Son Periyot

2000 Sonrası Draftının En Underrated Oyuncuları

NBA

2000 Sonrası Draftının En Underrated Oyuncuları

Şapkadan Tavşan Çıkaranlar

NBA takımlarının yeni sezon planlamalarının en büyük ayaklarından biri olan draftlar, şüphesiz bugüne dek bir sezondan ziyade NBA tarihinin gidişatını etkiler nitelikte olmuştur. Draftlarda bu değeri henüz farkında olunmayan; süreç içerisinde şapkadan tavşan çıkartanları derledik.

İnsanlık milenyuma(2000 yılı) büyük beklentiler içerisine girmiştir. Mevcut umut yoksunu yaşamlarına yeni bir umut ışığı sağlanmasını bekleyen insanlara, 2018 yılı itibariyle yeteri umut verildi mi bilinmez; ama çok şey verdiği kesin.

Teknolojik gelişmeler, daha önce akla dahi gelmeyen icatları bir kenara bırakarak 2000’li yıllara bir de basketbol açısından ümit beslemiş olanların, bu ümitlerini giderip gideremediklerine bakmak istedik.

2000 sonrası NBA Draftlarında fotoğrafın arka kısımlarında duran, flaşların uzağında kalan; ama sahnesi gelince solosunu herkesin kendine hayran bıraktırırcasına çalanları derledik. Onlar pişmanlıklar, onlar sürpriz yumurtalar, onlar görünenin ardındaki görünmeyenler…

2000 Draftı: Kenyon Martin, Mike Miller gibi isimleri NBA ve dolayısıyla dünya basketboluna armağan eden 2000 Draftı bizim için de ayrı bir öneme sahipti. Hidayet Türkoğlu’nun da 16.sıradan seçildiği draftın “sonradan yıldızının” ise Jamal Crawford olduğunu söylemek de yarar var. Gerçi Crawford’un hala en “underrated” oyunculardan biri olduğu görüşünü savunsak da kendisi 8.sıradan Cleveland tarafından seçilmişti. Bu draftın bir diğer tanıdığı; 34.sıradan seçilen Khalid El-Amin.

2001: Tyson Chandler geldi, Pau Gasol geldi, Jason Richardson, Shane Battier geldi. İleriki süreçte Pau Gasol’u bir kenara bırakırsak tümünün beklentileri yeterince karşılamadığı bir ortamda bu draftın kazananları San Antonio ve Golden State oldu. SAS 28.sıradan Tony Parker’ı, GSW 31.sıradan Gilbert Arenas’ı seçti. Hido’nun bir yıl sonrasında 38.sıradan Memo, Detroit ile NBA’ye adım attı. 3 yıl sonraki başarı göz önüne alındığında kendisini daha üst sıralarda seçmeyen takımların biraz hüzne kapılmaları boşa olmayacaktır.

2002: İlk sıra Yao Ming; ilk 10’nun gerisi facia. 2004’ün mimarlarından Tayshaun Prince’ı 23.sıradan alan Detroit en karlı çıkan takım. Milli Takım kariyerinin de hatrına Luis Scola’yı da underrated olarak değerlendirmeyi isterseniz kendisi 56.sıradan NBA’de kendine yer buldu.

2003: Draftların şahı ve padişahı. Tatum, Mitchell, Kuzma gibi yetenekleri sahneye çıkaran 2018 draftının en büyük draftlardan biri olduğu söylense de; tarihe saygısızlık etmemek de yarar var. Bu draftta kaybeden de kazanmayana az rastlandı. İlk beşi dilerseniz yazalım; LeBron James, Darko Milicic, Carmelo Anthony, Dwyane Wade, Chris Bosh. Ayrıca Boris Diaw 21’den, Kyle Korver 51’den geldi. Hayatın bir ironisidir; kendisi hakkında sayfalar dolusu yazı çıkarılabilecek Kendrick Perkins’de en iyilerin draftında 27.sıradan kendine yer buldu. Kendisi seçen “şanslı” takım Memphis olacaktı.

2004: Dwight Howard, Shaun Livingston ve Andre Iguodala ilk 10’daki favorilerimiz. 18.sıradan gelen JR. Smith, 43.sıradan Trevor Ariza bu draftın bir diğer kazanımları. Belirtmek gerekir ki; guardların guardı Vassilis Spanoulis 50.sırada Dallas tarafından seçildi. O da doğduğu kıtada iş yapanlardan olarak anılacaktı.

2005: Bogut, Deron Williams ve Chris Paul draftın öncelikli olarak göze çarpanları. T-Mac, Yao Ming’in Houston ile fırtınalar estirdiği, Kobe’nin Ocak ayında 81 attığı sezonun draftında kazanımlar bizim için

büyük. Ersan 36.sırada Milwaukee tarafından, Cenk Akyol sondan birinci sırada Atlanta Hawks tarafından seçildi. Günümüzde geldiği hal düşünüldüğünde draftın underrated’ı ise şüphesiz 57.sırada Phoenix tarafından seçilen Gortat oldu.

2006: Sakatlıklardan müzdarip olanların draftı olarak nitelesek hiç de abes kaçmayacaktır. Geçirdiği sakatlıklardan dolayı çok daha büyük olabilecek NBA kariyerlerini bir yere kadar götürebilenlerin draftı oldu. Oyunda kaldıkları süre içinde verdikleri bize yetti. Brandon Roy 6, Rudy Gay 8.sıradan seçildi. J.J. Redick 11, 2 yıl sonrasında parmağına bir yüzük takacak Rajon Rondo ise 21.sıradan seçildi. Toronto’nun günümüz itibariyle umutlarını taşıyan iki isminde biri Kyle Lowry 24.sıradan Memphis ile ligde kendine yer buldu. Farmar, Shannon Brown, Paul Millsap gibi isimlerin gerek seçim sıraları gerekse de seçildikleri günden bu yana hak ettiği değeri görememeleri bakımından gelmiş geçmiş “en underrated” draftlardan biri olduğunu dile getirmekte sakınca görmüyoruz. Pekala Rondo, Brown’ın ismini biraz karalayabiliriz.

2007: 2.sıradan Kevin Durant’ı seçen Seattle kazanımını dolu dolu çıkaranların başında geliyor. Önceki yıla kıyasla kısır geçen draft; Scola örneğinde olduğu gibi Avrupa, Milli Takım kariyeri de göz önünde bulundurulursa Marco Bellinelli ve Rudy Fernandez’i, 18, 24. Sıradan verdi. Ağabeye kadar göz önünde olmayan Marc Gasol ise 48.sıradan kendine bu draftta yer buldu.

2008: Derrick Rose’un 1, O.J. Mayo’nun 3.sıradan seçildiği draft, sakatlık-kariyer sürdürülebilirliği anlamında kalbimizdeki yaralardan biri. Draftın tesellileri; Westbrook, Kevin Love, Eric Gordon. Geleceğin sürprizleri 35.sırada DeAndre Jordan, 45.sıra Goran Dragic. 2008 Draftı bizim için ayrıca önemliydi. 36.sıradan Ömer Aşık Portland’a, 60.sıradan Semih Erden Boston’a gitti. Son dönem hastalık zamanları bir kenara bırakıldığında Ömer günümüze değin inişli çıkışlı bir grafikle performansını sürdürürken; Semih’in salt Shaq ile videolarını anımsayabiliyoruz.

2009: Blake Griffin, James Harden ve “O”. NBA’nin gelmiş geçmiş en pişmanlık duyan takımlarına ilişkin bir sıralama yapılmasını istediğinizde ben onları üst sıralara koyarım. Minnesota 6.sıradan Jonny Flynn’ı seçti. 7.sıradan ise Golden State Warriors’a Davidson College’dan ufak tefek bir genç geldi. O genç son 4 NBA finalinin 3’ünden şampiyon olarak çıktı. Kadehler bu draftta sahanın her yerinden üçlük gönderilebileceğini bize gösteren o ufak tefek gence kalkıyor.

2010: Milenyumun 20 yılının geride kalmaya şu yıllarda 10.yılın bir numarası John Wall oldu. DeMarcus Cousins, Gordon Hayward, Paul George kendisini takip etti. 18.sıradan Eric Bledsoe ise görünenin ardındaki görünmeyen oldu. Sorarız size; bu draftla birlikte 40.sıradan gelen Lance Stephenson’ın yerini nasıl yorumlarsınız? Bizim kelimelerimiz kifayetsiz kaldı.

2011: Kyrie Irving 1, Kemba Walker 9, Klay Thompson 11. Buraya kadar her şey normal. Kawhi Leonard 15. İşler tuhaflaşmaya başlıyor. Butler 30 işler nereye gidiyor? Isaiah Thomas 60, işler sarpa sarıyor. Bu draftta sonrasında da kafasını duvarlara vuran çok takım çıktı.

2012: Anthony Davis, Bradley Beal, Lillard, Harrison Barnes gibi isimleri NBA, bize gösterdi 2012 yılı. Sürprizi ise kesinlikle 35.sırada Golden State tarafından seçilen Draymond Green yaptı. Kuşkusuz en çok gelişim kaydeden oyunculardan.

2013: İlk yıllarında “overrated” olarak değerlendirilse de, draftın ikinci seçimi Oladipo gün itibariyle bu sıfatı hafızalardan silmiş, 2017-2018 sezonunu “en çok gelişim kaydeden oyuncu” ödülü ile kapatmış durumda. LeBron’u 7.maça dek zorlaması da cabası. Dönem underrated’ı ise 15.sıradan seçilen “The Greek Freak”, 27.sıradan seçilen Rudy Gobert. Her şeye müsamaha gösterebiliriz; fakat böyle iki genetik yapıyı tüm o gözlemciler nasıl kaçırabildi?

2014: 2014 Joel Embiid ve Aaron Gordon’ı bizlere verdi. Embiid’in yeni yeni kendini bulmaya başladığı bir ortamda biri saha dışı olayları, diğeri ise hala kazanamadığı 2016 NBA All-Star smaç şampiyonluğu ile anılıyor. Bizce de kazanmalıydı; ama ondan beklentilere bakılırsa Gordon’ın kariyerinin bundan fazlasına ihtiyacı var. 41.sırayı, Jokic’i usulca bir kenara bırakırsak overrated draftı denebilir mi?

2015: KAT, Porzingis draftın ilk olarak göze çarpanları. 13. Booker, 15.Kelly Oubre, 16.Terry Rozier ise zamanı kendilerini gösterecekleri ana ayarlayanlar. Günümüzdeki gururumuz Cedi’de ilk olarak 31.sıradan Minnesota ile bu draftta NBA’de adını duyurmaya başladı. İki sene daha bekleyip 2017’de Cleveland ile sahneye çıkan Cedi’nin, LeBron ile geçirdiği son derece verimli sezona bakacak olursak “tam yeri ve tam zamanı” kavramının ne kadar uygun bir kelime grubu olduğunu bir kez daha gözlemliyoruz.

2016: 2016’da seçildi, 2017 yılın çaylağı oldu. Çaylaklık kavramı altında çokça tartışmalara sebep olan Ben Simmons, 2016’nın ilk sıradan kazanımıydı. Ingram, daha gerilerden seçilmesi beklense de Boston’ın ne kadar doğru bir hamle yaptığını sonraki süreçte göreceğimiz Jaylen Brown 3.sıradan kendisini takip etti. Furkan Korkmaz ise 26.sıradan Philadelphia ile lige adımını attı.

2017: Herhangi bir şey söylemeksizin sadece yazacağız. Gelecek süreç, bu draftı 2003 draftı ile ne oranda karşılaştırabileceğimizin yanıtını verecek. Markel Fultz, Lonzo Ball, Jayson Tatum, De’Aaron Fox, Lauri Markkanen, Dennis Smith Jr., Donovan Mitchell(15), Kyle Kuzma(27), Jordan Bell(38)

2018: Milenyumun ardından 18 yılın geçtiği dönemde NBA’nin son ümitleri; Deandre Ayton, Luka Doncic, Trae Young, MoBamba, Michael Porter oldu. Kiminin hangi noktaya geleceği pek belirsiz. Yıl ve gelecek süreç içerisinde yansıtacakları performans tamamen muamma. Fakat biz yine bu yukarıda saydığımız ilk etaptaki çocuklardan çok, 36, 47, 53, 58, 60. Sıraya odaklanmış olacağız. Biz profesyonel duruş, amatör ruhun basketbola ve spora hakim olmasının gerekli kılınması gerektiği, Steve Nash, Stockton, Brandon Roy gibi isimleri idol olarak aldığımız bir ortamda, fotoğrafın arka taraflarına bakmaya devam edeceğiz. Fotoğraflar çekilip bittiğinde, sahne boşaldığında, hiç kimse “parkede” kalmadığında orada kalanlar, belki de sabaha kadar o parkede kalacaklara bakmaya devam edeceğiz. Şapkadaki tavşana, görünenin ardındaki görünmeyene…

Exit mobile version