sorusunu sordurtmaya başlamıştı. Ve nihayet Mayıs 2016’da insanların içini rahatlatacak haberi twitterdan paylaştı Conner. “Artık kanser değilim”.
Sadece kanseri yenmekle kalmamıştı, o kısa sürede vücudunu, hastalık sürecinde hiç kaybetmediği motivasyonuyla yenilemiş ve eski gücüne kavuşmuştu. 2016 sezonunun açılış maçında Villanova karşısında kanserden sonra ilk kez sahaya çıkıp bir de touchdown yapan Conner, insanlara bu hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını göstermiş ve herkesin gönlünü fethetmişti. 4. yılını da 1000 yardı geçerek 16 touchdown ile bitirdi ve tekrardan All American First Team’e seçilme başarısı gösterdi. 2016’nın sonunda bir yıl okuyamamasına rağmen drafta gireceğini açıklayarak okulu terk etti. 2017 NFL draftında doğduğu, büyüdüğü ve artık evladı olduğu Pittsburgh’un Steelers takımına 105. sıradan seçildi. Burada Leveon Bell’in arkasında geçirdiği bir sezonda hiç touchdown yapamasa da zaman zaman koşu oyunlarında sahadaydı. Bu sezon Steelers’ın Starting RB’i Leveon Bell sakatlanınca takımın ilk RB’i olarak kadroya alındı. Bu fırsatı tahmin edilenden çok daha iyi değerlendiren James Conner, 771 yard alarak 10 touchdown yaptı. Koşu oyunlarında ligin 26.sı olan Steelers, onu kısa pas oyunlarında da aktif şekilde kullanıyor. Saha dışında da kanserle savaşan sivil toplum örgütlerine yardım ediyor ve onlara maddi manevi destek oluyor. Umarız onun keyifli oyununa ve figür olarak insanlara ilham kaynağı oluşuna uzun yıllar şahit oluruz. Şüphesiz saha içinde ve saha dışında yaptığı touchdownlar, onu futbol tarihinde bir yerlere koydu bile.
