Uzun yıllardır NBA’de en çok tartışılan konulardan birisi “sadakat” olmuştur. Bir takım ile uzun yıllar geçiren oyuncular her zaman izleyici tarafından başka tutulur. Günden güne büyüyen ve artık sınırları belli olmayan bu NBA düzeninde sadakat ne kadar olur ?
Aslında sadakat konusunun uzun yıllar sonra açılması 2010 yazında olmuş olabilir. Doğduğu büyüdüğü şehrin takımı tarafından draft edilen LeBron James hiç hoş karşılanmayan bir şekilde başka bir takıma gitmişti. Sporcuların bu kadar büyük bir düzende bu kadar büyük paraların içinde “bu iş profesyonel bir şey” dediklerini bir çok kez duyduk. Her sporun içinde olduğu gibi basketbolun içinde de büyük hikayeler vardır. Bu hikayelere en çok yakışan olgulardan birisi de sadakat desek yanlış olmaz.
Sporun genelinde takımlar çoğu zaman oyunculardan daha önemlidir. Zaman zaman belli jenerasyonlarda öyle isimler gelir ki taraftar ile aralarında başka bağlar oluşturur. Yıllar geçtikçe de oyuncuyu başka bir takımla izlemekten rahatsızlık duyar. NBA’in yükselişinden beri bazı oyuncular ile bazı takımların kaderi ayrılmadı. Takımıyla özdeşleşen ve büyük rekabetleri doğuran isimler ortaya çıktı. Örneğin Magic Johnson’ı Lakers forması dışında hayal edebiliyor musunuz ? . Veya Magic’in en büyük rakibi Larry Bird’ü başka bir formada kim hayal edebilir ki ?. Eski zamanların alışkanlıklarıyla iyice paranın , şöhretin hükmettiği bu düzen de sadakat pek mümkün gözükmüyor. Takımların ellerini rahatlatacağı durumlarda artık “FA player” dediğimiz oyuncular bile takımlarından ayrılabiliyor veya takım tarafından takaslanabiliyor. Bunun son örneğini Toronto Raptors ve Demar DeRozan ilişkisinde görebiliriz.
Oyuncular artık başarının peşinde başka takımlara gitmekten korkmuyorlar. Bir takımlar uzun yıllar geçirmek eskisi kadar değerli değil. Kendi yaşamları için , gelecekleri için , başarıları için bir başka şehre yol almak onlara bir sorun teşkil etmiyor. En son ligin en iyi uzunu denebilecek Demarcus Cousins Golden State Warriors yolunu tuttu. Tek senelik sözleşme de DMC 5 milyon dolar gibi bir para kazanacak. Bakıldığın da DMC o parayı özel hayatında tek senede harcıyor bile olabilir. Ama değişen düzen de artık para değil başarının derdinde oyuncular .Takım-Oyuncu ikileminde artık her iki tarafta ağırlıklı olarak kendini düşünüyor. Kevın Durant örneğinde gördüğümüz gibi ligin en iyi 2-3 oyuncusuyken bile son şampiyona gidebiliyorlar. Çünkü inanılmaz büyüyen bir markaları , şöhretleri veya büyük bir ekonomileri var. Bunun yanı sıra üzerlerinde çok büyük bir baskıyla ve beklentiyle yaşıyorlar. Bu yüzden başarı için yer değiştirmek bu işin “profesyonellik” kısmı .
Bazı oyuncular öyle bir büyüyor ki takım taraftarlığından daha çok oyuncu taraftarlığı çıkıyor ortaya. LeBron James bu yaz üçüncü takımına gitti. Kendi kariyeri için , yaşam tarzı için , ailesi için bir çok sebepten dolayı Amerika’nın en güzel ve en büyük ekonomilerinden Los Angeles’a gitti. Bir önceki ayrılığı gibi olmadı bu sefer ki gidişi. Borcunu ödeyen ve 52 yıl sonra şehrine şampiyonluk getirdikten sonra başka bir maceraya atıldı. Ve bu macera içinde Lakers’ın beklentileri LeBron’un takımdan beklediklerinden daha fazla. Çünkü saha içinde halen daha ligin en iyi oyuncusu. Ve Lakers çok büyük bir marka bile olsa LeBron’da artık devasa bir marka haline geldi. Belki de bu birlikteliğin en önemli konusu budur.
Artık ligde uzun yıllar tek takımla geçiren isimler yok. Bu kadar değişimin gerçekleştiği yerde Dallas Mavericks Dirk Nowitzki ile sözleşme yeniledi ve Dirk 21 yıl üst üste Mavs forması giyerek rekoru Kobe Bryant’tan aldı. Bir daha böyle uzun soluklu bir macera görür müyüz bilemem ama sadakat’ın değeri her dönem düşecek gibi gözüküyor.
Efe Yamanlar