NBA’i az çok takip eden herkes Jimmy Butler’ın kim olduğunu biliyordur. Biliyor olmamız ise tamamen bir mucize. Gerçekten alışık olmadığımız türden bir hikayesi var. Poker’de Royal Flush yapma olasılığı ile benzetebiliriz Butler’ın bu konuma gelme olasılığını. (0.00015%) İnsanların kendisine acımasını, hikayesiyle sempati toplamayı hiç istemiyor. Hatta hikayesini paylaşırken, acındırarak yazılıp bu fikre yönlendirilmemesini de rica ediyor.
“Biliyorum birşeyler yazacaksınız. Sizden tek istediğim, insanların benim için üzüleceği bir şekilde yazmayın. Üzülecek hiçbir şey yok. Bana olanları seviyorum. Şuan beni ben yapan bunlar. Karşıma çıkan zorluklar için minettarım. Lütfen, benim için üzülmelerini sağlamayın.”
Durum böyle olmasaydı çoktan filmi yapılmıştı bile. Ama buna izin vermeyecek kadar gururlu bir adam Butler. Blind Side filmini izlediyseniz onun basketbol versiyonu adeta. 13 yaşında evsiz kalan Butler, şimdi ise sadece kontratından senelik 20 milyon kazanıyor.
Jimmy Butler hiçbir zaman en iyi oyuncu olmadı. NBA’e girerken bile 30. Sıradan seçildi. Ama o kadar çalışkan ve vazgeçmeyen bir oyuncu ki, All Star seviyesine ulaşması çok da zaman almadı. Her ne kadar All Star maçlarında oynamamayı tercih etse bile! * İlk sezonunda lokavta denk geldi ve çok fazla süre alamadı. Defansif alanda gerçekten çok başarılı gözükse de ofansif olarak ilk başlarda oldukça zayıftı. Takım arkadaşlarının söylediğine göre ilk yıllarını adeta spor salonunda yaşayarak geçirmiş. 2014 yılında en iyi ikinci savunma beşine seçildi. Savunmada çok iyi olsa da, 3 sezonun sonunda hala ofansif anlamda yetersiz gözüküyordu. Kendine güvenip çok sıkı çalışarak kısa sürede ligin ciddi ofansif tehditlerinden biri oldu. Takımda lakabı Jimmy Buckets** olacak kadar büyük bir tehdit. 2015 yılında ilk kez Allstar oldu ve en çok gelişme kaydeden oyuncu ödülünü aldı. Aynı sezon playoff’ta konferans yarı finallerine ulaştılar.
“Benim hikayemin başkalarının hikayelerinden daha önemli olduğunu düşünmeyin, ben sadece çalıştım. Çalışırsanız güzel şeyler oluyor”
Biraz daha geri gidelim. Jimmy Butler’ın yıldız seviyesine ulaşmasının neden mucize olduğunu görebilmek adına çok daha öncesine bakmamız gerekiyor. 13 yaşında annesiyle yaşadığı evinden annesi tarafından kovuluyor. Sebebi ise annesi, Jimmy’nin bakışlarından hoşlanmıyor.
10,000 kişilik nüfuslu bir Texas kasabası olan Tomball çıkışlı Butler, evsiz kaldıktan sonra yıllarca arkadaşlarının evlerinde kanepeden kanepeye sürükleniyor. Ta ki bir arkadaşının annesi, Michelle Lambert onu ailesinin bir parçası yapana kadar.
“Beni yanına almasının basketbolla hiçbir ilgisi yok. O çok sevgi dolu birisi. İnanamayacağım şeyler yaptı.”
Kendisinden sıkılmamaları için kaldığı evde çok ortalıkta dolaşmıyormuş. Ancak sonralarında bir aile olacak kadar yakınlaşıyorlar. Michelle Lambert, başlarda oldukça zor olduğunu itiraf ediyor.
“Hiç tanımadığınız bir çocuğu evinize alıyorsunuz, herkes farklı düşünüp konuşuyor. Ama içgüdümle hareket ettim. Bizim ona kattığımızdan daha çok o bize birşeyler kattı. “
Beraber röportaj verdikleri için, Jimmy Butler hemen araya giriyor. “Çılgınlık!”. Bu tepkisi tabiki Lambert’ın ve ailesinin kendisine çok daha fazla şey kattığını düşünmesinden kaynaklanıyor.
Basketbol olarak farkedilmesi ise ilk olarak Buzz Williams(Marquette üniversitese basketbol takımı yardımcı koçu) tarafından oluyor. Başkasını izlemek üzerek gittiği maçta Jimmy Butler’ı da seyrediyor. Buzz Williams’ın Butler’a ilk cümlesi “Çok kötüsün” oluyor. Buzz Williams da tough love*** yöntemini uygulayan koçlardan. Daha sonra Butler’ı izlemeye devam ediyor. Yılmadan çalışan Butler, en sonunda Koç Buzz’ın gözüne girebiliyor. Marquette’in koçu olunca, Buzz Williams Butler’a burs vererek onu takımına katıyor. Buzz’ın sert motivasyonu işe yarıyor ve sıkı çalışmayla birlikte Chicago Bulls’un dikkatini çekiyor ve 2011 yılında draft ediliyor. Ve devamını bildiğimiz harika kariyerinin başlangıcı atılmış oluyor.
Biz de Butler’a üzülmüyor, basketbolseverler olarak, zor durumda başardıklarından kendi hayatımızda uygulamak adına ders çıkarıyoruz. Çok çalışmanın önemini anladığımız bir ders.
Son olarak bir dedikodu!
Jimmy Butler azim ve çalışma konusunda o kadar Jordan’a benziyor ki, babasının da bilinmemesi ortaya bu tuhaf dedikoduyu çıkarıyor. Acaba Michael Jordan, Jimmy Butler’ın babası mı?
Dedikoduya göre, Jordan Butler’ın annesine imajını ve evliliğini bozmamak adına para veriyor. Karakter benzerliği ve görünüş benzerliğinin de etkisiyle bu dedikodu kuvvetleniyor. Butler’ın ise tabiki annesinin soyadını aldığı belirtiliyor. Para gelmemeye başlayınca ise annesi Jimmy’i evden kovuyor. Doğru mu bilmiyoruz ama, Butler’ın da Jordan gibi çok çalışkan olduğunu görebiliyoruz. Bu benzerlik DNA benzerliğimi yoksa tesadüf mü derseniz, muhtemelen sadece tesadüf.
Geçtiğimiz günlerde sakatlanarak bizi korkutan Jimmy Butler’a geçmiş olsun dileklerimizi sunar, bir an önce tekrar sahalarda görmek isteriz!
*2018 NBA ALLSTAR karşılaşmasında oyuna girmedi. Bu konu hakkında bir çok dedikodu da ortaya çıktı. LA’in görkemli gecesinde çılgın bir Cumartesi gecesi yaşadığı da bu dedikodulardan bir tanesi.
**Bucket, basketbol sayısı anlamına geliyor
***Sert olmanın gelecekte daha iyi meyveler vereceğini düşünenlerin uyguladığı gelişim felsefesi
