Uzun süredir beklediğimiz Dünya Şampiyonası başladı . Gayet keyifli maçlar seyrediyoruz. Milli takımımız da Japonya karşılaşması ile iyi başlangıç yaptığı turnuvaya bir Amerika galibiyeti sıkıştırmak üzereyken 3.maçta şanssız bir Çekya yenilgisi ile veda etti.
Peki bu dünyanın sonu mu? Bence değil. Zira yaş ortalaması 23,5 olan çok genç bir ekiple dünyanın en prestijli turnuvasındayız. Burada olmak bile bambaşka bir olay. Şimdi kısmet olursa klasman maçlarında olimpiyat elemesi vizesi almak için oynayacağız. Başarabilir miyiz? Neden olmasın. Ama turnuvaların en önemli özelliği her gün aynı performansı gösterebilmenin zor olduğudur.
Zira kaybettiğimiz Çekya ile 10 kere oynasak belki 8 maçı kazanırız. Kağıt üstünde çok daha iyi oyunculara sahibiz. Pozisyon pozisyon konuşsak belki sadece Satoransky’i seçersiniz. Diğer oyuncuların bizim oyuncularımıza göre bariz bir üstünlüğü yok. Ama bugün çok daha takım oldular. Çok daha istediler, kazandılar. Sağlık olsun diyelim …dediğim gibi dünyanın sonu değil.
Dünyanın sonu olan konu; millet olarak bazı konularda çok erken hedef koyuyor olmamız. Gelin takımıza şöyle bir bakalım. Başrollerde Cedi ve Furkan… Onlardan beklentimiz çok yüksek. Neden peki? Neden bu kadar çabuk beklentilerimizi olmadık yerlere taşıyoruz. Bu gencecik kardeşlerimizi bu yükün altında eziyoruz. Zira bu beklentimiz nedeniyle zaman zaman ekstra işler yapmaya kalktıklarında istediğimiz verimi alamadık ama potansiyelleri var mı? Hem de çok fazla. Ama bir durun, hemen süperstar kategorisine koyduğunuz bu gençlerden bence çok fazla şey bekliyorsunuz. Bana göre daha çok erken. Bu beklentimizin karşılığını 3-4 sene içinde alacağımıza eminim. Lütfen şunu unutmayalım bu çocuklar süperstar değil. Süperstar adayı. Önümüzdeki yıllarda takımlarında çok daha fazla süre alarak istediğimiz ve beklediğimiz süperstarlarımız olma yolunda ilerleyecekler. Biraz sabredelim.
Gelelim Semih ve Ersan’a…
Sizce Semih bu turnuvada takımımızı şampiyon yapar mıydı? Her maç double double veya maçın adamı olacak rolde bir oyuncu mu? Sanmıyorum. Tamam kötü oynamış olabilir. İstediğimiz katkıyı almamış olabiliriz. Ama USA ile final oynadığımız maçın sonundaki blok hatrına bile linç etmememiz gereken ve ne zaman görev verilirse elinden geleni yapmaya çalışan bir oyuncumuzdan bahsediyoruz. Birde olaya bu açıdan bakın. Hemen yargısız infaz yapmayalım.
Benim Semih’e tek eleştirim şu olacaktır. Maçlarda hucum potansiyeli bu kadar yüksek oyuncularımız varken daha fazla pasörlük yapması ki istediği zaman bu pas dağıtımını yapabileceğini görüyoruz.
Ersan için bu turnuvada diyecek birşey yok. ilk 2 maçta oyuncu çok fazla domine etti. Yapmaması gereken işleri yaptı. Arka bahçeyi süpürdü, otları ayıkladı. Lakin 3.maça gücü kalmadı. 37 dakika oynadığı USA maçı onu çok yıprattı.
Melih bu turnuvada bence çok üst düzey oynadı. Her sene üzerine koyarak gidiyor. Kendi şutunu yaratıyor içeriye korkusuzca drive ediyor. İyi müdafaa yapmaya çalışıyor.
Wilbekin ,Darüşşafaka’daki Wilbekin değil. Zaten öyle olsa şu an 2.turu bile düşünmezdik. Çeyrek final, yarıfinal maçlarında kim gelir ona bakardık. Beraber oynadıkça ilerde daha iyi bir Wilbekin izleyeceğiz.
Doğuş… Doğuş için yazacak çok şey yok. Hepimiz kanının son damlasına kadar savaşacağını biliyoruz, görüyoruz. Her takıma bir Doğuş lazım. Benim Doğuş’a değil Doğuş’un altyapı antrenörlerine bir sorum olacak. Neden? Neden Doğuş’un şutunu geliştirmediniz. Neden çok yüksek yüzde ile faul atan bir Doğuş’umuz yok. Neden ihmal ettiniz. Bu kaçan faullerin sebebi sizsiniz. Kusura bakmayın.
Yukarıda yazdıklarım takımdaki diğer genç arkadaşlarımız içinde geçerli Metecan, Buğrahan, Yiğit, Ege …. Tecrübelendikçe çok daha potansiyeli sahaya yansıtacaklar. Ama bunun için takımlarında rotasyon oyuncusu değil ciddi süre almaları gerekiyor.
Ufuk Sarıca elindeki bu kadro ile 3-4 sene sonra çok daha önemli başarılar elde edecektir. Semih ve Ersan gibi Veteran oyuncularımızın yerine veya yanına monte edeceğimiz uzunlarımız ile çok canlar yakacağız.
Tabii ki kızacağız, eleştireceğiz ama dozajında yapmamız lazım.
Sadece biraz sabretmemiz gerekiyor.
Basketbol ile kalın.
Sevgiler
Ufuk AKYÜZ
