OKC’de kalma kararı vererek bu yaz herkesi şaşırtan Paul George, bu durumla ilgili bence haddini aşan bir açıklama yapmış. “LA beni sinirlendirdi” demiş. Kendisi ve açıklamasıyla ilgili bir yazı yazmamak mümkün mü?
Tamam sen bir süperstarsın da bu ne egodur be kardeşim? Koskoca Lakers ve onun efsanevi yöneticisi Magic Johnson’ın işi gücü yok senin kapında yatacaklar öyle mi? Saçmalık. PG demiş ki: “Magic’e bir toplantı vermedim. Bunu yaparken OKC’de bir şansım daha olduğunu biliyordum. Olayı uzatmak ve insanların vaktini boşa harcamak istemedim.”
Şimdi biraz eski defterleri açalım. Senin ne derecede bir Lakers hayranı olduğunu cümle alem biliyor. Bildiğim kadarıyla ailesi halen LA’de yaşıyor ve PG’nin odasına dokunmamışlar. O videoya YouTube üzerinden kolayca erişebilirsiniz. Odasında her yer Lakers bayrakları ve ürünleriyle dolu. Tek ama tek idolü olan Kobe’nin bir sürü forması ve posteri duvarda asılı duruyor. Kariyerine başlarken 24 numarayı giymesinin sebebi de Kobe. Lakers’la ilgili bu kadar fazla hatırası olan PG ne oldu da LA’e sinirlendi? NBA ve Lakers efsanesi Magic Johnson’a neden bir toplantı yapma imkânı dahi tanımadı? OKC’de kalmasının sebebi Westbrook ile mükemmel arkadaş oluşu muydu yoksa takımı çok sevmesi miydi? Hepsinin cevabını size tek tek vereceğim. Bana katılmayanlar olabilir ama bu durumun kıskançlıktan başka bir sebebi yok önceden söylemek istiyorum.
PG’nin LA’e ve Magic’e sinirlenmesinin altında yatan en büyük etken onu takaslamamalarıydı evet. Ama işin perde arkasında farklı bir sebep var. LeBron’dan önce onunla görüşmemeleri, onu ilk tercih olarak görmemeleri ve belki de bir telefon dahi açmamalarıydı. PG sanırım bu duruma gönül koydu. İnsan memleketine ve hayranı olduğu takıma profesyonel dahi olsa bunu yapar mı? Yapmamalı. Konunun ana kahramanını tekrar üzerine basarak vurgulamak isterim; LeBron James. Yani herkesin kabul ettiği üzere şuan dünyanın en iyi basketbolcusu. İlk tercih olarak onunla görüşmeleri çok ama çok normal. Kobe sonrası dağılan imajı toplamanın ilk yolu PG olamazdı zaten, LeBron’dan başka kimse olamazdı. Buna dertlenip Magic Johnson gibi mükemmel bir adama saygısızlık yapmanın anlamı yoktu.
PG’nin bahsettiği OKC’deki şansına gelecek olursak; evet, OKC yönetimi onu el üzerinde çok tuttu çünkü Melo’nun gideceğini herkes önceden tahmin etmişti. PG’de giderse Westbrook’a yardım edecek kimsenin olmayışı onları Batı’da alt sıralara taşıyacak, hatta bu durum Westbrook’un da canını sıkıp onu da kaybetme noktasına gelebilecekti. OKC bunu göze alamazdı. Bu yüzden PG’ye el bebek gül bebek davrandılar. Lakers’tan beklediği ilgiyi göremeyen PG “tamamlanmayan iş” başlığıyla Instagram’dan RW ile bir fotoğraf yayınladı ve OKC’de kaldığını dünyaya ilan etti.
Açıkçası ben PG’nin Oklahoma şehrini ve takımını çok sevdiğine inanmıyorum. Lakers’la yaşanan bu durumdan sonra PG’nin “siz istemeseniz de benim arkamda halen adamlarım var” tarzında bir yaklaşım sergilemesini normal karşıladım ama LA’e ve Magic’e karşı olan davranışını hiç ama hiç doğru bulmuyorum. RW ile çok iyi arkadaş olabilir ona lafım yok fakat PG’nin bu sezon kendisini görmek istediği takımın OKC olmadığına adım kadar eminim.
Bu olayla PG; ilerleyen dönemlerde kendisine açılması muhtemel olan Los Angeles Lakers kapısını kapatmış oldu. Çocukluktan beri formasını giymeyi hayal ettiği takımın o şaşalı atmosferinde basketbol oynama fırsatını kendi eliyle itmiş oldu. OKC formasıyla, Staples Center’da Lakers karşısına çıkacağı ilk maçta bakalım nasıl bir performans sergileyecek, bekleyip göreceğiz…